ABD'deki Yahudi lobisi ve İsrail casusluğu skandalı konusunda oldukça kritik bir bilgi ortaya çıktı. Yahudi kökenli bir ABD Kongre üyesi ile bir İsrail casusunun telefon görüşmesini yayınladı.

Yahudi kökenli Amerikan milletvekilinin, İsrail'e ajanlıkla suçlanmış iki Yahudi yöneticinin cezalarının hafifletilmesi konusunda İsrail ajanı olduğundan şüphe edilen bir başka kişiyle yaptığı gizli görüşmenin Amerikan istihbaratı tarafından kaydedildiği ortaya çıktı. Amerikanın elektronik istihbarat kurumu Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) tarafından kaydedilen görüşmede, Demokrat Partili California Milletvekili Jane Harman, İsrailli istihbaratçı ile, Amerika'daki en güçlü Yahudi lobisi kuruluşu olan Amerika İsrail İlişkileri Komitesinin (AIPAC - American Israeli Public Affairs Committee) İsrail için casusluk yapmakla suçlanmış iki yöneticisinin cezalarının azaltılması konusunda yapılabilecekleri konuşmuş.

Muteber politika gazetesi Congressional Quarterly(CQ)'de iki eski NSA görevlisi kaynak gösterilerek yer alan habere göre, Harman, İsrail ajanı olduğundan şüphelenilen kişiye, "Eğer sonuç vereceği düşünülüyorsa AIPAC davası konusunda, Adalet Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunabileceğini" söylüyor. Aynı konuşmada, görüştüğü ajan, Harman'a, bu çabasına karşılık olarak, o dönemde Temsilciler Meclisi azınlık lideri olan Nancy Pelosi'ye Harman'ı Demokratların ezici bir zaferle çıkacağı nerdeyse kesin olan 2006 seçimlerinden sonra Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu başkanlığına ataması için baskı yapma sözü veriyor. Gazeteye konuşan NSA görevlisi, Harman'ın tedbirli bir şekilde yaptığı telefon görüşmesini, "bu telefon konuşması gerçekleşmedi" cümlesiyle bitirdiğini aktarıyor.

Gazetenin görüştüğü Harman açıklama yapmayı reddederken daha sonra sözücüsü aracılığıyla iddiayı yalanlayarak, haberin hiçbir somut bulguya dayanmayan yalan yanlış bilgilerden oluştuğunu savundu. Harman açıklamasında, "Hiçbir şekilde böyle bir fiilim olmadı. Bu yalanları ileri sürenler kendilerine utanmalı." dedi. Harman'ın iki İsrail ajanına yardım çabaları ile ilgili iddialar yeni değil. 2006 yılında da FBI da Harman hakkındaki iddia ile ilgili soruşturma başlatmış ancak delil yetersizliğinden soruşturmayı kapatmıştı. Ancak, Harman'ın bir İsrail ajanı ile konuyla ilgili telefon görüşmesinin mahkeme onaylı bir dinleme kaydının bulunduğu ilk defa ortaya çıkmasının, davanın seyrini değiştireceği belirtiliyor.

Bush yönetimi de Harman'ı kullanmış

CQ'nin haberinde FBI'ın soruşturmasının delil yetersizliği gerekçesiyle kapatılması konusunda da çarpıcı bir iddia yer alıyor. Buna göre, soruşturmayı dönemin Adalet Bakanı Alberto Gonzales kapattı. Dönemin CIA Başkanı Peter Goss, Harman ile ilgili istihbarat kayıtlarını kuvvetler ayrılığı ilkesi gereği Temsilciler Meclisi başkanı Dennis Hastert ve Kongre azınlık grubu lideri Nancy Pelosi ile paylaşmaya ve onlara istihbaratın Kongre üyesini takibi konusunda brifing vermeye karar veriyor. Gazetenin eski üst düzey ulusal güvenlik görevlileri olarak belirttiği kaynaklar, bu noktada devreye Adalet Bakanı Alberto Gonzales'in girdiğini ve soruşturmayı kapatma karşılığında Demokrat Partili Harman'dan, New York Times gazetesinin ilk defa yayınlamaya hazırlandığı ve Bush yönetimini oldukça zor durumda bırakacağı tahmin edilen, "mahkeme kararı olmadan dinleme faaliyetlerini" savunmasını istediğini belirtiyor. Gazeteye konuşan istihbarat görevlisi, FBI'ın Harman konusunda yetersiz delil bulmamasını da, "palavra" olarak nitelendiriyor. Harman, New York Times gazetesinin 2004 yılında ele geçirdiği "mahkeme izni olmadan dinleme faaliyeti" haberini, gazetenin yayınlamaması konusunda Bush yönetimine destek verdi ve gazeteyi ikna etti. Ancak gazete bu haberi nihayet 2005 yılı sonunda yayınlayınca Demokratların Bush yönetimi aleyhine yaylım ateşi başladı. Harman, kendinden isteneni bir kez daha yaptı ve 21 Aralık 2005 günü, yaptığı açıklamada, "Bu faaliyetin ABD'nin ulusal güvenliği için elzem olduğuna ve bunun deşifresinin kritik istihbarat potansiyeline zarar verdiğine inanıyorum" dedi. Dennis Hastert ve Nancy Pelosi ise planlanan brifingi hiçbir zaman almadılar.

Gazete Harman'ın, İstihbarat Komisyonu başkanlığının yanı sıra, Obama'nın kazanmasından sonra CIA ya da İç Güvenlik Bakanlığında üst düzey bir koltuk alamamasında da, bu faaliyetlerine ilişkin devletin elindeki bilgiler olduğunu yazdı. Harman'ın telefonda görüştüğü İsrail ajanının kimliği açıklanmazken, NSA'ın dinleme altına aldığı başka İsrail hedefleri olduğuna dikkat çekiliyor.

AIPAC ve İsrail'e casusluk skandalı

ABD ve İsrail arasındaki ilişkilerde Yahudi lobisinin rolünü sarsabilecek ajan davası, 27 Ağustos 2004 günü CBS Televizyonunda yayınlanan bir haberle kamuoyunun gündemine girdi. Pentagon'da görevli Lawrence Franklin'in, 27 Ağustos 2003 günü AIPAC'ın İran analisti Keith Weissman ve AIPAC'ın yaklaşık 20 yıllık politika direktörü Steve Rosen ile Virginia'daki Tivoli Restaurant'ta yediği yemek ve bu yemek esnasında ABD'nin İran ile ilgili çok gizli belgelerini, Yahudi lobisinin bu önde gelen iki ismine vermesi FBI tarafından anı anına kaydedildi. CBS'in haberinden sonra Lawrence Franklin hakkında 26 Mayıs 2005 tarihinde dava açıldı. Henüz kamuoyu Franklin'in buluştuğu iki kişinin adını bilmiyordu. Ancak AIPAC biliyordu ve aynı günlerde Weissman ve Rosen ile tüm bağlar kopartıldı. Weissman ve Rosen hakkındaki dava ise bu tarihten 4 ay sonra Ağustos 2005'te açıldı. Mahkeme 2006 yılında suçunu kabul eden Franklin'e ulusal güvenliği tehlikeye düşürecek ve yabancı bir ülkeye avantaj sağlayacak belgeleri sızdırma gerekçesiyle 13 yıl hapse ve 10 bin dolar para cezasına mahkum etti. Pentagon'un İran politikasının kilit isimlerinden biri olan Franklin son olarak 2003 yılında ABD ile İran arasında Paris'te gerçekleşen gizli görüşmeleri yapan iki Pentagon görevlisinden biri olarak öne çıkmıştı. New York Times gazetesi, Franklin'İn Paris'te görüştüğü isimler arasında, 1980'li yıllarda patlayan İran Kontra skandalının en kilit ismi olan İranlı silah tüccarı Manucher Ghorbanifar'in de bulunduğunu yazarak, bu toplantılarda, El Kaide ve Taliban'a karşı mücadelde İran'ın desteğine karşılık Halkın Mücahitleri Örgütüne desteğin pazarlık masasına konulduğunu kaydetmişti. Franklin'in bir diğer dikkat çekici irtibatı ise İsrail'in Washington büyükeliçiliği politika direktörü Naor Gilon ileydi. İsrail Büyükelçiliği 30 Ağustos 2004 yılında yaptığı açıklamada, Gilon ve Franklin'in düzenli olarak buluştuklarını kabul etti ancak bu buluşmaların iki İran uzmanının olağan fikir alışverişi randevuları olduğunu savundu. Newsweek dergisi ise, aslında Amerikan istihbaratının takibi altında olanın Gilon olduğunu, Franklin'in Gilon ile bu temaslarından sonra takibe alındığını yazdı. Franklin'in bu casusluk faaliyetini parasal sebeplerden çok ideolojik saiklerle yaptığı da iddia edildi. Derginin haberinde bir istihbarat görevlisinin, "Sebebi ne olursa olsun bir şey açık; bu adam(Franklin), İran'dan ölesiye nefret ediyor" sözlerine yer verildi.

Rosen ve Weissman savunmalarında, hükümet görevlilerinin sık sık AIPAC gibi gruplara "hizmete özel" gizli belgeleri ve bilgileri verdikleri ve bunun ulusal güvenlik için tehdit değil avantaj olduğuna inanıldığını iddia ettiler. Bunun üzerine mahkeme, 2007 yılında yönetimin aralarında Condoleezza Rice'ın da aralarında bulunduğu üst düzey 10 ismine mahkemede şahitlik yapma ve bunun doğru olup olmadığını açıklama kararı almıştı. Casusluktan yargılanan Rosen ve Weissman'ın temyiz davasına 5 Haziran 2009 günü devam edilecek.

Haber 7