Umut Bulut, Türkiye Futbol Federasyonu’nun, TamSaha Dergisi’nin ekim ayı sayısına verdiği röportajda, geçtiğimiz sezonun sonunda Trabzonspor’da ayrılan arkadaşlarının takıma ciddi emekler verdiğini belirtti.
 
Kendisinin de Trabzonspor’a beş senesini verdiğini ifade eden Umut Bulut, şöyle devam etti: "Üstelik 28 yaşında olmama rağmen önemli bir bonservis bedeli getirerek Toulouse’a transfer oldum. Hem kendim hem de Trabzonspor için hayırlı bir iş yapmış oldum. Her zaman için kafamda Avrupa’ya gitme hedefi oldu. Toulouse beni daha önce de transfer etmek istemişti. Hem de Trabzonspor’a şimdi ödediklerinden daha yüksek bir bonservis bedeli teklif etmişlerdi ancak kulübüm beni bırakmak istememişti. Bu duruma canım hiç sıkılmadı, çünkü sonuçta bu olayların yaşanması gerekiyormuş diye düşündüm. Hiç pişmanlık da yaşamadım. Sezonu Trabzonspor’da tamamlamış olmaktan dolayı da gayet mutluyum."
 
Umut Bulut, 100’ler kulübü meselesinden kurtulduğu için çok mutlu olduğunu da vurgulayarak, "Çünkü basın sanki benim üzerimde 100 gol meselesi yüzünden bir baskı varmış gibi gösterdi. Ben atmasam da Burak ve Jaja golleri atıyordu ve takımın kazanması her şeyden önemliydi. Türkiye’deki basın çok gereksiz şeylerle uğraştığı için bu konuyu kendisine malzeme yaptı. Ha 99 gol atmışım ha 100 ya da 101. Bence biri diğerinden farklı değildi" ifadesini vullandı.
 
Toulouse’nin Trabzonspor’dan daha büyük bir takım olmadığını belirten Umut, şunları kaydetti: "Toulouse kesinlikle Trabzonspor’dan daha büyük bir takım değil, ancak unutulmamalı ki Avrupa’ya gitmek demek Real Madrid’e ya da Barcelona’ya transfer olmak demek değil. Bu yüzden gittiğin takım, oynadığın takımdan iyi olmalı görüşüne katılmıyorum. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor... Bu takımlar büyük olabilir ama Avrupa’daki ekipler mantalite olarak çok büyük. Oraya gittiğiniz zaman bunu anlıyorsunuz zaten. Ben kendime iyi ki de gitmişim diyorum.
 
Kesinlikle Trabzonspor’da kazandığımdan daha aşağısına gittim. Gençlere benim yolumdan gitmelerini tavsiye ediyorum. Orada kazanacakları paranın 3-4 mislini kendilerini ispat ettikten sonra kazanma şansları var. Futbollarını geliştirme fırsatı da cabası."
 
"Trabzonspor’a hizmet etmiş olmaktan mutluluk duyuyorum"
 
Trabzon’un zor bir şehir olduğunu ama futbolcunun Trabzonspor’u ve şehri ne kadar sevdiğinin de ayrıca önem taşıdığını kaydeden Umut, şunları vurguladı: "Futbolcu, taraftar arasındaki ilişkinin iyi olması gerekiyor.
 
Trabzonspor’da gol kaçırdığım için zaman zaman eleştirilsem de taraftarların beni sevdiğine eminim. Çünkü çok çalışan ve gol kaçırma dışında eksiği olmayan futbolcuydum. Benim de gönlümde onların yeri farklı. Ben de onları çok seviyorum.
 
Takımdan ayrılırken çok farklı duygular yaşadım. Trabzonspor’a hizmet etmiş olmaktan mutluluk duyuyorum. Taraftar, mücadele isteğinizi ve arzunuzu gördüğünde size bakışı değişiyor ve toleransı artıyor. Bu saatten sonra Trabzonspor taraftarlarını değiştiremeyeceğimize göre, futbolcular kendilerini sevdirmenin yollarını aramalı." Hayatı boyunca hedefleri olan bir futbolcu olduğunu belirten Umut, "Sonuçta futbol oynayacaksınız. Kafa olarak her türlü hazırlığı yapmanız lazım.
 
Kendi adıma hiçbir sıkıntı yaşamadım. Toulouse camiasında başkan dahil, herkes bana yakın davrandı. Çok mutluyum. Yabancı bir yerde de olsa insanın zorluklarla baş etmeyi bilmesi gerekiyor. Trabzonspor’dan Toulouse’a giderek kafa olarak çok rahatladım. Toulouse’da sokaktaki insanlar seni tanısa da hiç rahatsız etmiyor.
 
Şehrin sosyal aktiviteleri güzel. Yavaş yavaş Fransızcayı da öğrenmeye başladım.
 
Haftada iki gün özel ders alıyorum" dedi.
 
Fransa’da biraz daha güce dayalı futbol oynandığını ifade eden Umut, şunları kaydetti: "Ayrıca sistemli bir takım olmanın önemi ortaya çıkıyor. Ligde her takımın birbirini yenecek gücü var. Her sene ligde farklı bir şampiyonun çıkması da bu durumun bir kanıtı. Bir de Fransa, Avrupa liglerinin oyuncu fabrikası gibi.
 
Birçok futbolcu Fransız liginden diğer büyük liglere transfer oluyor" TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Petek Ataman, çiğ etin kilosundan bile ucuza sucukların satıldığına dikkati çekerek, yurttaşların bu tür ürünleri tüketmemesi gerektiğini belirtti.
 
SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ
Süt ve süt ürünleri hakkında, ''Kutu sütü içmeyin, içinde koruyucu bulundurur. Kapıdan süt alın'' gibi bir çok ''şehir efsanesi'' bulunduğunu belirten Ataman, ''Bu doğru değil. Sokak sütünü önermiyoruz. Üretici kooperatifleri Türkiye'nin belli noktalarında sokak sütünün dağıtım sistemine benzer sistemler kurmaya başladı. Pastörize sütü çok düşük maliyetlerle kapıya dağıtıyorlar. Bunun gibi uygulamaları yapmak lazım'' diye konuştu.
 
ET ÜRÜNLERİ 
''Çiğ etin kilosundan ucuza sucuklar var. Bunların tüketilmemesi gerektiği açık'' diyen Ataman, özellikle gıda ürünlerinde ucuza kaçmanın belli noktalarda sağlıkla oynamak anlamına geldiğini vurguladı.
 
Ataman'ın, gıda alışverişlerinde tüketicilere yönelik bazı önerileri ise şöyle:
 
''Etten bile ucuza sucuk, sütten bile ucuza peynir tüketmeyin. O sütten büyük miktarda kayıp oluyor, peynire işlenirken. Sonra onun depolama maliyeti var, hijyeni var. Eğer düzgün bir ürün tüketecekseniz, bir miktar maliyeti olacak. Tüketicilere, çok ucuz ürünlere eğilim göstermemelerini tavsiye ediyoruz.
 
Üstü yapışkanlaşan, görüntüsü, kokusu, vakum ambalajı bozulan ürünlerin satın alınmaması gerekiyor. Ancak normal görünümlü bir ürün de sağlık riskleri barındırabilir. Tüketici, gözle görülebilir şekilde bozulmuş ürünler dışında, bir gıdanın sadece görünümüne bakarak insan sağlığını riske atıp atmadığını anlayamaz.''
 
Gıda ürünlerindeki sağlık risklerinin denetimle ve analizle anlaşılabileceğine dikkati çeken Ataman, ''Bu nedenle 'Görüntüsü şöyle olanı alın' demekten çok çekinirim. Bizim önerimiz kayıtlı, ambalajlı, onaylı, etiketli ürünlerin tüketilmesi. Çünkü bunların izlenebilirliği var. Genel anlamda söylemek gerekirse, mutlaka ambalajlı, etiketli ve üreticisi belli olan gıda ürünlerinin tercih edilmesini öneriyoruz. Tüketicilere, ürünlerde bakanlık onay numaralarıyla kayıt numaralarını aramalarını tavsiye ediyoruz'' şeklinde konuştu.
 
AMBALAJSIZ ÜRÜNLER
Seyyarlarda satılan, ambalajı olmayan ürünlerin, kayıtlı bir yerden olup olmadığının takip edilmesinin mümkün olmadığına işaret eden Ataman, şunları söyledi:
 
''Burada kastım, reyonlarda satılan dökme gıdalar değil. Bunlar yasaldır ama önünde hangi firmanın, hangi partisinin üretimi olduğu, son tüketim tarihinin yer alması, bu bilgilerin ürünle birlikte tüketiciye verilmesi gerekiyor. Tüketicinin, bunun üzerine mutlaka gitmesi ve talepkar olması lazım. Marketlerden, özellikle şarküteri reyonlarından bir çok ürün dökme tüketiliyor.
 
Bu dökme tüketimin bir kuralı var. Ürünün nereden geldiğini, hangi parti olduğunu, etiketteki bütün bilgileri görebilmeniz ve bir kağıtla yanınıza alabilmeniz lazım. Bunu tüketicinin talep etmesi çok önemli.''
 
Tarım Bakanlığı'nın ''174 Alo Gıda Hattı'' bulunduğunu hatırlatan Ataman, tüketicilerin, bu hattı çok daha etkin kullanmalarının önemli olduğunu da sözlerine ekledi.