Haber3.com yazarı Filiz Akgün, Türkiye gündeminden hiç düşmeyen Adnan Hoca'nın "kediciklerinden" Aylin Kocaman ile konuştu...

Kediciklerden sadece biriyle, Aylin Kocaman’la konuştum. O kadar ısrarlarıma ‘Allah aşkına söyleyin’ diye sorduğum sorulardan Kedicik Aylin’den aldığım cevapların satır aralarını  kimse için değil, sadece Allah rızası için derledim.

Derim ki; suya sabuna dokunmadığım uzun cevaplarını da bir okuyun isterseniz Allah aşkına ..

-PKK terörünün çözümü bizde..

-Çocukluk resimlerimize bakarsanız estetik olmadığını anlarsınız..

-Trendlere öncelik veririz..Dünya modacılarını yakından takip ederiz..

-Bir şirkette yönetici ve yabancı bir gazetede köşe yazarıyım..

-Aramızda evli olanlarımızda var..

-Tarikat değil, gönül topluluğuyuz.. Sevgi topluluğuyuz. Bu sevgi birliğinde isteyen istediği gibi yer alabilir.

-Çeşitli illerle başörtülü-başörtüsüz, üniversiteli, işadamı, akademisyen, esnaf... kısacası her kesimden oldukça fazla sayıda kardeşlerimiz bizim destekçimiz..

-Arkadaşlarım çok güzeller. Allah üzerlerinde diğer insanlardan farklı olarak bir nur ve heybet yaratıyor..

-Müslüman kadın algısını vermeye çalışıyoruz. Bunun için çok çeşitli stiller denemekten de hoşlanırız.

-Şu an evlenmeyi düşünmüyorum. Ölünceye kadar buradayım..

Allah aşkına söyleyin; Tarikat mısınız. Yoksa bu topluluğu nasıl adlandırıyorsunuz ve nasıl irtibat kurup üyesi oluyorsunuz..?

Bu bir gönül topluluğudur. Gönlü bizimle birlikte olanlar, bizim gibi düşünenler, doğru hareket ettiğimize inananlar bizimle birlikte hareket eder veya bizi desteklerler. Dolayısıyla üye olunan bir dernek değil, bir dostluk ve sevgi birliği olarak adlandırabiliriz.

Benim, değerli hocam Sn. Adnan Oktar ile tanıştıktan ve söylediklerinin çok önemli gerçekler olduğuna kesin kanaat getirdikten sonra, hayata bakış açım %100 değişti. Amaçlarım farklıydı, bir anda amaçlarım Kuran’ın gösterdiği gerçeklere göre yaşamak ve Allah’ın sevgisini kazanmak üzerine kurulu oldu. Dünyaya unutulmakta olan sevgiyi getirmenin, ezilen mazlumlar için çaba sarf etmenin ve hurafeler nedeniyle İslam dünyasının büyük bir kısmını düştüğü bataktan çekip ayırmanın birden benim de sorumluluğum olduğunu fark ettim. Bu bakış açısını bana veren hocamdır. Bir ideal sahibi olduğunuzda mutlaka o idealin çevresinde bir araya gelirsiniz. Doğal olarak bizler, bu idealler doğrultusunda bir araya gelmiş olan, bütün bunları Sn. Adnan Oktar’dan öğrenmiş olan ve doğru yolda olduklarından Allah’ın izniyle şüphesi olmayan bir sevgi topluluğuyuz. Bu sevgi birliğinde isteyen istediği gibi yer alabilir.

Allah aşkına söyleyin; topluluğa giriş şekilleri var mı..Hatta bir yazılı yönetmelik gibi mesela..varsa maddeleri nelerdir..

Biraz önce anlattığım gibi bir dernek olmadığımız için böyle bir şey söz konusu değil. Size şöyle söyleyebilirim, dünya çapında bizi destekleyen şu anda milyonlarca insan bulunuyor. Hocamızın kitaplarını okuyorlar, hocamızın günlük sohbetlerini ve makalelerini takip ediyorlar, hocamızın dünyanın en ünlü gazetelerinde hemen her gün yayınlanan makalelerini okuyorlar. Bütün bunlardan çok etkileniyorlar. Bunları kendi ülkelerindeki insanlara anlatıyor ve bizimle sürekli irtibat içinde olmaya özen gösteriyorlar. Belki biliyorsunuzdur hocamızın 300’den fazla kitabı bulunmakta ve bunlar şu ana dek 73 dile çevrildi. Bu eserlerin tümü internetten ücretsiz indirilebiliyor, ayrıca dünyanın hemen her ülkesinde bu eserleri kitapçılarda bulabilmek mümkün. Amerika’dan Maldivlere, Rusya’dan İran’a, Brezilya’dan Myanmar’a kadar her ülkede bizim gönül birliğimizin içinde olan insanlar yer alıyor. Türkiye’ye dönecek olursak, doğu illerinden Akdeniz’e, Karadeniz’den Ege’ye kadar çok çeşitli illerle başörtülü-başörtüsüz, üniversiteli, işadamı, akademisyen, esnaf... kısacası her kesimden oldukça fazla sayıda kardeşlerimiz bizim destekçimiz. Farklı şehirlerdeler ama gecelerini ve gündüzlerini bizimle geçiriyorlar. Bizim gibi yaşıyorlar. Öncelikleri bizimkiyle aynı. Dolayısıyla bu topluluk bu gönül birliğiyle oluşuyor. Bizim fikirlerimize gönül verenler veya sadece sempati duyanlar zaten doğal olarak bu topluluğun parçası oluyorlar.

Allah aşkına söyleyin; hiyerarşi var mı aranızda..nasıldır öyle ise makamlar ve unvanlarınız..?

Hayır, herhangi bir hiyerarşi yok. Geçmişte bu konuda bize yönelik çok fazla yakıştırma yapıldı, çok iftiralara maruz kaldık. O dönemlerde bu yakıştırmaları duyanlar benzer bakış açısına sahip oldular. Oysa böyle bir şey yok. Herkes Allah’ın yarattığı değerli bir kul olarak eşittir bizim gözümüzde. Ne etnik kökeni, ne maddi ne de ailevi durumu bizim için fark etmez. Biz her insana Allah’ın bir mucizesi ve hediyesi olarak bakarız. Nasıl ki Allah’ın Huzuru’nda üstünlük Kuran’da Allah’ın bildirdiği üzere takvaya yani Allah sevgisi, Allah korkusu ve samimiyete göreyse, bizim de bir insanı değerlendirişimiz sadece bu ölçülere göredir. Bir insan samimi niyetliyse, zaten o insan bizim için üstündür, değerlidir. Bunun ötesinde bir üstünlük anlayışımız yoktur.

aylin-cocukluk1.jpgAllah aşkına söyleyin; her daim bu kadar bakımlı nasıl kalabiliyorsunuz..Bunun özel bir şartı mı topluluğun. Bir mesaj mı verilmek isteniyor. Öyle ise mesaj ne..?

Allah güzeli, güzelliği, bakımı ve estetiği sever. Bu yüzden cenneti olağanüstü ihtişamlı ve güzelliklerle dolu yaratmıştır. Bu yüzden bu dünyada kelebekler, kuşlar, ağaçlar hepsi görkemlidir, sanatla doludur. Hepsi bakımlı ve güzeldir. Çünkü Allah sonsuz güzeldir ve güzeli sever. Biz Müslüman olmanın bir gereği olarak bakımlı, temiz olmaya özen gösteriyoruz. Dünyada yaygınlaşmış olan ve gerçek İslam’la hiç bir alakası olmayan hurafe dini bildiğiniz gibi bakımsızlığı, kirliliği, pejmürde ve özensiz yaşamayı telkin eder. Kadın, gerçekte Allah’ın çok önem verdiği oldukça değerli bir varlıkken hurafe dininde ikinci plana atılmış, susturulmuş, bütün güzelliklerden yoksun bırakılmış bir varlık haline getirilmiştir. Biliyorsunuz hurafe dini, Kuran’ı esas almayan, hurafeler üzerine kurulmuş fakat pek çoklarının İslam olarak bildiği dindir. Kuran’daki gerçek İslam dininden tamamen farklıdır. Hurafe dini kadının çirkin ve bakımsız olmasını arzular. Kadına duyulan öfkenin tezahürüdür bu; bağnaz zihniyetteki birtakım kimseler çok fazla şeye öfke duyarlar, kadın bunların başında gelir.

Bizler bakımlıyız, güzelliğe önem veriyoruz; bunun en önemli sebebi Allah’ın bunu sevmesi. Aynı zamanda evet, bununla vermek istediğimiz önemli bir mesaj var. Bu mesaj şu: Allah kadını sever, korur. Kuran’da övmüştür. Allah Kuran’da kadını çiçeğe benzetir. İslam’da kadınlar bakımlı ve güzeldirler. Özgürdürler. Akıllıdırlar. Sevgiyi, şefkati, merhameti hem en güzel şekilde bilirler, hem de ruhen en mükemmel şekilde yaşayabilecek yeteneğe sahiptirler. Devletlerin liderleridirler, kendilerine danışılan danışmandırlar. Dünyada İslam adına yaygınlaştırılmış olan hurafe dini bunun tam tersini telkin ederken, bizim dünyaya gerçekleri göstermemiz gerekiyor. Dolayısıyla biz, hem görünümümüzle, hem anlattıklarımızla, hem yazdıklarımızla bir kadının Kuran’a göre nasıl olması gerektiğini dünyaya anlatmaya çalışıyoruz.

Allah aşkına söyleyin; dikkatimi çeken tüm bayanlar tek bir estetik merkezden ve profesyonel bir elden çıkmış gibi kusursuz görünüyorlar. Bunun mucidi hangi doktor. O da size sadık gönül verenlerden mi..?

Öncelikle iltifatınız için teşekkürler. Herhangi bir profesyonel müdahale söz konusu olmadığı için bunu güzel bir iltifat olarak kabul ediyorum. Sorunuzun cevabına gelince, hayır hiçbirimizde estetik veya profesyonel bir müdahale yok. Bunu küçüklük resimlerimizden de anlayabilirsiniz zaten, size de bir tane göndermiştim. Fakat şöyle söylemeliyim, estetik ameliyatlara kesinlikle karşı değiliz. Fakat ameliyatlar, her ne amaçlı olursa olsun risklidir. Narkoz oldukça riskli bir şeydir. Sağlık amaçlı olarak bir insan buna mecbur olabilir elbette, fakat sadece estetik amaçlı olarak bizler genellikle bu riske hiçbir zaman girmeyi tercih etmeyiz. Ama insanların gerek sağlık sebebiyle gerekse daha güzel görünmek için estetik yaptırmasını güzel karşılıyoruz.

Arkadaşlarım çok güzeller, ama fiziki güzelliklerinin yanı sıra ahlakları ve huyları da çok güzel ve temiz olduğu için Allah üzerlerinde diğer insanlardan farklı olarak bir nur ve heybet yaratıyor. Doğal olarak üzerlerinde oluşan çarpıcılığı da herkes hemen ilk bakışta fark ediyor. Fakat şunu da belirtmeliyim, aslında her birimiz birbirimizden çok farklıyız. Fakat aynı ülküyü temsil ettiğimiz, aynı ahlakı yaşadığımız, benzer özellikler gösterdiğimiz için birbirimize benzetiliyoruz çoğu zaman.

Allah aşkına söyleyin; Özel kadın erkek ilişkilerinizi nasıl yaşıyorsunuz. Bir yaptırım uygulanıyor mu bu konuda. Tıpkı kaset yapanlara 5 yıl evlenmeme yasağı konulduğu gibi. bir akit var mı..?

Kendine özel kuralları olan bir topluluk olmadığımız için böyle garip uygulamalar da yok elbette. Aramızda evli olan arkadaşlarımız var, evli olmayanlar da var. Allah’a şükür ki ülkemiz demokratik bir hukuk devleti, herkes istediği gibi yaşamakta özgür.

aylinkocaman4.jpg

Allah aşkına söyleyin; size neden ve kimler kedicik benzetmesi yaptı. Sempatik gibi duran bu algı sizi rahatsız ediyor mu. Siz kendi aranızda kendinizi nasıl adlandırıyor ve çağırıyorsunuz..

Kedi, Hocamız Sayın Adnan Oktar’ın bize bir hitabıdır. Daha sonra basında bu kedicik olarak yaygınlaştırıldı. Hayır, bu algı bizleri hiç rahatsız etmiyor. Birincisi sizin de dediğiniz gibi şirin ve sempatik bir algı bu. Ayrıca bir insanın kediye benzetilmesi harika bir şeydir. Kedi hem temizliği, hem güzelliği hem de şefkati muazzam ifade eden bir canlı. Çok güzel bir benzetme bence. Ayrıca kedi hocamızın en sevdiği hayvanlardandır. Hocamızı çok fazla sevdiğimiz için kendisinden gelen bu tür sıcak ifadeler çok daha mutlu ediyor bizi.

Kendi aramızda birbirimize kendi isimlerimizle hitap ediyoruz. Fakat birbirimize genelde çok sevgi gösteririz. O zaman kedi benzetmesi yaparak birbirimizi sevdiğimiz olur elbette.

Allah aşkına söyleyin; kıyafetlerinizi makyajınızı kısaca imajınızı kim belirliyor. profesyonel yardım mı alıyorsunuz

İmajımızı da, makyajımızı da genellikle kendimiz belirliyoruz. Fakat özellikle yabancı modacı ve tasarımcıları, makyaj tasarımcılarını çok yakından takip ederiz. Yeni trendlere öncelik veririz. Yeni makyaj stillerini ve renkleri yakından takip ederiz. Daha önce belirttiğim gibi dünyada şu anda yaygın olan “Müslüman kadın” algısını değiştirmemiz önemlidir. Bu nedenle hem güzel, hem modern, hem kaliteli, hem özgür hem de bakımlı görünerek dünyaya gerçek Müslüman kadın algısını vermeye çalışıyoruz. Bunun için çok çeşitli stiller denemekten de hoşlanırız.

Allah aşkına söyleyin; kendi algınızı nasıl yönetiyorsunuz ve kurumsal olduğunuzu düşünüyor musunuz..?

Benim algım yalnızca Kuran’dır. İnsanların çoğu Kuran’ı pek tanımazlar, çoğu zaman sorun da budur zaten. Kuran, bir insanın tüm hayatını tarif eder. İnsanın mutluluğunu, özgürlüğünü, insanın yaşaması gereken gerçek demokrasi anlayışını, gerçek rahatlığı tüm ayrıntılarıyla tarif eder. Dolayısıyla ben

Kuran’dan anladığım en doğru hayat şeklini yaşayan müstakil bir insanım. Tüm algılarım da Kuran’a göre şekillenir.

Kurumsal sözüyle ilgili olarak size şu açıklamayı yapabilirim: Kuran’a göre yaşamam gerektiğini bana ilk öğreten Sayın Adnan Oktar’dır. Sayın Adnan Oktar, hayatımda tanıdığım en güvenilir, en akıllı, en kararlı, en doğru sözlü insandır. Olaylara en doğru ve en hızlı çözümleri alır, en akılcı kararları yerine getirir. Daima Allah’ın rızasını arar. Dünya çapındaki üstün başarısının sebebi budur. Bu açıdan bakıldığında hocamın öncülüğünde fikri bir hareketin parçasıyım elbette. Hocamın fikirlerini televizyon programlarımda, yurt dışında katıldığım televizyon ve radyo programlarında ve yine yurt dışında ve Türkiye’de haftalık yazdığım köşe yazılarımda sürekli anlatıyorum. Çünkü bu fikirler, Kuran ve sahih hadisler ışığında şekillenmiş fikirlerdir. Dünyaya sevgiyi, barışı, affediciliği, gerçek demokrasiyi, zengini de fakiri de koruyacak adalet sistemini kazandıracak fikirlerdir. Bütün zulümleri ortadan kaldıracak, dünyaya barışı ve adaleti getirecek olan Hz. Mehdi’nin geleceğini müjdeleyen gerçeklerdir bunlar. Biz şu anda dünyaya huzur getirecek olan Hz. Mehdi’nin çıkış döneminde yaşıyoruz. Allah ömür verirse, zulümlerin tümünün ortadan kalktığına ve dünyaya eşi görülmemiş bir altın çağın geldiğine şahit olacağız. Bu herkes için çok büyük bir müjdedir. Bu müjdenin herkese anlatılması lazım.

Dolayısıyla ben, hocamın şekillendirdiği bu büyük idealin bir parçasıyım. Bundan da gurur duyuyorum. Bu ideallere bütün dünyanın ihtiyacı var. İşte bu nedenle bu fikirleri yaygınlaştırmak amacıyla Allah rızası için elimden geleni yapmaya devam edeceğim.

Allah aşkına söyleyin; Adnan Oktar ‘ın PKK’yı bitirme projesi nedir Allah aşkına..?

PKK Leninist-Stalinist bir terör örgütü. İnsanlar bu örgütün terör kısmını biliyorlar ama Leninist komünist olmasıyla neredeyse hiç ilgilenmiyorlar. Bu örgütün nihai amacı, Güneydoğu bölgesini özerk hale getirip denetimi altına almak, Kürt kardeşlerimizi ezip mahvetmek ve o bölgeye komünist bir rejim getirebilmektir. Ardından Türkiye’yi bölümlere ayırmak ve oradan komünist dünya devletine doğru açılabilmektir. Burada ilk hedef Kürt kardeşlerimiz olacak ve ciddi şekilde ezileceklerdir. Elbette bu plan dahilinde Türkiye’nin tümü mahvolacaktır.

PKK bu hedeften hiçbir zaman vazgeçmedi. Çözüm süreci esnasında da vazgeçmedi. Hala Leninizm çizgisinde hareket ediyor ve Türkiye’ye dehşet getirmek istiyor. PKK’nın bu çizgisini tanımayanlar veya anlamazdan gelenler ya da komünizmi tanımayanlar gerçek çözümün de ne olması gerektiğini de anlayamıyorlar elbette. PKK’yı çökertmenin tek yolu, bu ideolojinin fikri zeminini çökertmektir.

Leninist örgütler komünist propaganda ile şekillenirler. Komünist propaganda için ise, komünizmin altyapısını oluşturan Darwinist eğitim verilir. PKKlıların tümü ilk olarak bu Darwinist eğitimi almışlardır. Dolayısıyla bizim yapmamız gereken onlara eğitimle karşılık vermek, Darwinizm’in bir safsata olduğunu bilimsel kanıtlarla anlatmaktır. Darwinizm, tarihin en büyük bilim sahtekarlığıdır ve komünizm, faşizm gibi tüm sapkın ideolojilerin fikri kaynağıdır. Bu yalanın çökertilmesi, bu ideolojileri gerçek zanneden terör gruplarını çökertmenin kesin, net ve tek yoludur.

PKK, dağa götürdüğü gençlere, dersliklerde bu eğitimi vermeye devam ediyor. İlginçtir ki, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de kendi okullarımız da Darwinist eğitim veriliyor. Bu çok tehlikeli. Hocamız ise defalarca canlı yayınlarında ve kitaplarında şunu hatırlattı: Okullarda Darwinist eğitim verilsin ama mutlaka bunun cevabı da anlatılsın. Yani Darwinizm’i çürüten bilimsel deliller de anlatılmalı ki, çocuklarımız doğrunun ne olduğuna bilimsel delillere bakarak kendileri karar verebilsinler.

Hocamız her şartta Güneydoğuda böyle bir eğitim programı için her türlü yardımı yapacağımızı belirtmektedir. Eğer PKK’nın tam anlamıyla ortadan kalkması isteniyorsa izlenmesi gereken tek yol budur. Unutmayın, onları ayakta ve güçlü tutan inandıkları ideolojileri. Eğer ideolojilerinin sahte olduğu onlara ispatlanırsa, o ideolojiye inançlarını da hemen yitireceklerdir. İdeoloji yitirilince artık ortada uğruna savaşılacak bir dava dakalmaz, aldatılacak  insan da.

Filiz AKGÜN / HABER3.COM