BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, silah taşıma yaşının düşürülmesini eleştirdi

TBMM Genel Kurulu"nda konuşan BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan da grupları olmadığı için geçen yıl bütçe görüşmelerine katılamadıklarını anımsatarak, "Biz yokken Meclis sıkıcıydı. Biz Meclisin tadı biberiyiz. Bizsiz Meclis eksik kalır. Farklılıklarımız var ama bu ayrışmanın nedeni değil" dedi.

Hükümetin, Türkiye"nin küresel krizden etkilenmediğini söylediğini ancak bunun doğru olmadığını belirten Kaplan, "Dünya etkileniyor, Amerika, Avrupa etkileniyor, siz etkilenmediniz. Karşılıksız çeklerden, borçları ödenemeyen kredi kartlarından, batan şirketlerden, intihar edenlerden haberiniz var mı?


Dünyada aleyhimize olan gelişmelerden haberiniz var mı? Emperyal ülkeler, küresel krizde, ülkemize topla tankla değil sermaye ve şirketleri ile giriyorlar" diye konuştu.

Hükümetin kurlarla oynayarak "ülkeyi bir gecede zengin ettiğini" savunan Kaplan, dünyada sanal ve sahte rakamlar sunan başka bir hükümet olamayacağını söyledi.

Şair Nazım Hikmet"in "Saman Sarısı" adlı şiirinin, "Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?" mısrasını okuyan Kaplan, "Yoksulluğun, zamların, işsizliğin resmini yapabilir misin Sayın Recep Tayyip Erdoğan? ÖSS, KPSS"de kuyruk olan milyonların, Zonguldak"ta maden ocaklarında kalan cesetlerin resimlerini yapabilir misin? Fındığına, pancarına, tütününe, kota koyduklarınızın, ithal angusların resmini yapabilir minisiz?" diye konuştu.

İçki ve sigaraya yapılan zamları da eleştiren Kaplan, "Efkarlanan vatandaşa bir kadehi, bir cigarayı çok gördünüz. Yetmedi, sanki 4. Murat devri. Ankara"da içkili restoran basıyor polisler. Siz Taliban mısınız? Bu çağdaşlık mı? Sonra çıkıyor diyorsunuz ki kıyılarda niye oy alamıyoruz?" dedi.

AK Parti"nin hazırladığı yeni bir tasarıyla 18 yaşındakilerin de artık silah alabileceğini belirten Kaplan, "Burası Teksas mı, dağ başı mı? Teksas"a çevirdiniz ülkeyi" dedi.

Bütçenin, "soygun ve seçim bütçesi" olduğunu öne süren Kaplan, "akrostiş" yöntemiyle, ekonomik politikaları eleştiren dizelerle, "Seçim Bütçesi" cümlesini oluşturarak okudu.

"YOKSULLUĞU TETİKLEYEN EN ÖNEMLİ AKP İCRAATI, ESNEK ÇALIŞMA KOŞULLARININ YAYGIN İSTİHDAM POLİTİKASI HALİNE GETİRİLMESİ"

TBMM Genel Kurulu"nda, 2011 yılı bütçesi üzerine BDP Grubu adına konuşan Ata, AK Parti öncesinde ve sonrasında toplumun mağdur edilen kesimlerin sesini en üst perdeden duyurmaya ve hak mücadelesini bu temelde sürdürmeye devam edeceklerini söyledi.

AK Parti iktidarının kriz döneminde herhangi bir önlem almadığını savunan Ata, halkın katlandığı acı faturanın, hükümetin umurunda olmadığını öne sürdü. Ata, işsizliğin ve kayıt dışılığın arttığını, halkın büyük bir bölümünün artık umudunu yitirdiği için iş gücünden çekilmek zorunda kaldığını savundu.

Aynı dönemde bankaların karlarını artırdığına dikkati çeken Ata, "Kriz dönemlerinde zordaki işletmelere kredi musluklarını kısarak krizden etkilenmemeye çalışan bankalar, krizin tüm yükünü halkın üzerine yıktı ve halk yoksulluk içindeyken bunlar devasa karlar elde ettiler" dedi.

Türkiye"de dışa bağımlı, kendi öznesi olmayan bir ekonomi yönetimi söz konusuyken, hükümetin sadece piyasa ekonomisinin mağdurlarını baskılamakla uğraştırığını öne süren Ata, "Bugün üniversitelerde demokrat öğrencilere karşı estirilen polis teröründen, işsizlik ve yoksulluk oranlarının varmış olduğu noktaya, en küçük hak taleplerinin zorla bastırılmasından, esnek istihdam ve taşeronlaşmanın geldiği düzeye kadar birçok alanda muhalif duruşlara karşı AKP hükümetinin gösterdiği tahammülsüzlük, hükümetin gerçek amacını da ortaya koymaktadır" diye konuştu.

"VERGİ YÜKÜ, ALT GELİR GRUBUNDA"

Türkiye"de bugün vergi gelirlerinin yüzde 90"ının orta ve alt gelir gruplarından karşılandığını savunan Ata, şöyle devam etti:

"Vergi gelirleri içinde gelir vergisinin payı 2010 yılında yüzde 29 oldu ancak memur ve işçi ücretlerinden kesilen vergiler bu yüzde 29"un yüzde 60"ını oluşturuyor. Yani gelir vergisinin yarısından fazlasını emekçiler öderken, Türkiye"nin büyük holdinglerinden, bankalarından, sermaye gruplarından ve tüccarlarından çok daha düşük bir vergi alındı. Varlıklı sınıflardan alınan vergi oranı yüzde 3 bile değil.

Yine bu ülkede en alt gelir grubunu oluşturan yüzde 20"lik kesim, milli gelirin ancak yüzde 6"sını alabilirken, en üstte bulunan yüzde 20"lik kesimin milli gelirden aldığı pay yüzde 46 dolaylarındadır ve bu makas her geçen gün daha da açılmaktadır.

Yıllardır devlet iç borçlanma senetleri faizlerinden, kentsel rantlardan, borsada spekülatif kazançlardan fahiş servetlere sahip olan bu kesimlerin artık eşitlik ve adalet ilkeleri doğrultusunda vergilendirilmelerinin zamanı gelmiştir ancak temel amaçları sermayenin çıkarlarını toplumsal çıkarlara karşı korumak olan AKP hükümetinin bunu ne kadar başaracağı da soru işaretidir."

Vergi adaletinin olmadığı bir ülkede, ulaşılacak hedeflere yine dolaylı vergiler yoluyla gidileceğini belirten Ata, bu nedenle 2011 yılında yine gelir düzeyi düşük vatandaşların vergilerde asıl yükü çekeceğinin görüldüğünü ifade etti.

"YAYGIN İSTİHDAM POLİTİKASI"

AK Parti"nin yoksullukla mücadele etmek gibi bir derdinin olmadığını iddia eden Ata, yoksul sayısının, artık resmi verilerle açıklananların çok ötesinde olduğunu söyledi. Ata, Türkiye"de yoksulluğu tetikleyen en önemli AK Parti icraatının, esnek çalışma koşullarının yaygın istihdam politikası haline getirilmesi olduğunu söyledi.

Ata, "Hükümetin yoksullukla mücadele noktasında sonuç alıcı bir politikası olmadığı gibi, 2011 bütçesinde sosyal güvenlik, sağlık, sosyal yardım ve hizmetlerinin tümü için oluşturduğu bütçede de sınıfta kalmıştır. Toplumun en fazla ihtiyacı olan bu alanlardaki bütçeler, vergi toplarken yine bu kesimin omuzlarına yüklenen yükle orantılı değildir. Özellikle Avrupa ülkelerinde sosyal koruma harcamaları Gayri Safi Milli Hasılanın yaklaşık yüzde 26"sını oluştururken, Türkiye"de 2011 bütçesinde bu oran sadece yüzde 13"de kalmıştır" diye konuştu.

"UCUZ İŞ GÜCÜ POLİTİKASI"

Ata, AK Parti hükümetinin işsizliğe çözüm olarak sunduğu bütün seçeneklerin, genellikle ucuz işgücü projeleri olduğunu savunarak, "Esnek çalışma, stajyerlik, bölgesel asgari ücret gibi önerilerin tümü, işsiz vatandaşlarımıza, "düşük ücrete razı olman durumunda iş veririm" demektedir" dedi.

Ata, AK Parti"nin bölgesel farkları giderici politikalar da üretmediğini ileri sürdü.

Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçe hazırlanamadığını savunan Ata, hane halkı gelirinin düşmesi sonucu kadınların maruz kaldığı gelir ve servet eşitsizliğinin, bütçenin ve genel olarak ekonomi politikaların cinsiyetçiliğini ele verdiğini söyledi.

Ata, Türkiye"de toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemenin yapılamamasının, başta eğitim ve sağlık olmak üzere bir çok alanda cinsiyet eşitsizliğini hem beslediğini hem de derinleştirdiğini kaydetti.

Konuşmasının sonunda AK Parti iktidarını eleştiren Ata, "Bizde bir deyim vardır" diyerek Kürtçe bir ifade kullandı. Ata, ifadesinde, "Kurtla yeyip, çobanla ağlamak" dediğini söyledi.

Vatan