Türk İş Adamları Platformu (TİAP), üstün yetenekli çocukların eğitiminde yeni bir model olarak geliştirilen “MUTİAP Dahi Çocuklar Okulu” projesine start verdi.
Bugüne kadar üzerinde çalıştığı birçok ilginç projeyi hayata geçiren TİAP bünyesindeki mucitler, bu kez dahi çocukların en iyi şekilde değerlendirilebilmesi için yeni bir proje geliştirdi. Aydın merkez Umurlu Beldesi"ndeki Cavit Başlık İlköğretim Okulu yanında bulunan mülkiyeti özel şahıslara ait arsanın üzerine yapılması planlanan “MUTİAP Dahi Çocuklar Okulu” projesi ile ilgili çalışmalar büyük bir hızla devam ediyor.
Devam eden çalışmalar hakkında bilgiler veren TİAP ve MUTİAP Genel Koordinatörü Hakan Başlık, “Yaklaşık bir yıldan bu yana bir çok bilimsel buluşumuzu ortaya koymanın mutluluğu içersindeyiz. Türk insanı aslında doğuştan mucit diyebiliriz. 6 yıl önce yapımı biten Cavit Başlık İlköğretim Okulu"nun arsasını milli eğitime bağışlamıştık. Okulun yanında bulunan arsalarımızı yeni projemiz dahilinde kullanmak ve dahi çocuklarımıza geleceğe ışık tutmak istiyoruz. TİAP ve MUTİAP bünyesinde yer alan arkadaşlarımızla birlikte çok büyük bir azimle bu proje üzerinde çalışıyoruz. Devletimizin de bu çok özel projemize gerekli ilgi ve desteği göstermesini arzuluyoruz. Dünya Bankası tarafından eğitim için ülkemize ayrılan fonlardan yararlanmak istiyoruz” dedi.
Üstün zekalı çocukların değerlendirilmesinin önemine işaret eden Başlık, “Picasso üstün zekalı bir insandır. Çok büyük bir ressamdır. Ancak iyi bir müzisyen ya da matematikçi değildir. Ona deselerdi ki, şu problemi çöz, yapamazdı. Müzikte müthiş bir kabiliyete sahip olan Mozart da resimden anlamazdı. Demek ki bir insan her konuda başarılı olamıyor. Önemli olan onun üstün olduğu yanı keşfetmek ve o alanda başarılı olmasına yardımcı olmaktır.Bugünkü sistemin temelinin akılcılıktan çok ezberciliğe dayanması, üstün yetenekli çocukların mevcut şartlar içinde başarısız olmasına neden oluyor. Devlet daha düne kadar birlikte eğitimde ısrar ederken, son zamanlarda bu politikasından taviz verip "karma eğitimi" denemeye başladı. Ancak ayrı eğitime kesinlikle karşı. "Bu çocuklar bütün dünyaya ait" sloganıyla hareket eden Dünya Üstün Yetenekli Çocuklar Konseyi ise, üstün zekalı çocuklara mutlaka ayrı eğitim verilmelidir düşüncesinde. Konsey bu amaçla iki yılda bir "Dünya Üstün Zekalılar Konferansı" düzenliyor. Amaç ülkelerin gündemine üstün zekalı çocukların problemlerini getirebilmek. Amerika üstün yetenekli çocuklara çok önem veriyor. Şu anda en güçlü devlet ve gücünü devam ettirmek için bu çocuklara sahip çıkıyor. Bir çok eyalette, üstün yetenekteki çocukların tespit edilmesi için çalışmalar yapılıyor.600 yıl boyunca dünyaya hükmeden Osmanlı devletinde de üstün yetenekli çocuklar küçük yaşta tespit edilir ve Enderun denilen mekteplerde eğitilerek, devlet hizmetine kazandırılmıştır” şeklinde konuştu.
Üstün zekalı çocukların keşfedilmesinde devlete olduğu kadar ailelere de büyük sorumluluk düştüğünü savunan Başlık, şunları söyledi: “Çocuklarının davranışlarını, hareketlerini, tepkilerini dikkatli gözleyen bir anne baba ondaki yetenekleri çabucak fark edebiliyor. Bu tür çocuklar erken yürümeye, erken konuşmaya başlıyor. Çevresindeki olaylara verdikleri tepkiler diğerlerinden farklı oluyor. Öyle ki, henüz dört aylıkken etrafına tepki verebiliyorlar. Altı aylıkken net bir biçimde duymaya başlıyor, sekizinci ayda sinir devrelerini kullanıyorlar. Eğer aile bu belirtilere rağmen uyanamadıysa daha sonraki dönemlerde çocuk üstün zekalı olduğunu, çok daha belirgin davranışlar sergileyerek gösterebiliyor.
Fen liseleri, Anadolu liseleri üstün yetenekli çocuklara hitap ediyor mantığı yanlış. Eğitim sistemimizin temelini çocuğa bilgiyi öğretme değil, ezberletme üzerine kurduğumuz için üstün yetenekli çocuklar girdikleri sınavlarda başarısız oluyor. Fen liselerinde de diğer liseler gibi "ezberci eğitim" verilmesi, üstün yetenekli çocuklarda sorun oluyor”