Yıllar önce kırmızı pantolon giydiğimde de takılıyorlardı şimdi alayı giyiyor!
 
Erman Toroğlu, ifade vermeye giderken taktığı gözlükleri “kaynakçı gözlüğüne” benzetilerek ti’ye alındı. “Savcılığa gidersem daha büyüğünü de takacağım” dedi ve sözünde durdu. Biz de ünlü spor yorumcusuyla gözlük modasından kıyafet tarzına, saat takıntısından aksesuarlara uzanan renkli bir söyleyişi yaptık...
 
* Uzun zamandır Erman Hoca’nın güneş gözlükleri konuşuluyor. Gözlük takıntınız nereden geliyor?
 
İlla ki “bayanlar alacak” diye bir kural yok abi. Ben değişik gözlükler takmayı da seviyorum. Normalde güneşli havada gözlük zaten takılır ama kapalı havada takılan güneş gözlükleri de var şimdi. Araba kullanırken bazen dumanlı, puslu havalar oluyor. Çok rahatsız oluyorsun. O zamanlarda takmak için aldığım gözlüklerim de var. Onlar da genelde arabalarımda bulunur. İstanbul’da, Ankara’da ve Bodrum’da 3 evim var. 3 evimde de farklı gözlükler de var, aksesuarlar da...
 
* En sevdiğiniz gözlükler hangileri?
 
100 adet gözlüğüm var. Ben büyük gözlükleri seviyorum. Öyle marka düşkünlüğüm yok. 4 bin liralık gözlüğüm de var, 20 liralık gözlüğüm de... Yüzüme göre büyük gözlük takmamın sebebi, daha rahat etmem. Kapalı gözlükleri seviyorum. Mesela Emniyet’e ifadeye giderken Armani marka gözlüğü bilinçli taktım. Çünkü karşımda fotoğraf makineleri ve kameraları olan 30-40 gazeteci arkadaşım vardı. Hepsinin flaşları birden patlayacak, kameralarının ışıkları gözümü alacak, sorular soracaklar... Ben kenarları kapalı, büyük gözlük takarak hepsini seçebiliyorum. Soru sorarken art niyetliler mi, iyi niyetliler mi, hepsinin yüzünü okuyabiliyorum. Ama onlar benim ne demek istediğimi gözlerimden okuyamıyor. Nereye baktığımı anlayamıyorlar. Yani tesadüfen takmadım o gözlükleri...
 
“Armani’nin yeni çıkan modelini bile İtalya’da ben satın aldım”
 
* Bir de daha da büyük model olan Kaka’nın gözlüğünü seviyorsunuz. Savcılığa giderken de gözünüzde o gözlük vardı...
 
Evet, o daha da büyük. Geçen yıl Bodrum’da Scala Beach’de denize girerken bir adamın gözlüğünü çok beğendim. İstanbul’da Nişantaşı’nda bir gözlükçü arkadaşıma sordum. “20 gün sonra o gözlüğü sana getiririz” dedi. Ama getirdiklerinde baktım ki, o gözlük değil. Ama ondan daha iyi bir gözlüktü. Meğerse o firma Brezilyalı futbolcu Kaka’nın namına çıkarmış o gözlüğü... Arabalarımda da kullandığım gözlükler var... Her gözlüğümü kıyafetimin rengine göre seçerim. Siyah giyiyorsan siyah, kırmızı giyiyorsan kırmızı... Kırmızı gözlüğüm yok ama içinde kırmızı hareleri olan, kırmızı çerçeveli gözlüklerim var. Kırmızı tişört giydiğimde onları takarım.
 
* Emniyete ifadeye giderken taktığınız Armani gözlüğü nereden aldınız?
 
İtalya’da oğlanla gezerken aldım. Giorgio Armani markası, yeni çıkan bu gözlüğünün ilk modelini bana sattı. Milano’da havaalanında marka gözlüklerin satıldığı dükkandaki kadın “Bunu sergiye yeni çıkardık” dedi. Kutusunda iki adet gözlük var. İki gözlük, iki ayrı renk... Havanın durumuna göre birini çıkarıyorsun kılıfından, diğerini giyiyorsun. Birisi açık, diğeri koyu renk...
 
“Kaynakçı gözlüğü takıyor diyenlere sinirlenmiyorum”
 
* Her yıl kullanmadığınız bazı gözlüklerinizi atar mısınız?
 
Yok, atmam ama arkadaşlarıma veriyorum. Eskiden Rayban’lar modaydı. Hâlâ da moda ama çok güzel 2 Rayban’ımı arkadaşlarıma verdim. Geçenlerde Frankfurt’tan bir gözlük aldım. Ama dışarı çıkınca yanıma almamışım, bir anda güneş çıktı. Bir seyyar satıcıdan 15 Euro’ya gözlük aldım. Gözlüğün camı yekpare camdı, çizilmişti. Bodrum’da değiştireyim dedim. Gözlükçü, “Hocam bu yekpare camları bulamıyoruz” dedi. Onunla konuşurken 800 kağıda yeni bir gözlük aldım. Beni oydu, 15 kağıtlık gözlük için beni 800’lük yaptı!
 
* Sizin için “kaynakçı gözlüğü takıyor” diye espri yapanlara sinirlendiniz mi?
 
Sinirlenmem, aksine hoşuma gider. Bunlar güzel şeyler... Bu tip şeylere alınmayacaksın. Yok “kaynakçı gözlüğü” demişler, yok “Erman Hoca dursa, çocuklar gözlüklerinden araba silecek” demişler... Ben de çok gülüyorum bu esprilere... Öyle salladıkları zaman hoşuma gider. Yeter ki küfür olmasın.
 
“Atatürk yüzüklerimi Ermeni kuyumcum yapar”
 
“150’ye yakın değişik yüzüğüm var. Yüzüğü hazır da alırım, yaptırırım da... Yaptırırsam Ermeni kuyumcum Cerayir’e yaptırırım. Özel yapım kırmızı taşlı yüzüğümü, el yapımı beyaz yüzüğümü çok severim. Bir de yay burcu olduğum için yay burcu yüzüğü aldım. Beni anlatıyor. Bunun dışında Atatürklü yüzükleri takarım. Atatürk yüzüklerini hediye aldığım da vardır, yaptırdığım da...”
 
“Kıyafetin p..gi kravattır ama ben giyemem”
 
Toroğlu, aşağıda savcılıkta giydiği Kaka gözlüğüyle poz veriyor ve “Validem ‘Bu yemeğin p...gi bu’ derdi. Takım elbisenin de p....gi kravattır. Kravat tercihim canlı, renkli kravatlar. İstediğiniz kadar ceket, gömlek iyi olsun, kravatı iyi seçemezsen takım kötü gözükür. Ama benim boynum çok kısa. Bu yüzden kıyafetlerimde kravat kullanmıyorum. Kravat takınca boynumu çok sıkıştırıyor” diyor.
 
“Asla dar paçalı pantolon giyemem”
 
* Giyiminiz eskiye göre bayağı şık. Sizi giydiren birisi var mı?
 
Hayır. Kendi kendimi giydiriyorum. Ama Ankara’da Sarar’da çalışan Mustafa adlı bir arkadaşımın zevkine güvenirim. Ama yakışıyorsa alırım. Yani özel birisi yok. Markasına çok bakmam. Fiyatlarına bakarım. İlla ki çok yüksek paraya alınan şey güzel diye bir kural yok. Üzerimdeki beyaz pantolonu (KO’S) İzmir’deki bir firmadan aldım. Gören “yurt dışı mı” diyor, değil. Ama adamlar yurt dışına da ihraç ediyorlar. Dikimi çok güzel. Ama kumaşın tipini sorsan bilmem. Benim kuralım; “Üstüne giydin, çok güzel oldu, al. En ufak bir şüphen var, bırak.” Jean kemerini Türkiye’de bulamıyorum. Bu yüzden Kore’deki dünya kupasına gidince birkaç adet aldım.
 
* “Hıyardan da anlarım, futboldan da, modadan da” demiştiniz. Peki modayı ne kadar takip edersiniz?
 
Yaz modası, kış modası diye bir şey yok. Bir klasik giyim var, bir de spor giyim. Mesela hiç ölmeyen mont ve pantolon tipleri var. Onların modası geçmez. Bir de “moda” denen, çok kısa vadede gelip geçici şeyler var. Mesela ben dar paçalı pantolon giyemiyorum. Bana yakışmıyor. Şu anda erkek modasında dar paçalar moda olabilir. Ben giymem. Moda olması demek illa onu giymem demek değil. Çünkü benim vücuduma uymuyor. Bazı Jean pantolonlar var, arka cepleri kıçının altında. Neredeyse kasıklarına geliyor, illa o çıktı diye neden giyeyim?
 
“Tek eşlilik konusunda beni bir tek İTÜ’nün profesörü anladı”
 
“Tek eşliyim, sevgilim var” diye bir şey söylemedim. Ben ‘Eşimle 5 yıldır ayrı yaşıyorum, bir bayan arkadaşın olduğu zaman çok eşli diyorlar’ dedim. Bu da çok doğal bir şey... Ben bunu dediğimde ortalık karıştı. Bazıları çıkıp konuştu. Ama 1 ay sonra İTÜ’den dünyaca ünlü bir profesör, ‘Tek eşlilik diye bir şey yoktur, insanlarda ve hayvanlarda çok eşlilik vardır, tek eşlilik zorlamadır kardeşim’ dedi. Tabii o profesör kendi dalında konuşunca herkes sustu. Halbuki, ben yaşayarak bazı şeyleri öğrenmiştim. Profesör sonradan bana bilim adamı olarak destek verdi. Benim söylediğimi Türkiye’de çok erkeğin söylemesi lazım. Kimisi söylüyor, kimisi söylemiyor. Sen bunu bana değil, söyleyemeyenlere sor... Kimse oynamayacak.”
 
Bileklik ve yüzüğe dikkat
 
Toroğlu’nun üzerinde KO’S marka pantolon ve gömlek var.
Beyaz saati ise TW Steel imzalı. Beyaz yüzüğünü Ermeni kuyumcusun-dan almış. Bilekliği ise son dönem trend olan örme denizci bilekliği...
 
Erman Hoca ve gözlük geyikleri
 
* Güneş enerjisiyle çalışan Erman Toroğlu!
* Tempra’nın ön paneline benziyor.
* Kırmızı ışıkta cam silici çocuklar tozunu alır.
* Sanki savcılığa ifadeye değil de, sanayiye kaynağa gidiyor Erman Hoca.
* “Hakeme gözlük” tezahüratını yanlış anlamış bir markanın ürünüdür.
* Toroğlu’nun bir UFO ile yeryüzüne indiğinin ispatıdır.
* Yengem ‘güneş tutulmasını mı izliyor’ diye sordu.
* Gözlük değil olum o. Erman Toroğlu’nun yorulduğu anlarda güneş enerjisini kinetik enerjiye çevirerek destek sağlayacak özel bir mekanizma.
 
“4 sene önce bu saatleri takarken Şansal düdüklü tencere mi takıyorsun derdi”
 
* Etrafınızdaki kişilerin giyim tavsiyelerini ciddiye alır mısınız?
 
Ciddiye alırım ama kafama göre giyinirim. Herkesin zevki değişik abi. Mesela ben 4 yıl önce şu büyük kol saatlerini takarken Şansal bana “Ne o, düdüklü tencere mi takıyorsun” diye takılıyordu. Dedim ki “Alayınız takacaksınız.” Nitekim dediğim de oldu. Şimdi herkes takıyor.
 
* Masanızda 50’ye yakın saat saydım. Ne marka saat seversiniz?
 
Sponsorum “TW Steel”in saatlerini kullanıyorum. Genelde kasaları büyük ve güzel. Hem spor hem ağır. Seviyorum büyük saatleri. Favorim TW Steel’in beyaz renk saati... Kırmızı saatimi de Hollanda’dan aldım. En pahalı saatim ise Rolex. Herhalde satış fiyatı 60 milyardır. Adamı keserler o saat için... Bazı yurt dışı seyahatlerinde kullanamıyorsun. Yurt içinde bile rahatsızlık veriyor. Çünkü çok göze çarpıyor. Bu yüzden kullanmıyorum, kasada duruyor. İsviçre’den almıştım, aldığıma da pişman oldum.
 
“Kurt postundan montumu tepki alırım diye giymiyorum”
 
* Bir mekâna gittiğinizde insanların kıyafetlerinize bakmasından keyif duyar mısınız?
 
İlla iyi giyinmek demek çok cafcaflı giyinmek demek değil. Ama ben renklileri seviyorum. Mavi, kırmızı, yeşil renkleri sweatshirt’lerde de, montlarda da gömlekte de kullanırım. Kareli gömlek giymem. Yukarıdan aşağıya çizgili ya da düz giyerim. Gömlekte beyaz-siyah renkler tercihimdir. TV’de kahverengi giymem. Eski patronum Erol Aksoy kahverengiyi ekranda asla giydirmezdi. TV rengi mavi, siyah, beyaz, yeşil, kırmızı gibi renklerdir. TV’de dekora göre giyinirim.
 
* Kırmızı, pembe renkleri de giyer misiniz?
 
Kırmızı tişörtü severim. Hatta yıllar önce kırmızı bir pantolon giymiştim, millet epey takılmıştı. Şimdi kırmızı pantolon çok giyiliyor. Erkek de giyiyor. Sweatshirt’te uçuk pembe kullanıyorum. Değişik siyah renk pardösülerim vardır. Hatta bir ara “Matrix” diye çıktı. Kurt postundan montum da var. Ama ona hayvan hakları savunucuları sinirleniyor. O yüzden pek giyemiyorum. 20 yıl halde çalıştım, Ankara’nın soğuğu adamı öldürür.
 
vatan