Zaman zaman belediyeler ile ilgili yazıları kaleme alıyoruz. Hatta birkaç hafta önce danışmanlar konusunu ele almıştım. Çeşitli konularda fikrimizi söylüyor, bir bakıma yol gösterici olup, bedava danışmanlık hizmeti veriyoruz. Ama görünen o ki bizi dinleyen, yazdıklarımızdan ders çıkaran yok. Öyle olsa iyi bir kriz yönetimi ile birçok sorun kolaylıkla halledilir, sorunlardan pozitif sonuçlar alınır. Ortadaki duruma ve sonuçlara bakılırsa krizi yönetebilecek ekipler maalesef yok.

Şimdi bazıları diyebilir; “hadi canım sende, sen kim oluyorsun ki millete akıl veriyorsun?” Bizim akıl verme gibi bir düşüncemiz yok. Sadece bu kentte iyi bir şekilde yaşamak istiyoruz. Bu kentte yaşayan sorumlu bir vatandaş olarak bu kadar hakkımızın var olacağını düşünüyorum.

Yöneticiler akılları ile duygularını ayırabilmeli, bunu yaptıklarına objektif olarak kendileri karar veremiyorlarsa, çevrelerine akil kişileri toplayıp akıl danışabilmelidir. Ancak bu şekilde kararlar alabilirse başarısını katlayıp geometrik olarak büyütebilir. Ama bunun için ilk kural çevresindeki kişilerin gerçekten akil olması, yalakaları çevresinden uzaklaştırması gerekir. Yoksa yalakalarla dolu bir çevrede akılcı arar alabilmenin mümkünü yoktur.

İki hafta önce Aydın Tekstil alanının önemli bir bölümü yandı. Bu yangın sonrasında konu ile ilgili olarak BŞB’den ve dolayısıyla Çerçioğlu’ndan bir açıklama gelmedi. Sadece basında çıkan haberlerden sonra kısa ve anlamsız bir basın açıklaması servis edildi.

Ben olsam ertesi gün oraya gider, basın açıklaması yapardım. Derdim ki; “Burası bizim ciğerimiz, ağaçlarımız yandı, ama burayı eskisinden daha yeşil yapacağız. Gel Temacı kardeşim, gelin duyarlı demokratik kitle örgütleri, benden ne isterseniz isteyin, ama burayı el birliği ile daha güzel yapalım.” Böylece kötü bir durumu lehime çevirip popülaritemi artırırdım.

Batırılan uçak üzerindeki resimler eleştiri konusu oldu. Ben olsam en başında kendi fotoğrafım yerine Atatürk’ün fotoğraflarını koydururdum. Eğer çevresindeki kişiler eleştiri olayını hemen söyledilerse (ki sanmıyorum), anında olaya müdahale eder, uçak daha batırılacağı noktaya yüzdürülürken resimlerimi kaldırtırdım.

Astim Kavşağı’nda inşaat teknik bir nedenden dolayı durmuş durumda. Konu ile ilgili bir açıklama yok. Yine ilgili haberler basında çıktıktan sonra kim olduğu belli olmayan kişiden cılız bir açıklama geldi. İnşaatta bir dozer ile kamyon fotoğrafı servis edildi. Ben olsam hemen sorunu yerinde halka ve basına açıklar, çözüm yolu için aldığım önlemleri anlatırdım. Hatta daha yolda iken konunun uzmanı nerede varsa bulup buraya getirir, açıklamayı ona yaptırırdım.

Kuşadası’ndaki kanalizasyon krizinde olay yerine çizmeleri giyerek gider, halka temas ederek sorunun çözümünü sağlardım. Sorunlu bölgeyi üç vardiya işçi çalıştırıp en kısa sürede çözüme kavuştururdum. Çünkü büyük şehirlerdeki büyük sorunlar bu şekilde çözülür. Kanalizasyon demişken, yakın çevresindekilere; “Ben Kuşadası Körfezi’nde denize girmiyorum, o kadar pis ki sizde girmeyin” diyen ASKİ Genel Müdürünü hemen görevden alırdım.

Kıbrıs Caddesi’nde de durum aynı. 22 Mayıs tarihinde başlayan inşaat çalışması 17 Haziran’da bitecekti, bitmedi. Sebebi plansız ve gevşek çalışma. Böyle önemli arterlerde üç vardiya çalışılmalı ve çalışan ekip sayısı en üst düzeyde olmalı. Yoksa tek vardiya ve az ekiple plansız çalışırsanız böyle ortada kalırsınız. Umarım en kısa zamanda çalışmalar biter ve esnaf ile halk çektiği çileden kurtulur.

Tüm bu çalışmalarda ortak akıl, sorunların çözümünde olmazsa olmazdır. Bunun için doğru kişilerle çalışmak, doğru adımlar atmak gerekir. Aydın için ortak akıl ile çalışmanın zamanı geçiyor. Artık kendimize gelelim ve birlikte başaralım. Yoksa yarın çok geç olabilir.

Takımın aklı, takımdaki bireylerin aklından daha büyüktür. Peter Senge