Aydın; tarih ve uygarlığın izlerini taşıyan, dünyanın ender yerlerinden birisidir. Bu özelliği ile tarihin çeşitli dönemlerindeki farklı kültür birikimlerinin açık müzesidir. Yerleşim yeri olarak M.Ö. 10.000’lere dayanan Aydın tarihinde çok önemli yerleşmeler kurulmuş ve yunan işgal döneminde yakılıp yıkılanları saymazsak günümüze oldukça fazla tarihi eser kalmıştır. Tarihi ve kültürel değerlerimiz ve doğal varlıklarımız, sadece bize geçmişten kalan bir miras değil; daha da önemlisi mutlaka gelecek nesillere ulaştırmamız gereken emanetlerdir. Bu emanetleri korumak ve geliştirmek bir zorunluluk, bunun gereği olarak ta bir toplumsal sorumluluktur. Özellikle kentsel dokunun korunması, geliştirilmesi, değerlendirilmesi ve geçmişten devraldığımız mirasın bizden sonraki nesillere aktarılması önemli bir görevimizdir. Çünkü kültürel miras kolayca tahrip olan, bozulan ve bir kez yok olduğunda yerine yenisinin konması mümkün olmayan bir değerler bütünüdür.

                Çok zengin bir kültür mirasına sahip ülkemizde geçmişten günümüze gelen ve Türk mimarlık tarihi evreleri açısından oldukça önem teşkil eden estetik değere sahip kültür varlıklarının yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için, eserlerin onarımı ve korunması oldukça önemlidir. Restorasyonu gerçekleştirilen eserler bulundukları çevreye ayrı bir değer ve önem katmaktadırlar. Bu eserler sayesinde turizm hareketliliği, turizme bağlı diğer sektörlerde hareketlilik ve bulunduğu çevreye katma değer yaratmaktadır.

                Memiş Ağa Konağı, Efeler ilçemizin bir beldesi olan ve ilimizin Büyükşehir statüsü kazanması nedeniyle mahalleye dönüşen Dalama Mahallesi Metin Paker Caddesinde bulunmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescillenmiş durumda olan Memiş Ağa Konağı, hafif eğimli bir alan üzerinde geniş avlulu ve iki katlı olarak inşa edilmiştir. İnşasında taş ve tuğlanın kullanıldığı duvarların bir kısmı ile kırma çatısının büyük kısmı yıkılmış, duvarlarındaki sıvalar dökülmüş durumdadır. “L” plan şemasına sahip konağın cepheleri dikdörtgen pencerelerle hareketlendirilmiştir. Yıkılan odaların tavan süslemeleri testere dişi formlardan oluşmaktadır. Bölme duvarlarında Bağdadi tekniği uygulanmıştır. Konağın bahçesindeki çok sayıdaki binaları ile mükemmel bir komplike yapı özelliği göstermektedir.

Mimari özellikleri bakımından döneminin özelliklerini yansıtan Memiş Ağa Konağı, 93 harbi sırasında İtalyan ustalara Memiş Ağa tarafından yaptırılmıştır. İki katlı, “L” şeklinde yapılan binanın yan tarafı dere yatağına bakar, dere yatağı aşağıda olduğu için oradan konağa ulaşmak mümkün değildir. Bir yokuşun üst tarafına yapıldığından ön bahçeden eve çıkılır, arka bahçe daha yüksekte kalır. Giriş kapısı büyük, iki kanatlıdır, atla girileceği zaman büyük kanat açılır, günlük hayatta bir kanattan açılmış küçük kapı kullanılır. Bahçeye girildiğinde karşıda (büyük bir bahçedir) ahır vardır. Sağa döndüğünüzde biraz ileride sağ duvara yakın büyük yuvarlak değirmen taşını ve üzerinde ortası delik büyük yuvarlak taşı görürsünüz, ortasından geçirilen bir sopa eşeğe bağlanarak buğday vs öğütülür.

Biraz ileriden bir ahşap kapıdan üst bahçeye geçilir, sağda mutfak vardır. Tam karşıda evin girişi vardır. Daha sonra evin girişinde sağ oda mutfağa çevrilmiştir. Alt katta iki oda, üst katta dört oda vardır. O tarihlerde evlenen çocuklarla bir evde yaşanırdı. Üst kattan “L” bölümüne geçildiğinde geniş bir alan ya da salon diyebileceğimiz bölüme iki oda bakar, burada bir de tuvalet vardır. Salonun bir köşesinde yerden bir kapak açılır, oradan merdivenle alt kata yemlikleri olan bahçedekinden daha küçük bir ahıra inilir. “L” bölümündeki bu geniş salonun bahçeye bakan iki penceresi ve altındaki duvarlarda eşkıya baskınlarına önlem olmak üzere dikine dikdörtgen şeklinde tüfek namlusu geçecek ve gözlenebilecek büyüklükte delikler vardır.

Bu arada bahçede yöreye has meyve ağaçları vardı, evin ön bahçesindeki karadut ağacı 2000 yılında hala meyve verir durumdaydı. Evin yan tarafından arka bahçeye geçildiğinde ailenin ihtiyacını karşılamak üzere arı kovanları bulunmaktaydı. Arka bahçede narenciye ve muhtelif meyve ağaçları vardı. Yine büyükçe ahşap kapıyla yokuşun sonundaki tepeye çıkılırdı. Memiş Ağa, iki eşi ve çocukları konağın ilk sakinleridir. Yapıldıktan sonra neredeyse 100 yıl Memiş Ağa’nın soy ağacındaki kişiler tarafından kullanılmıştır.

Mahalle tarihinde oldukça önemli bir yeri olan ve birçok misyonu üstlenebilecek durumda olan bu konak, Dalama Belediyesi döneminde restore ettirilmek amacı ile kamulaştırılmıştır. Dalama Belediyesinin malları Efeler Belediyesi’ne geçerken bu konak diğer mallarla beraber belediyemizin envanterine geçmiştir. Böylelikle yıkılmaya başlamış ve kısa bir süre sonra tamamen yıkılacak olan bu konak Efeler Belediyesi’nin mülkü durumundadır. Efeler Belediyesi tarafından 2016 yılında müze denetiminde kazı çalışmaları yapılmıştır. Yapının restorasyon projesi halen devam etmektedir.

                Yukarıda belirttiğimiz üzere birçok misyonu üstlenebilecek olan Memiş Ağa Konağı’nın, mülkiyet sorunu yoktur. Bu konak restore edilerek yeniden kazanılmalı ve kullanıma açılmalıdır. Adına birden fazla türkü yazılmış bu mahallemiz aynı zamanda birçok yönden Yörük Ali Efe ile de ilişkilendirilmektedir. Bu konak sayesinde ve bundan sonraki aşamalarda diğer tarihi ve turistik yerlerinde yeniden kullanıma açılması ile Dalama Mahallesi giderek küçülen bir mahalle özelliğinden kurtulabilecektir. Çünkü bu tür çalışmalar çevresinin kaderini değiştirebilen çalışmalardır. Böylece bu mahalleden başka merkezlere doğru yaşanan göç duracak, belki de tersine bir durum söz konusu olacaktır. Bu özelliği ile de bu proje yalnız bir restorasyon projesi değil, aynı zamanda sosyal bir proje özelliği de taşıyacaktır.

Kentin sağlıklı büyümesi, yerleşmeler arasında insan hareketliliğinin azalması, küçük yerleşimlerde yeni gelir kaynaklarının ortaya çıkarılması oldukça önemlidir. Dalama Mahallesi’nin gelişiminin sağlanmasında, tarihi yapısının korunmasında dönüm noktası oluşturabilecek bu projenin ivedilikle hayata geçirilmesi oldukça önemlidir. Memiş Ağa Konağı’nın öncelikli olarak restoresinin sağlanması ve devamında diğer projelerinde hayata geçirilmesi oldukça yararlı olacaktır. Özellikle Yortuç ve Musalla bölgelerinin de düzenlenerek turizme kazandırılması iç turizm hareketliliğini artıracaktır. Musalla Bölgesindeki Namazgâh aynı zamanda kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescillenmiş bir yerdir. Namazgâh bölgesinin bir diğer özelliği de yağmur duası yapılan ve aynı anda keşkek yapılarak dağıtılan bir bölge olmasıdır. Ayrıca Aratepe ve Başmakçı diye adlandırılan bölgelerde bulunan kale kalıntıları ile bölgedeki çok sayıda bulunan su kemerleri de bu çalışmalarda değerlendirilebilecek diğer unsurlardır. Tüm bu unsurlar birlikte değerlendirildiğinde Memiş Ağa Konağı merkezli bir turizm alanı oluşturulmuş olacaktır. Bu konuda iki yıl önce Kent Konseyi’ne verdiğim dosyada da belirttiğim üzere bu tür çalışmalar yerel yönetimlerin yüz akıdır.  Konunun değerlendirilmesi dileği ile.

Konak ile ilgili bilgi sağlayan ve bu konakta dünyaya gelen Evrim Yağcı Bosnalı’ya teşekkür ederim.

Geçmişin yıkıntıları, bugünün uyarılarıdır. (George Bancroft)