İlkokula başlayacağım yılın mayıs ayında manav çıraklığı ile çalışmaya başladım. Başlayış o başlayış, bir daha dur durak bilmeden çalışıyoruz. Allah rahmet eylesin, ilk ustam sıkı bir CHP’liydi. O nedenle çocukluğumdan beri CHP örgütlerinde, parti çalışmalarında, dernek tipi gençlik örgütlenmelerinde yer aldım. Elbette CHP’nin yasaklı olduğu dönemlerde de HP, SODEP, SHP gibi siyasi oluşumları da yakından takip ettim.  Parti programlarını, seçim bildirgelerini her zaman inceleyip, okudum. Gerek başka isimlerle, gerek kendi ismimle çeşitli yayın organlarında yazılar yazdım, fikrimi söyledim.

1980 darbesi öncesinde de, sonrasında da seçimleri yakından izledim. Partilerin seçimi kazanmak adına yaptıklarını gözlemledim. Ama ne yalan söyleyeyim, ilk defa CHP’nin bir seçim bildirgesini görünce bu kadar çok şaşırdım, gözlerime inanamadım, heyecanlandım. Halkı kucaklamak adına bazı tabuları yıkıp halka inebildiklerini gördüm.

CHP bu bildirge ile ilk defa ismindeki ‘’H’’sini unutmamış, halkçı bir parti olduğunu hatırlamış. Reklamcı Sayın Ali TARAN’ın ‘’Milletçe Alkışlıyoruz’’ sloganı ile perçinlenen, diğer sloganlar ile süslenen bildirge, tabir yerinde ise cuk oturmuş. Siyasi olarak iyi bir analiz sonucu güzel bir manifesto olmuş. Yaklaşık bir aylık süreçte gördüğüm kadarı ile diğer partilerde bu bildirgeden esinlenmiş. Demek ki doğru bir adım atılmış. İyi bir organizasyon çalışması yapılmış, derslerine iyi çalışmışlar. Ekonomi alanında nelerin eksik olduğu, halkın hangi çalışmalara olumlu dönüt verdiği titizlikle incelenmiş. 

Sanki, ‘’değişim iktidarda değil, muhalefetteyken olur’’, denmiş. Gömleğin ilk düğmesi özenle, doğru iliklenmiş ve arkası getirilmiş. Verilen ekonomik rakamlar ütopik ölçülerde değil, az ekonomi bilgisi olan bile bu vaatlerin olabilir sınırlar içinde olduğunu anlayabilir. Halkın her kesimine bir şekilde hitap edilmiş, insanlarla doğru temas noktaları bulunmuş. Yenilikçilik ve uygulanabilirlilik olduğunda inanılırlık oranı da yükselmiş. Özellikle gelir seviyesi düşük ve geleceğe umutsuz bakan halk arasında bir umut pırıltısı oluşturabilmiş. Taban tabana zıt görüşte olanlar bile programı beğenmiş gözükmekte, en azından bildirge hakkında ağır eleştiriler yapılmıyor.

Elbette yalnız ekonomik bir bildirge değil bu. Adli kolluğun işleyişinden genel sağlık sigortasına kadar çeşitli konularda projeler barındırmakta.  Halkı ekonomik olarak rahatlatmanın yanında sosyal olarak ta rahatlatma ve devlet kurumlarına karşı sarsılan güveni de yeniden yapılandırmak üzerine kurulmuş bir bildirge özelliği taşımakta. Her şey güzel hoş, undan sonra tek sorun bu bildirgenin halka iyi anlatılabilmesi gibi gözüküyor.

Genel Merkezin bu hamlesini taşra örgütlerinin özümsemesi ve statükocu yapıyı bırakıp, halkla iç içe olan anlayışı benimsemesi gerekir. Yerel örgütlerdeki güç odaklarının da buna inanması ve son dakikaya kadar bu bildirge doğrultusunda çalışması gerekli. Ayrıştıran değil birleştiren olmalılar. İnsanları ne olursa olsun ötekileştirmemeliler. Top yekün mücadeleye inanmalılar ve bu yolda terlemeliler. Emek olmadan yemek olmaz. Çalışma başarının anahtarıdır, umarım bunu unutmazlar.