Cumhurbaşkanı Gül, Harp Akademileri Komutanlığı'nda konferans verdi. Gül, "23 asırlık mazisi olan Silahlı Kuvvetleri'nin milletin göz bebeği kurumlarından biri olduğunu" söyledi.

Taşların yerinden oynadığı, kıtalar ve ülkeler arasındaki güç dengelerinin değiştiği, tarihin akışının hızlandığı bir süreçten geçildiğini belirten Gül, böyle dönemlerin ciddi risklerin olduğu kadar, muazzam fırsatların da doğduğu dönemler olduğunu anlattı. Gül, bu itibarla, bu seneki konferansta öncelikle küresel stratejik dengelerde meydana gelen büyük dönüşüm ve kaymalara değinmek istediğini ifade etti. Arap Baharı, Asya-Pasifik'e kayan küresel güç dengesi gibi konulardaki görüşlerini anlattı. Gül, "Türkiye'nin savunma stratejisinde gerçekleştirmesini gerekli gördüğüm reformlardan bahsederek, ülkemiz için yeni bir güç konsepti ortaya koyacağım" dedi.

Küreselleşmenin toplumların siyasi, ekonomik, sosyolojik ve kültürel kimyalarını değiştirdiğini söyleyen Gül, "Hiçbir rejimin halkını demir perdelerin arkasından yönetme lüksü kalmamıştır. Bu nedenle, Orta Doğu'daki hareketlerin ardında illa bir ideolojik saik ve yabancı parmağı aramak biraz zorlama bir tahlil olacaktır" dedi.

"Silahlı Kuvvetler dış politikanın temel sütunlarından biri"

Arap Baharı'nın önümüzdeki on yıllara damga vuracağını söyleyen Gül, bu halk ayaklanmalarını 1848 ve 1989 "devrimlerine" eşdeğer gördüğünü ve modern tarihin üçüncü demokrasi dalgası olduğunu anlattı. Mısır ve Tunus'a yaptığı ziyaretlerden de söz eden Gül, Libya'daki tahliye çalışmaları nedeniyle TSK'nın takdir topladığını söyledi. Gül, "Ayrıca, Libya'ya yönelik NATO operasyonlarına iştirak eden silahlı kuvvetlerimizin mükemmel performansından gurur duyduğumu ifade etmek ve değerli komutanlara teşekkür etmek isterim. Esasen Libya operasyonu, Kore, Somali, Bosna, Kosova, Afganistan ve Lübnan gibi pek çok kriz bölgesinde uluslararası barış ve istikrara katkıda bulunan kahraman ordumuzun başarılar zincirine eklenen bir yenisidir. Silahlı kuvvetlerimizin bu faaliyetleri artık dış politikamızın temel sütunlarından biri haline gelmiştir" diye konuştu.

"Sıcak çatışmaya dönüşürse uzaktan izleme lüksümüz yok"

Türkiye'nin yakın komşularında cereyan eden istikrarsızlık ortamına değinen Gül, bunları uzaktan izleme lüksleri bulunmadığını söyledi. Gül, şunları dile getirdi:

"Geleceğe dair müspet beklentilerimize rağmen, Türkiye'nin yakın çevresinde büyük risk ve tehditler de mevcuttur. Komşumuz Suriye'de akan kan devam etmekte, Irak'ta mezhepsel temelde siyasi istikrarsızlık yaşanmakta, İran'ın nükleer programı çerçevesinde odaklanan gerilimin sıcak bir çatışmaya dönüşme ihtimali bulunmaktadır. Yakın komşularımızda cereyan eden bu istikrarsızlık ortamı, bölgesel ve küresel güç mücadelesinin provasının yapıldığı yeni bir soğuk savaş sahnesine dönüştürülmek istenmektedir. Bölgedeki gerilimin sıcak çatışmalara veya iç savaşa sebep olması durumunda, yeni bir belirsizlik ve kaos ortamının doğması yüksek bir ihtimaldir. Bu şartlar altında Türkiye'nin gelişmeleri uzaktan izleme lüksü de yoktur."

"İsrail, stratejik miyopluğu bırak"

Türkiye için diplomatik aktivizm ve askeri hazırlığın bir zorunluluk olduğunu ifade eden Gül, bölgedeki bir diğer ülke İsrail'e ilişkin de "yeni siyasi iklimi en dikkatli takip ve analiz etmesi gereken ülke" diye niteledi. Gül, İsrail'e, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kuruluşuna imkan tanıması çağrısı yaparak, şöyle uyardı: "Stratejik miyopluğu bırak, gayet dikkatli şekilde analiz et, 50 yıl sonrayı daha ileriyi düşünerek hareket et ve gerçek güvenliği sağlayıcı adımları sağlam bir barışla at."

Gül konuşmasında çevre güvenliği, enerji güvenliği, biyolojik güvenlik, gıda güvenliği, nükleer güvenlik ve siber güvenlik gibi kavramlara da değinerek, bunlar üzerinde de artan şekilde kafa yormak gerektiğini söyledi.