Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun gönderdiği 3 sayfalık Suriye mektubuna 4 sayfalık zehir zemberek bir mektupla yanıt verdi. CHP'yi ahlaki zaaf içinde olmakla suçlayan Erdoğan, "Zalim ile mazlum, katil ile maktul, haklı ile haksız arasında ayrım yapmayan siyasi bir tutum insani ve ahlaki değildir. CHP yönetimi bu insani ve ahlaki zaaf ile maluldür" dedi. Kılıçdaroğlu'nun Suriye konusundaki gelişmelere ilişkin 24 Ağustos'ta yolladığı mektuba, dün yanıt veren Erdoğan, şu vurguları yaptı:

İDDİALAR VE YANITLARI
Arap halklarının meşru, demokratik talepleri ile başlayan süreçte Türkiye açık ve net bir şekilde halkların yanında yer almıştır. CHP'nin de haklı olan halklardan yana daima açık ve net bir tutum içersinde olması beklenirdi. Zalim ile mazlum, katil ile maktul, haklı ile haksız arasında ayrım yapmayan siyasi bir tutum, insani ve ahlaki değildir. CHP yönetimi bu insani ve ahlaki zaaf ile maluldür. Bu tutumun Suriye krizine çözüm üretmesi mümkün değildir.
Bölgedeki gelişmeleri dış güçlerin dayatması olarak görmek ise her şeyden önce meşru talepler ile meydana çıkan halkların iradesine karşı saygısızlıktır. Bu tavır, bölgedeki gelişmeleri algılayamamak ve tarihin yanlış tarafında yer almakla eş anlamlıdır. Üstelik halkını katleden rejimi cesaretlendirme olarak anlaşılmaktadır.
Suriye'deki olayların başladığı Şubat 2011'den olayların tırmandığı Eylül 2011 tarihine kadar hükümetimiz Suriye'de diyalog, ulusal mutabakat ve siyasi reform için her tür diplomatik kanalı kullanmış, rejimi reform konusunda ikna etmeye çalışmıştır. Fakat bu mesajlar rejim tarafından karşılıksız bırakılmış ve halka yönelik katliamlar giderek artmıştır. Suriye rejimi, BM ve Arap Birliği'nin ortak temsilcisi olarak atanan Annan'ın sunduğu 6 maddelik planı kabul ettiğini ilan etmiş ancak bu planın hiçbir maddesini uygulamamıştır. - BM genel Kurulu'nda Rusya ve Çin'in vetoları yüzünden karar mekanizmaları tıkanmış ve bu süreç de başarısız olmuştur. Bunun üzerine Türkiye, barışçıl çözüm arayışlarını devam ettirerek, Suriye halkının dostları inisiyatifini başlatmıştır. 30 haziran 2012 tarihinde Cenevre'de Suriye toplantısı yapılmış ve Türkiye bu toplantıda da barışçıl çözüm arayışlarını sürdürmüştür.
Türkiye'nin içinde bulunduğu ve destek verdiği bu girişimlerin tek hedefi Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması ve Suriye halkının meşru demokratik talepleri çerçevesinde, kendi seçtiği yöneticiler eliyle barış ve birlik içinde yaşamasıdır. 3 Ağustos 2012 tarihinde 133 ülke, BM Genel Kurulu'nda Türkiye'nin perspektifi ile paralel olarak Suriye'de dökülen kanın durması ve barışçıl geçiş süreci için karar almıştır.
Gelinen noktada 20 bini aşkın sivil Esad rejimi tarafında katledilmiştir ve yüz binlercesi de mülteci olarak komşu ülkelere sığınmak durumunda kalmıştır. Bu çerçevede Türkiye'ye sığınan mülteci sayısı 80 bini aşmıştır. Katliamdan, bombalardan, tecavüz, işkence ve ölümden kaçan bu insanlara kucak açmak Türkiye'nin ahlaki, siyasi ve tarihi sorumluluğudur. Bu konuyu bir iç siyaset malzemesi yapmak, ahlaki ve siyasi bir yanlış olmanın ötesinde, gözlerimizin önündeki ağır insani krizin sorumlusu olan rejime destek vermek anlamına gelmektedir.
Tarafınızdan bize gönderilen mektup, şimdiye kadar geçilmiş aşamaları bir plan olarak takdim etmektedir. Türkiye'nin Mart 2011'den bu yana üzerinde çalıştığı ve en son Cenevre toplantısı sonrası yayınlanan bildiride yer alan planı, yeni ve orijinal bir öneri gibi sunmaktasınız. Ve yine mektubunuzda, Suriye rejiminin katliamlara devam etmek konusundaki ısrarının, her türlü çözüm sürecini baltaladığını görmezden gelmektesiniz.
Ulusal, ikili, bölgesel ve küresel düzeyde yürütülen girişimler, Suriye rejiminin çözümsüzlük ve katliamları sürdürmekteki ısrarı nedeniyle akamete uğramış durumdadır. Bugün itibariyle Suriye'de tüm meşruiyetini yitirmiş bir rejim vardır. Şimdiye kadar tüm yaşananlar görmezden gelinip, bu rejimin barışçıl bir çözümün meşru bir tarafı gibi gösterilmeye çalışılması, Suriye'deki derin insani krizin sorumlusu olan rejime destek vermek anlamına gelmektedir.

KEMAL KILIÇDAROĞLU KONFERANS ÖNERDİ
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'a 24 Ağustos'ta gönderdiği mektupta, Suriye'yle ilgili 8 maddelik öneri paketini iletti. Suriye konusunda BM Genel Sekreteri'nin himayesinde BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri, Arap Ligi, AB, İran, Suriye'nin Arap komşuları ve Türkiye'nin katılacağı bir uluslararası konferans düzenlenmesini öneren Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Suriye'nin bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğünün korunmasından yanayız. Türkiye, barış ve uzlaşıdan yana bir politika izleyerek, öncelikle şiddete son verilmesini sağlamalıdır. Kardeş Suriye halkının insan onuru ve haklarına saygılı, hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik bir rejim çerçevesinde güven ve huzura kavuşmasını istiyoruz" dedi.