Öncelikle Dacia"nın 2009 yılı nasıl geçiyor?

Marka olarak 2009"u tüm yıllardan farklı geçiriyoruz diyebiliriz. Yılın başında bir daralma olacağını öngörmüştük ve ilk 3 ay böyle oldu. Satışlarda pazara oranla bir daralma yaşandı. Başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede etkisini gösteren teşviklerin yansıması olan ÖTV ile pazar canlandı ve seyir olumlu hale döndü. Yüzde 30"luk daralmadan ciddi bir artışa geçtiğimizde tempoya ayak uydurmak bir hayli zor oldu. Dacia olarak mart ayında stoklarımızı bitirdik. Stoklar bittikten sonra tedarikimizi arttırmak için çalışmalarımızı sürdürdük fakat markamızın pazar payı düştü. İthal bir marka olarak pazardaki gelişime ayak uyduramadık. Bu dönemi satış-pazar payı değil, stokpazar payı olarak değerlendiriyorum. Eylül ayının sonuna kadar devam edecek bu durum bize yeni bir hedef verdi. Biz de her şeyimizi buna göre planlıyoruz.

Yılın başındaki pazar öngörünüz ve şu andaki durumunuzu değerlendirir misiniz?

Biz yılın başında 2009"un bir önceki yıla oranla yüzde 30"a yakın bir düşüşle geçeceğini öngörmüştük. Bugüne kadar baktığımızda ve son aylara projeksiyon yaptığımızda, bu yılın geçtiğimiz yılla başa baş kapatma ihtimali olduğunu görüyoruz. Yani bu yılı 480-490.000 ile kapatabiliriz. ÖTV desteği sayesinde bu yıl yüzde 15"lik bir kaybın önlendiğini düşünüyorum.

Peki ya Dacia satışları?

Biz gelişen bir markayız, sürekli bir takım yenilenmelerle yaşıyoruz. Geçtiğimiz yılı yüzde 1.94"lük pazar payıyla kapatmıştık. İçinde bulunduğumuz yıl ise cevap veremediğimiz talepler nedeniyle pazar payımız düştü ama halen Türkiye"de en çok tercih edilen 13"üncü markayız.

Şu andaki pazar payınız nedir?

Ağustos ayının sonunda ODD rakamlarına baktığımızda payımız yüzde 1.29. Bu kaybı nisan- haziran aylarında kaybettik. Ağustos ayında tedarikimizi arttırdık ve yine geçen yılki rakamlarımızı yakaladık. Geçen yılki payımızı tutturabileceğimize inanıyoruz. Burada Dacia"nın Avrupa"da gösterdiği üstün başarının da etkileri var. Avrupa markaları hükümetlerinin teşvikleri önce açıklamasıyla birlikte bizden önce davrandılar, bu da bizim tedarik gücümüzü etkiledi.

Dacia"nın Türk tüketicisi gözündeki imajı değişti mi?

Dacia, Türkiye"ye 2004 yılında geldi. O dönemde Logan Sedan ile tek marka tek modeldik. Daha sonra Logan MCV, Sandero ve Pick-up geldi. 4 yıllık zaman içerisinde model yelpazesini geliştirmiş bir marka konumuna geldik. Modelleri tek tek inceleyecek olursak hepsinin Türk tüketicileriyle bir şekilde örtüştüğünü görebiliriz. Özellikle Logan Sedan ailelerin kullanımı için ideal bir otomobil. Logan MCV daha geniş aileler için ideal. Sandero, Dacia"nın daha yenilikçi bir yüzünü yansıtıyor. Genç ailelerin ve ilk otomobillerine kavuşacak gençlerin tercihi oldu. Sandero, markanın tasarım konusundaki gelişiminin de göstergesi niteliğinde. 75 yetkili satıcısı, 121 showroomuyla Türkiye genelindeki ağımızı da tamamladık. Her noktada satış ve satış sonrası hizmetler vermeye devam ediyoruz. Sadece 2 yıl önce Türk halkının yüzde 5"i Dacia"yı biliyordu. Son araştırmalarda tüketicilerin yaklaşık yüzde 35"inin markamızı bildiğini görüyoruz.

Artık tüketiciler Dacia"nın ekonomik ve dayanıklı otomobiller ürettiğini biliyor. Geçmişteki o olumsuz imaj düzeliyor mu?

Dacia markası 1968"de sadece iç pazar için üretim yapıyordu. 2000"lerin başında yeni pazarlara girdiğinde ucuz ve kalitesi düşük otomobiller üreten bir markaydı. Ancak artık Dacia, sağlam, ekonomik, ferah ve güvenilir bir otomobil markası olarak biliniyor. Yeni gelişmeler bizi olumlu etkiledi. Satış sonrası bizim için çok önemli. Satış sonrası otomobilin problem çıkartmaması ve en önemlisi bakım maliyetlerinin ekonomik olması memnuniyet veriyor.

Dacia"nın sihirli sözü ekonomi sanki. Dacia, gelecek dönemde bunu aşıp farklı yönlere kaymak, Renault"ya rakip olmak gibi bir düşünceye sahip mi?

Ekonomi sözcüğünün altını çizmek lazım. Dacia, ucuz olma yerine ekonomik olma iddiasında. Bizim iddiamız “Keseye Uygun Olmak”! Biz Türkler otomobilleri severiz. Tüketiciler güvenilir bir marka, teknoloji ve temel beklentilerine cevap veren hesaplı bir otomobil isterler. İşte Dacia bunu sunuyor.

Dacia"nın fiyatlarına en yakın markalar Çin"den ithal ediliyor. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Bundan 5 yıl önce Dacia Türkiye"ye geldiğinde en ucuz otomobil olarak değerlendiriliyordu. Geçtiğimiz yıllarda gerçekten ucuz olma hedefi olan Çinli otomobillerin de pazara sunulması Dacia"nın farkını gösterdi diye düşünüyorum. Bu markalar geldikten sonra Dacia"ya olan ilgi arttı. Özellikle güvenlik ve dayanıklılık konusunda markamızın değeri bir kez daha anlaşıldı.

Sektöre döndüğümüzde ÖTV"nin bitişiyle ilgili neler düşünüyorsunuz?

Şu anda tek gördüğümüz şey 30 Eylül. Ondan başka bir şey göremiyoruz. Ama bir gerçek var ki, Türkiye"de çok ciddi bir otomobil potansiyeli var. Avrupa"ya göre bu, oranlara rahatlıkla görülebiliyor. 1.6 lt altına yaklaşık yüzde 63"lük vergi uygulayan bir ülkedeyiz. Bu da Avrupa ortalamalarının da yaklaşık yüzde 20 üzerinde. Yani Türkiye çok daha fazlasını hak ediyor. Pazara spekülatif hareket vermeden yapılacak bir kalıcı çözüm satışları da gelişmiş ülkeler seviyesine getirecektir. Bence ÖTV"nin haricinde LPG"li otomobillere de özel bir indirim sağlanabilir./sabah