Mustafa Ünal'ın haberi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dördüncü DünyaSiyaset Kon-feransı'na katılmak üzere dün Avusturya'nın başkenti Viyana'ya gitti. Uçakta kendisine eşlik eden gazetecilerin sorularını cevaplandıran Gül, kamuoyunda 'şike yasası' olarak bilinen düzenleme konusunda Parlamento'nun takdir yetkisini kullanacağına dikkat çekti. "Bundan dolayı memlekette olağanüstü durum çıkarmaya gerek yok." uyarısında bulunan Gül, "Futbola eski ilginiz var mı?" sorusuna şu karşılığı verdi: "Doğrusu biraz soğudum. Futbol Federasyonu yöneticilerine de beni ziyaretlerinde söylemiştim. Ama yine de hafta sonları bizi dinlendiren, kafamızı dağıtan şey bu." Cumhurbaşkanı, son tartışmalar sebebiyle "Gül ekibi-Erdoğan ekibi" şeklinde gündeme getirilen iddialar için "Bunlar siyasi dedikodu." demekle yetinirken KCK-PKK birlikteliği için "Ortada bir şey var gibi görünüyor." ifadelerini kullandı. Gül, faili meçhul cinayetler dosyasının yeniden açılmasını da "Kim yanlış yapıyorsa yanına kâr kalmıyor. Türkiye arınıyor." sözleriyle değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Gül'ün açıklamaları özetle şöyle:

GS-FB maçını izlediniz mi?

İlk yarısını izledim. Bir ziyarete gidecektim, ikinci yarısını radyodan takip ettim.

Futbola eski ilginiz var mı?

Doğrusu biraz soğudum. Futbol Federasyonu yöneticilerine de beni ziyaretlerinde söylemiştim. Ama yine de hafta sonları bizi dinlendiren, kafamızı dağıtan şey bu.

Trabzonspor üst tura çıkamadı...

Trabzon'a üzüldüm. Fransa'da berabere kaldılar. Ama İnter herkese yenildi, nasıl bir üst tura çıktı, anlamadım. İnter, CSKA Moskova maçına 7 eksikle, yedek takımla çıkmış. Esas şike yasası onlara lazım.

Şike yasası tartışmaları sürüyor...

Kamuoyunda büyük bir ilgi vardı. Anayasal demokrasilerde kurumlar ve kurallar vardır. Burada ilişkiler medeni ve demokratik olgunluklar içinde gelişir. Ben bu süreçte vicdanî kanaatimi paylaştım. Benim sözüm bundan sonra bitiyor. Nihayetinde yasayı kanun koyucu olarak TBMM yapıyor. Ancak 'ceza siyaseti' diye bir şey de var. Onu da belirleyecek olan Parlamento'dur. Burada ülkenin şartları, uluslararası şartlar da dikkate alınır.

Yasanın aynen iade edileceğini düşündünüz mü?

Ben siyasetçi tepkilerini yorumlayamam. Onların şartları ayrı. Ama ben yasayı iade ederken niye gönderdiğimi açıklayıp, tavsiyelerde bulundum. TBMM'yi daima ülkenin, milletin kalbi olarak gören ve önemseyen biri olarak bu konuda çok dikkatliyimdir. Bundan sonra, takdir yetkisini kullanacaklar, onların bileceği bir iş. Bundan dolayı memlekette olağanüstü durum çıkarmaya gerek yok.

Aynen iade eğilimi sizde burukluk yarattı mı?

Ben ne düşündüğümü açıkça anlattım. Bundan sonra kurallar ne ise o işler. Önemli olan sürecin, medeni biçimde ve demokratik olgunluk içinde gelişmesi.

Anayasa'ya aykırılık söz konusu mu?

Nasıl çıkacak bilemiyorum. Bu bir anayasal mesele mi, değil mi? Ona Köşk'teki hukukçularım bakar ve söylerler.

İnatlaşma, restleşme algısı da oluştu.

Yok öyle bir şey.

Burukluk oluştu mu?

Yok açıkçası. Onun için demokratik olgunluk ve medeni ilişkiler çerçevesi, dedim. Vicdanî kanaatimi paylaştım.

Veto sonrası 'Gül ekibi-Erdoğan ekibi' yorumları yapıldı. AK Parti'de çatlak oluştuğu söylendi. Böyle bir şey var mı?

Bu konularda dikkatli olmak zorundayım. Ama ben yenilikçi hareketin başlatıcısı, partinin kurucusu, başbakanıyım, dışişleri bakanıyım. Ama bunları siyasî dedikodu olarak görürüm. Onun ötesinde bir şey söyleyemem. Sorumluluğum bunu gerektirir.

Şike konusunda TBMM'de grubu bulunan partiler uzlaşıyor. Ama yeni anayasa, tutuklu vekiller konusu ve uzun tutukluluk süreleri meselesi de var. Öncelik şikeye verildi.

Bu, vicdanlarda yeri olan, güçlü bir soru. Ama ben bu konuda 1 Ekim'deki Meclis konuşmam dahil çok şey söyledim. Artık bir şey söylemek istemiyorum.