İstanbul Müftüsü Çağrıcı “Afrika'dan alınanların onda biri geri verilseydi oradakiler acı çekmezdi” dedi. Hahambaşısı Haleva ise milyon dolarları ceplerine indiren CEO'ları suçladı.

Türkiye'nin ve dünyanın ileri gelen ekonomi uzmanlarını aynı çatı altında toplayan Active Academy 7. Uluslararası Finans Zirvesi'nin ikinci gününe din adamları damgasını vurdu. İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı, İstanbul Rum Patriği Bartholomeos ve Türkiye Hahambaşısı Rev İsak Haleva kriz ve değer yargıları arasındaki ilişkiyi ele aldı. Özgürlük denilen ancak gerçekte kazanma ve tüketme uğruna gerçekleştirilen eylemlerle insanların bireycilikleri, bencillikleri, zevk eğilimleri ve tüketim tutkularının kışkırtıldığını belirten Çağrıcı, devlet, siyaset, ekonomi gibi kurumsal yapıların da bu azmanlaşan eğilimlerin doyurulması için fırsatlar oluşturma yönünde kullanıldığını ifade etti.

ELLERİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALILAR

Türkiye Hahambaşısı Rev İsak Haleva ise, küresel ekonomik krizde farklı rollere sahip olsa da herkesin aynı gemide olduğunun anlaşıldığını belirterek, 'Kim ne yaparsa yapsın, yaptığı eninde sonunda şu veya bu biçimde hepimizi etkiliyor. Bu gemide kimse tam olarak bağımsız değil. Bağımlı olmak da gerekmiyor ama bağlantılılık kaçınılmaz bir olgu' dedi. Karaya ulaşmak için elbirliğinin önemine değinen Haleva, krize karşı yürütülecek mücadelenin ülkesel değil küresel boyutta olması ve her ülkenin 'naz etmeden' elini taşın altına koymaya hazır bulunması gerektiğini kaydetti.

CEO'LARIN OLİGARŞİSİ BİTMELİ

Haleva, 'Anlayabilen anladı, anlayamayan da anlamak zorunda kaldı ki şirket hissedarlarını ve yönetim kurullarını tatmin etme adına bir takım kurmaca işlemler ya da kimi manipülasyonlarla şirketlerini çokça şişirilmiş bilançolarla karlı gösterip, sene sonunda milyon dolarları ceplerine indiren ultra CEO'lar oligarşisi artık devrini tamamlamalı ve ekonomin çöp tenekesine atılmalıydı' diye konuştu. Serbest piyasa ekonomisine inanç ve güvenin zayıfladığına işaret eden Haleva, gelirlerin paylaşımında devletin etkin rol üstlenmesi gereğinin daha yüksek sesle ve daha iddialı bir üslupla dile getirilmeye başlandığını söyledi.

Kriz olmasaydı susacak mıydık?

İnsanın ahlaki ve manevi yönünün yoksullaştığında korkutucu sonuçların yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığını ve küresel ekonomik krizin de bu türden bir sonuç olduğunu belirten İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı ise, akıl çağı olan bir dönemde aklın, insanoğlunun hakim olma ve haz alma tutkularına hizmet etmek üzere bir araç haline getirildiğini söyledi. “Eğer küresel ekonomik kriz olmasaydı, dünyadaki ikiyüzlü ve adaletsiz düzen karşısında sessiz mi kalacaktık” diyen Çağrıcı şöyle konuşt: “Güçlülerin işi yolunda gitseydi, insanlığın en az yarısının yaşadığı açlık, sefalet, çaresizlik kimsenin umurunda olmayacak mıydı? Oysa yüzyıllardır Afrika'dan alan ülkeler aldıklarının belki onda birini eski sahiplerine verselerdi

Afrika'da bildiğimiz acıların tümü ortadan kalkardı. İstanbullu, Londralı çocuklar kadar Gazzeli çocukların da yaşamaya, güvenliğe, eğitime, sağlığa ihtiyacı var, hakkı var. Elbette hiç kimse 'Hayır öyle değil' diyemez. Demiyor da zaten. Ama Gazzeli çocuklara yapılanların onda biri Londralı, Parisli, New Yorklu çocuklara yapılsaydı dünyanın tutumu yine bugünkü gibi mi olurdu? Bu vahim adaletsizlik karşısında biz dini liderlerin ne yaptıklarını da sorgulamamız gerekiyor. Birinci bin yılda Avrupa'yı, ikinci bin yılda Afrika'yı hallettik, şimdi üçüncü bin yılda sıra Asya'da diyerek hala dini iktidar alanını genişletme hesaplarının ötesinde küresel adaletsizlik ve haksızlıklar karşısında onurluca bir duruş sergileyebiliyor mu dini liderler?”

Küresellikten çok uzağız

İstanbul Rum Patriği Bartholomeos, "Küreselleşme aslında bizim düşündüğümüz kadar da küresel değildir. İsminin içerdiğinden çok daha dışlamacı ve sınırlı olabilmektedir. Bunlar temsil açısından gerçekten küresellikten uzaktadır. Son derece önemli tartışmalarda ve önemli kuruluşlarda tümden devletler ve bölgeler devre dışı bırakılmaktadır. BM, Dünya Ekonomik Forumu ve Dünya Bankası gibi başlıca politika yapıcılar ilk bakışta beklendiği kadar küresel ve açık değiller. Hem küresel düşünmeyi hem de küresel davranmayı öğrenmeliyiz. Artık hiçbirimizin dünyanın geri kalanı yokmuş gibi yaşamaya devam etmesi mümkün değildir. Hepimizin seçtiği yollar hakkında dikkatlice düşünmesi gereken sorumluluklarımız var.'/yeni şafak