Eski TBMM Başkanı ve AK Parti Manisa Milletvekili Bülent Arınç, Manisa Turgutlu'da bir çiftçi ile arasında geçen olayı tasvip etmediğini, yaşanan tartışmadan fevkalade üzgün olduğunu belirterek, ''Günün yorgunluğu ve iftara çok yakın bir saatte bu şekilde bir konuşmaya muhatap olmak, beni fevkalade olumsuz etkiledi. Ben de böyle bir cevap vermek mecburiyetinde kaldım'' dedi.

Arınç, geçen hafta pazar günü yapılan Turgutlu ilçe kongresinde, bir şahsın çevresindeki birkaç kişiyle birlikte sürekli söz atıp konuşmak istediğini tespit ettiğini, bunun üzerine kendisine söz verdiğini söyledi.

Bu kişinin ayağa kalkarak, kuru üzümde yaşanan bazı sıkıntılar nedeniyle ''bizi öldürdünüz, bizi yok ettiniz. Bu sebeple AK Parti ve Hükümetinize teessüf ederim'' dediğini belirten Arınç, kendisine konuşmasını bitirdikten sonra cevap vermek istediğini, ancak bu kişinin suçlamalara devam ettiğini anlattı.

Arınç, şunları söyledi:

''Bundan sonra ben de cevap olarak bilinen tartışmaya girmiş oldum. Bu tartışmanın medyada nakledilişi veya yer alışı beni fevkalade üzmüştür. Olayın nasıl cereyan ettiğini dürüst bir şekilde anlatmak istiyorum. Bu kişinin suçlayıcı bir konuşma yapması ve kongrenin huzurunu bozacak şekilde devam etmesi karşılığında ben de sinirlenmiş oldum ve kendisine televizyon ve gazetelerde yayınlanan şekliyle bir cevap verdim. Şüphesiz, bu olay tasvip edilecek bir olay değildir. Yaşanan tartışmadan fevkalade üzgünüm. Günün yorgunluğu ve iftara çok yakın bir saatte bu şekilde bir konuşmaya muhatap olmak beni fevkalade olumsuz etkiledi. Ben de böyle bir cevap vermek mecburiyetinde kaldım. Üzüntüm şudur; her şeye rağmen olumsuz bir söz ve davranışla karşılaşsam bile bir siyasetçi olarak maksadını aşan veya yaralayıcı bir cevap vermemeliydim. Bu sebeple toplantıya katılanlardan ve tüm kamuoyundan özür dilerim.

Geçmişte de buna benzer olaylar yaşandı. Birtakım kişiler, konuşulanları dinlemeden sadece siyasal propaganda yapmak amacıyla veya kendi his ve düşüncelerini, ortaya çarpıcı bir biçimde koymak amacıyla bu tür konuşma ve davranışlar yapabiliyorlar. Biz de bunlara, sinirlerimize hakim olmadan bir cevap vermek durumunda kalıyoruz. Herkesin gözü önünde böyle bir tartışmanın yaşanması beni fevkalade üzmüştür. Sebebi, saiki, sonucu ne olursa olsun böyle bir tartışmadan üzgün olduğumu ve keşke yaşanmamış olsaydı dileklerimi ifade etmek istiyorum. Dilerim, bu tartışmayı vesile bilerek birileri siyasi istismar konusu yapmaz.''

-''FARKLI YORUMLAR YAPMAK DOĞRU DEĞİL''-

Manisa'nın Turgutlu ilçesinde yaşadığı olayla ilgili farklı yorumlar yapmanın doğru olmadığını dile getiren Arınç, ''Evet, ses tonumuzu yükseltmiş olabiliriz, ama bu karşılıklı olarak cereyan etmiştir. Ben onun yanlış tavrına karşı, sözümü biraz yükselterek, belki de maksadını aşan bir davranışla, kendisiyle konuşmamı sürdürdüm. Bizi, çiftçiyi öldürmekle itham etmek, kesinlikle kabul edilemez'' dedi.

AK Parti'nin çiftçiye verdiği desteğin herkes tarafından bilindiğini anlatan Arınç, ''Ben ismi geçen Süleyman Aksu ile yaşadığımız olaydan dolayı üzgün olduğumu ve özür dilediğimi ifade ediyorum. Kendisiyle gerekirse Turgutlu'daki bir ziyaretimde görüşmek de isterim. Kendisiyle 'kimler konuştu, ne konuştu?' Bunlar beni ilgilendirmez. Ama yaşı benden büyük olan bir insanla yaşadığımız bu tatsız tartışma nedeniyle kendisini ziyaret edip görüşmeyi arzu ederim. Yaşanılan tartışmayı, yaşanmaması gereken bir olay olarak görüyorum. Tekrar kamuoyundan özür diliyorum'' diye konuştu.

-ARINÇ'TAN İTİDAL ÇAĞRISI-

Arınç, siyasette son günlerde yaşanan ve dozu da giderek artan gerilimin, sadece parti genel başkanlarını, milletvekillerini değil, toplumda herkesi etkilediğini belirtti. Kendisinin yaşadığı olayın, bunun bir sonucu olarak görülebileceğine dikkati çeken Arınç, ''Siyasette birbirine rakip olanlar, seviyeli ve saygıya dayanan bir muhalefet yapmak yerine, birbirlerini neredeyse düelloya davet edecek hale gelmişlerdir. 'Şeref' veya 'şerefsiz' kelimeleri havada uçuşmaktadır. Birbirlerine itham edenler, insanların en kutsal saydıkları duyguları bile maalesef kolayca harcayabilmektedirler'' şeklinde konuştu.

AK Parti'li Arınç, bu gerilimin toplumda katman katman yer bulduğunu ifade ederek, bundan siyaset kurumunun da büyük yara aldığını söyledi.

''Ben geçtiğimiz gün yaşadığım bu olayı da siyasette gerginliğin bir sonucu olarak görmek istiyorum'' diyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Gerginliğin süratle azaltılmasında, birbirlerini suçlayıcı ifadeler kullanırken çok dikkatli olunmasında, saygıdan hiçbir şekilde ve hiçbir zaman vazgeçilmemesinde yarar görüyorum. Yoksa insanlar, birbirlerinin boğazlarına sarılacak bir noktaya getirilirse, bundan Türkiye zarar görecektir, 70 milyon zarar görecektir, siyaset kurumu zarar görecektir. Bu durum da Türkiye'de pek çok şeyin yıkılmasına yol açacaktır. Bu yaşanan son olay ve devam eden bazı olaylar nedeniyle ben siyasetçiye düşen en büyük görevin, gerilimi azaltmak olduğuna inanıyorum.''

''Siyasette son günlerde yaşanan tartışmalar konusunda itidal çağrısında mı bulunuyorsunuz?'' sorusuna da Arınç, ''Evet'' karşılığını verdi. Bu gerginliğin doğru, faydalı ve sonuç alıcı olmadığına dikkati çeken Arınç, şöyle konuştu:

''İnsanlar, his ve öfkeleri ile hareket ederlerse ve nerede duracaklarını bilemezlerse, bundan hepimiz zarar göreceğiz. Geçmişte böyle oldu, bugün de böyle oluyor. Benim yaşadığım, bugün yaşanan olaylara bakarak, küçük bir olay gibi görünebilir. Ama ben, tüm bu olayların birbirini etkilediğini düşünüyorum. Çiftçi de olsa, milletvekili de olsa bunun dışında kalamıyor. Medya da olsa bunun dışında kalamıyor. Bu gerginliği körükleyerek, bundan fayda ve menfaat göreceğini ümit edenler de maalesef büyük bir kötülük yapıyor. Ben, bir itidal çağrısına başta kendim olmak üzere, tüm siyasetçilerin dahil olması gerektiğine inanıyorum. Böyle bir çağrıda bulunmayı da vazife olarak görüyorum.''

Eski TBMM Başkanı ve AK Parti Manisa Milletvekili Bülent Arınç, medyayı aracı yaparak, bir takım gazete kupürleri ve bir takım ''belge kabul edilen bilgilerle'' sadece suçlama için toplantılar yapıldığını belirterek, ''Oysa suç teşkil eden bir olayın yargıya intikal ettirilmesi de mümkündür. Bunların yerine getirilmesi, bu yine de ne olursa olsun, mahkumiyet kararı çıkıncaya kadar herkesin masum olduğu karinesinden hareketle sözlerimizi, ifadelerimizi saygı esası üzerinde yürütmemiz gerekir'' diye konuştu.