Çalışma ve Sosyal Güvenlik Başkanı Ömer Dinçer, Anadolu'nun pek çok kentinin tarihi ve tabi değerlerini göz önüne alınarak turizmini geliştirmek çaba sarf ettiğini ancak kalınacak doğru dürürst bir otel bulunmadığını söyledi.

Bakan Dinçer, Mardin Artuklu Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen ''İstihdam, Kalkınma ve Girişimcilik Arenası Konferansı''nda yaptığı konuşmada, daha önce girişimciliğin iş kurma veya iş sahibi olarak tarif edildiğini, şu günlerde ise girişimciliğin yenilik ve farklılık yaratma olarak görüldüğünü belirtti.

Girişimci bir kent yaratmak ve o kentte istihdam sağlamak için her şeyden önce vizyonel liderliğe ve ortak bir yönetim takımına gereksinim olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

''Bu meseleyi kamu kültürü veya kamu yönetimi kavramı olarak gündeme getirdiğimizde yanlış anlaşılmıştı. Bunlardan bir tanesi Başbakanımızın pazarlama kavramıydı, bir diğeri ise benim kullandığım, vatandaşların hizmetlerden memnuniyetlerini tıpkı bir müşteri memnuniyeti ölçer gibi ölçmekti. Bunları dediğimde, 'Bunlar vatandaşı müşteri olarak görüyorlar, bunlar ülkeyi pazarlayacaklar' diye nasıl itiraz edildiğini biliyorsunuz. Bugün kullandığımız girişimcilik kavramı da en az pazarlama kavramı kadar, en az müşteri kavramı kadar işletmecilik kavramıdır. Ve o işletmecilik kavramını toplumun gündemine taşımayacak olursanız zaten rekabet gücünü de taşıyamazsınız. Hükümet bir kente vali seçerken özellikle bazı illere girişimci özelliği olsun, liderlik kabiliyeti olsun diye seçerek gönderiyorsa kent ile toplum arasında veya hükümet arasında bağ görürsünüz. Aynı valiyi girişimci olmayan bir toplum yaratmak çabası içinde bulunmayan bir hükümet tarafından gönderirseniz o vali burada iş yapamaz. Çünkü girişimcilik farklı bir şeyi önermek demektir. Farklı şeyi önerdiğinizde hükümetin desteğine ihtiyacınız vardır.''

-GİRİŞİMCİ TOPLUM-

Dinçer, Türkiye'de özellikle merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile girişimci bir toplum olmanın tohumlarının atılmaya başlandığını, ekonominin dış dünyaya açılmaya ve rekabet etmeye niyetlendiğini belirterek, ''O zaman belki bireylerin teşebbüs cesaretleri bizim için önderlik etti. Ama 2002 yılından sonra bunu sadece bireylerde kalmayacağı, toplum düzeyinde olması gerektiği ve yerelinde buna dahil edilmesi fikrinin bizim hükümetimiz ile geldiğinin altını çizmek istiyorum'' diye konuştu.

Bir kentin kendi kaynaklarını yaratması gerektiğini, aksi takdirde o kentin ayakta kalamayacağını vurgulayan Dinçer, kendi kaynaklarını yaratma konusunda örneklerin Kayseri, Konya ve Ankara'nın Altındağ Belediyesi olduğunu kaydetti.

Girişimci bir kent için öncelikle yaşanabilir şehirler kurmaya özen gösterilmesi gerektiğini anlatan Dinçer, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Alt yapısı tamam, uluslaraarası standarda ulaşmış kültürel etkin bir şehir olarak tarif ediyorum ben yaşanabilir şehri. Eğer bunlar yoksa, otelleriniz, restoranlarınız yoksa, turistik bir şehirden bahsedemezsiniz. Bugün Anadolu'nun pek çok kenti tarihi ve tabi değerlerini göz önüne alınarak turizmini geliştirmek için çaba sarf ediyor.

Ama kalacağınız doğru dürüst bir otel yok. Kent bütünlüğünü sağlayacak tedbirler alınması ile ilgili hem belediyeler kanunlarında hem de büyükşehir belediyesi kanunlarında düzenlemeler yaptık. Belediye sınırlarının genişletilmesi ve imar bütünlüğünü sağlanması ile ilgili ufuk açıcı düzenlemeler var. Köy hizmetlerini kapatıp onların görev ve yetkilerini özel idarelere devretmeseydik, onların personellerine harcadığımız parayı özel idareye kaynak olarak aktarmasaydık, Türkiye'nin yollarını yapamayacaktık. Halbuki şimdi neredeyse Türkiye'nin yüzde 98'inin köy yollarının yapılmış durumda olduğunu görüyorsunuz.''

-ALİ SABANCI-

TOBB Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Ali Sabancı da Türkiye'nin girişken nüfus olarak dünyanın en önde gelen ülkelerden bir tanesi olmasına karşın girişimcilik oranının yüzde 6'da kaldığını söyledi.

Türkiye'de her 100 kişiden 6'sının girişimci olduğunu anlatan Sabancı, ''Erkek girişimci sayısı 1.3 milyon, kadın girişimci sayısı ise 80 bin. İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadyumunu bile dolduramıyoruz. Türkiye'de parlamentomuzda kadını temsil oranı yüzde 10'nun altında. Ruanda'da parlamentoda kadını temsili oranı yüzde 48.8'dir. Hadi yarısı yalan 24.4. Halen bizden 2.5 kat fazla. Kadınlarda işsizlik oranı yüzde 30.1'lerde. Gelirin 3 katı kadar. Nüfusun yarısı kadın ve onlardan faydalanmıyoruz. Bizim bir girişimci politikamızın olması lazım.''

A.A.