"İçindeki çocuğa sarıl, sana insanı anlatır

   Eller günahkar
   Diller günahkar
   Bir çağ yangını bu bütün
   Dünya günahkar
   Masum değiliz hiç birimiz… ’’

Bugün kalemim ağlıyor…

Daha Üniversite 1.Sınıf öğrencisi olan Özgecan Aslan’a yapılan vahşeti kınıyor, kederli ailesi ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Özgecan’ı vahşice katleden insan müsveddelerinin toplumumuzda barındırılmaması ve en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini düşünüyorum. Özgecan’ın tek suçu okul sonrası minibüs ile evine gitmek mi? Hangi zihniyet bu kızımızı önce tecavüz edip, sonra öldürür ve yakar? Hiç mi insanlıkları yok?

Özgecan kardeşim mekanın cennet olsun. Allah rahmet eylesin…

Bu haftaki yazımda, içimde buruk bir acı ile şüphesiz işyerlerimizde son dönemde sıklıkla karşılaştığımız, fakat adını koyamadığımız, aslında hep var olan, mevcut gücün ya da pozisyonun kötüye kullanılarak; psikolojik şiddet, baskı, taciz, aşağılama, tehdit ve benzeri şekillerde tecelli eden, duygusal bir saldırıdan,  MOBBİNG’den bahsedeceğim.

Mobbing kelimesi Latince kökenli sözcük olup, İngilizceden dilimize gelmektedir. İngilizcede mob fiili saldırmak veya rahatsız etmek anlamlarına gelir. Mobbing, kişinin saygısız ve zararlı bir davranışın hedefi olmasıyla başlayıp; işverenin ima ve alay ile karşısındakinin toplumsal itibarını düşürmeyi de içeren saldırgan bir ortam yaratarak onu işten çıkmaya zorlamasıdır. Yaş, cinsiyet, ırk ayrımı olmaksızın kişiyi iş yaşamından dışlamak amacı ile kasıtlı olarak yapılır. Mobbing uygulayan kişiye “tacizci”, mobbinge maruz kalan kişiye ise “mağdur” denmektedir. Son dönemlerde günümüz Türkiye’sinde hem kamu hem de özel sektörde birçok çalışanımız maalesef Mobbinge maruz kalmaktadır. Öyle ki çalışanlarımıza yabancı oldukları bu konuda, bazı sivil toplum kuruluşları ve dernekleri ücretsiz yardımcı olma seferberliği başlatmışlardır. Hukukumuzda doğrudan mobbingle mücadeleyi düzenleyen bir kanun bulunmamakla beraber, Türk Medeni Kanunu, Türk Borçlar Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve İş Kanunumuzda yer alan bazı hükümler ancak mobbingle mücadelemizde bize kısıtlıda olsa destek verebilmektedir. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 417. Maddesinde, çalışanın hem kişiliğinin, hem de yaşam ve vücut bütünlüğünün korunmasına yönelik olarak düzenleme yapılmıştır. Maddede, ‘’İşveren-çalışan hizmet ilişkisinde çalışanın kişiliğini korumak, saygı göstermek, işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamak, özellikle çalışanların psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür’’ hükmüne yer verilmiştir. Yine 4857 Sayılı İş Kanununun 4.Maddesinde, eşit davranma ilkesi doğrultusunda düzenleme yapılmış olup, ‘’ İş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz. İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmî süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz.’’ şeklinde belirtilmiştir.

İlerleyen dönemlerde toplumumuzun, bu kanayan yaraya merhem olabilecek, doğrudan mobbing ile mücadeleyi amaçlayan asli bir kanun beklentisi içine gireceğini düşünüyorum.

Unutmayalım  “Önlemek, Ödemekten Ucuzdur”

Yeni Somalar yaşanmasın…

Saygılarımla…