Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Türkiye'de yaşayan ve Türk okullarına giden yabancı çocuklara her sabah "Türküm, doğruyum, çalışkanım" şeklinde öğrenci andını söyletmenin yanlış olduğunu belirterek, "Bu konuda karar çıkardık herkes bize tepki gösterdi. Ne yani yabancı çocuklara her sabah Türk olmadıkları halde yalan mı attıralım?" dedi.

Çanakkale'de Süleyman Demirel konferans salonunda düzenlenen "Küreselleşme Sürecinde Türkiye" konulu konferansta konuşan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, konuşmanda din konusuna değinerek, "'Biz Avrupa Birliğine girersek dinimizi kaybederiz' diyorlar. Din konusunda en az hassasiyeti olan kişiler bile çıkıp 'Din elden gidiyor' diye bağırıyor. Yapma ya. Nereye gitmiş din? Bize söylenenlere bakın. Türkiye'de misyonerler kol geziyor. İnciller dağıtılıyor. Büyükşehirlerde apartmanların altlarında kiliseler yapılıyor. Misyonerliğin hangi tarafına karşıyız gençler? Bakın insanların maddi sefaletinden yararlanarak, bunu fırsat bilerek eğer siz insanlara din değiştirmeye zorlar veya teşvik ederseniz, bu çok ayıp ve insanlık onuruna aykırı bir şeydir. Bunu kabullenmek mümkün değildir. Siz kendi dininizi başkasına anlatma hakkına ne kadar sahipseniz, onlarda size anlatma hakkına sahiptir. Bu düşünce özgürlüğü kapsamında mıdır? Evet" dedi.

Bakan Çelik, bu konuda Londra örneğini de vererek, "Bakın Londra'da Hide Parkta Pakistan kökenli Tebliğ Cemaati diye bir grup vardır. Bunlar gelen geçenleri durduruyor ve 'Bir dakika deyip 'Allah birdir. Hz. Muhammed onun elçisidir. Kur'an kitabıdır. Ahiret günü bana tebliğ etmediler deme ve yoluna devam et' diyor. İngilizler buna tahammül ediyor. Ben buna defalarca şahit oldum" diye konuştu.

Konuşmasında Türkiye'de ruhban okulu açılması konusuna da değinen Bakan Çelik, "Türkiye'de ulusalcılar konuşuyor. Efendim 'Ruhban okulu açılırsa Türkiye elden gider' diyorlar. 100 tane papaz yetişecekmiş. Empati yapmak zorundayız. Yani insanın kendisini başkasının yerine koyması lazım. İlköğretim yönetmeliğini hazırlıyor arkadaşlarımız. Bana bir sürü müracaat gelmiş. Türkiye'de diplomatik misyonla ekonomik faaliyetler için Türkiye'de bulunan bazı aileler çocuklarını Türk okullarına gönderiyor. Bana yazdıkları dilekçelerde ne diyorlar biliyor musunuz? 'Biz Türk değiliz. Her sabah çocuklarımızı sıraya geçirip 'Türküm, doğruyum, çalışkanım' dedirtiyorsunuz. Buna mecbur muyuz?' Şimdi yabancılara bunu söyletmek doğru mu? Dedim ki arkadaşlara yabancılara and içme mecburiyetini kaldırın. Sadece yabancılarınkini kaldırdık. Kayseri'de bana sordular ve kıyamet koptu. 'Bakan nasıl bunu kaldırır' dediler. Düşünün bir Alman çocuğunu sabah sıraya geçiriyorsun. Ardından başlıyor Türküm demeye. Bu birinci cümle yalan mı? Evet yalan. Çocuk arkadan da diyor ki 'Doğruyum'. Birincisi yalan olduğu için ikincisi zaten külliyen yalan oluyor. Peki biz elin çocuğuna her sabah yalan söyletmek zorunda mıyız?" şeklinde konuştu.

İHA