İlim ilim bilmektir

İlim kendini bilmektir

Sen kendini bilmezsen

Ya o nice okumaktır.

Merhaba sevgili dostlar,

Cehalet ve onun zıttı ilim kavramının ne olduğunu, sanırım Yunus Emre’den başkası bu kadar güzel ifade edemezdi.

Koca Yunus olununca böyle söyleniyor demek.

 

Cehalet dedikleri karanlıklar karanlığı bu kavram;

Okuma yazmayı bilmemekten tutun, kendini tanımamaya;

Eşyanın ve dünyanın sırrına vakıf olmamaktan; gönlü sığ, gönlü dar ve gönlü taş olma olgularına kadar, akıl, fikir ve gönülle ilgili bütün yoksunlukları ifade eder.

Bir kere bu cehalet sofrasına oturup kalmaya gör, çıralar gibi yandığının resmi demektir.

Artık bundan sonra, koyun gibi güdülür, etinden, sütünden, yününden ve her şeyinden sömürülürsün.

Evinde ocağında, çarşıda, pazarda yahut uykunda bombalar patlar ölürsün…

Öyle bir sofradır ki bu cehalet sofrası, orda birbirini yamyam gibi yer, geriye ne bağın-bahçen, ne şehrin ne ülken kalır; sersefil yapraklar gibi yollara dökülürsün.

Bir kere bu sofraya çakılıp kalmaya gör,

Aklını, kalbini ve ömrünü aydınlatacak dini; tövbe hâşa bir çaput gibi mızrağın ucuna takar, dünyayı kurtaran adam gibi zafer naraları atarak gezdirirsin.

Cennet cehennem babanın malıymış gibi, istediğine istediğin gibi bölüştürürsün.

 

Şimdi bir bakalım,  bu gün kanın ve gözyaşının su gibi aktığı coğrafyalar nereleridir?

Nereleridir bu iç savaşların, zulümlerin, katliamların ve oynanan kanlı oyunların sahnelendiği yerler?

Cevap çok basit…

Orta Doğu, Afrika ve Doğu Asya’nın az gelişmiş yerleri değil mi?

Irak, Suriye, Afganistan, Somali, Sudan ve Nijerya gibi Afrika ülkeleri…

Hele o Afrika ülkeleri var ya, yiyecek ekmekleri, içecek suları yokken silah tüccarlarından kamyon kamyon aldıkları silahlarla bir birbirlerini öldürürler ya…

Bu gün gelişmiş veya gelişmemiş dünyanın her ülkesinde terör var. Bombalar, canlı bombalar patlıyor. Ama büyük bir çoğunluğu gelişmemiş ülkelerde.

Yüzlerce terör örgütü var dünyada. Ama yine büyük bir çoğunluğu Orta Doğu, Afrika ve Asya’nın gelişmemiş ülkelerinde. 

Şimdi şunu soralım:

Eğer bu ülkelerde tam demokrasi olsaydı,

Eğer bu ülkelerde aklın ruhun ve midenin yeterince doyduğu güzel bir yaşam olsaydı;

Böyle bir coğrafyada, böyle bir ülkede, böyle bir toplumda aç gözlü küresel güçler ve siyasi uzantıları olan emperyalist devletler ne kadar at koşturabilirlerdi?

Bombalar ne kadar patlayabilirdi?

İç savaşlar ne kadar olabilirdi?

Sömürü siyaseti uygulanabilir miydi?

Terör beslenebilir miydi?

Bence hayır, büyük oranda hiç biri olmazdı.

Şimdi diyeceksiniz ki hiç mi suçu yok küresel güçlerle (Silah tüccarları, ilaç sektörü, sermaye vb.) emperyalist devletlerin (ABD, Rusya, Çin, AB, İsrail vb.)

Hiç olmaz olur mu? Var tabi ki. PKK, IŞİD, El Kaide, Boko Haram gibi örgütler hep onların eseri. Irak, Afganistan, Suriye, Afrika ve Türkiye’mizde onların kanlı elleri var. Filistin’de de, Doğu Türkistan’da da, son olarak Halep’te de …

Fakat demem o ki, nasıl zararlı bakteriler ve virüsler zayıf bir bünyede gelişiyorlarsa, terör ve çatışma ortamları da öyledir. O uygun ortamlar da bahsi geçen coğrafyalarda fazlasıyla mevcut, fazlasıyla…

İşte temel mesele bu…  Önce cehaleti yeneceksin. Ondan sonra zararlılar zaten beslenemeyecek. Her ne kadar çok hoşumuza gitse de, vicdanımız rahatlasa da, insanlık görevimizi yapmış olduğumuzu sansak da “Kahrolsunlar” la olacak iş değil bu…

Bir an evvel kalkılmalı cehalet sofrasından.

Bir an evvel kalkmalıyız.

Bir an evvel…

 

Sağlıcakla…

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA İNDİR!