Bir savcı yılda 1864 dosyaya bakınca, adaletin terazisi şaştı. Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı 120 bine ulaşarak cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. “Geciken adalet, adalet değildir” diyen hukukçular ise çözüm yolunu önerdi: Adalet Bakanlığı acilen boş olan hakim ve savcı kadrolarını doldurmalı.

Türkiye'deki adalet ve yargı sistemi “alarm” vermeye başladı. Gerek yargıdaki iş yükü ve gerekse cezaevlerindeki doluluk oranı, cumhuriyet tarihinin rekor düzeyine ulaştı. Hukukçular ise, yargıdaki tıkanıklığın giderilmesi için Adalet Bakanlığı'nın acilen boş olan hakim ve savcı kadrolarını doldurması gerektiğini ifade etti.

DOSYALAR DAĞ GİBİ...

Yargıda her yıl katlanarak artan ve milyonları bulan dosya sayısı, hukuk sistemini felç etti.

Ortalama yargılama süresi 241 güne, bir hakim ve savcının yılda baktığı dava sayısı 1500'lere ulaşınca adalet yavaşladı. Geciken adalet, terazinin dengesini bozdu.

Adliyelerde bekleyen dosyalar dağ haline geldi. Bir yılda ortalama 1000-1500 dava dosyasına bakmak zorunda kalan hakim ve savcılar, ağır yükün altında ezilmeye başladı. Son 22 yıllık sürede cumhuriyet başsavcılıklarındaki iş yükü artışı yüzde 324 olarak gerçekleşti. Adalet Bakanlığı'nın “Adalet İstatistikleri”, Türkiye'de yargının iş yükünü gözler önüne serdi. Bakanlığın verilerine göre bir hakime düşen dava sayısı on yılda yüzde 29.2 arttı. Ceza, Hukuk ve İdari Yargı Mahkemelerine 1998 yılında gelen toplam dava sayısı 4 milyon 101 bin 543 iken; bu sayı 2007 yılında 5 milyon 934 bin 915'e ulaştı. Bir hakime düşen yıllık dava sayısı ise 1998 yılında 734 iken, 2007 yılında yüzde 29.2'lik artış oranı ile 948'e ulaştı.

KADROLARIN ÇOĞU BOŞ

Avrupa ülkelerinde bir hakimin bir yılda bakması gereken iş yükü sayısı 200 iken, Türkiye'de bir hakim yılda ortalama 1078, cumhuriyet savcısı da 1864 dosyaya bakıyor. Türkiye'deki hakim ve savcı sayısı da yeterli değil. Mevcut 14 bin 694 hakim ve cumhuriyet savcısı kadrosunun 3 bin 483'ü boş bulunuyor. 37 bin 262 adalet personeli kadrosunun ise 6 bin 911'i boş. Avrupa Konseyi Etkin Yargı Komisyonu'nun (CEPEJ) 2008 yılında yayımlamış olduğu verilere göre, 100 bin kişiye düşen hakim sayısı; Türkiye'de 9, Almanya'da 24.5, İngiltere'de 16.6, Yunanistan'da 28.4.

20 BİN KİŞİYE 1 HAKİM

Hırvatistan'da 20 bin kişiye 6 hakim düşerken, Almanya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti'nde 5, Polonya ve Avusturya'da 4 hakim düşüyor. Türkiye'de ise 20 bin kişiye ancak 1 hakim hizmet verebiliyor.

Hakim, savcı ve adalet perso-nelinin iş yükü ve yargılamanın makul sürede bitirilememesinin en önemli sebebi de bu eksiklikten kaynaklanıyor.

Cezaevleri alarm veriyor

Yargıdaki tıkanmaya paralel olarak, cezaevlerindeki doluluk oranı da had düzeye ulaştı. Yargılamaların uzaması nedeniyle her gün tutuklanan insan sayısı, tahliye olan insan sayısını aştı. Cezaevlerindeki tutuklu hükümlü sayısı geçen hafta itibariyle 120 bine yaklaştı. Halen 40 bin 532 tutuklu, yargılanmak için gün sayıyor. Türkiye'de toplam 367 ceza infaz kurumunda bulunan yaklaşık 76 bin hükümlü ve 40 bin tutuklu sayısı, toplamda kapasiteyi aşarak 116 bin 867'ye ulaştı. Cezaevindeki şişkinliğin en büyük nedenlerinden biri olan 40 bin 532 tutuklu ise ağır dönen adalet çarkının işleyeceği günü sabırla bekliyor. Bunun yanısıra cezaevlerinde çalışan personel sayısı da yetersiz. Cezaevlerinde 7 bin 829 boş kadro bulunuyor. 80 bin olan cezaevlerinin kapasitesi, yeni açılan cezaevleri ile birlikte yüzde 20 oranında artırıldı. Bu hızlı artışa rağmen, hükümlü ve tutuklu sayısının 2010'da 150 bine ulaşacağı tahmin ediliyor.

Yüksek yargıda dava kamburu

Yargıtay'daki dosya sayısı her yıl katlanarak artıyor. İstatistiklere göre, son 10 yıl içinde Yargıtay'ın iş yükü yüzde 138 oranında artış kaydetti. Danıştay'ın da 22 yıllık sürede iş yükünde yüzde 395'lik bir artış yaşandı. Danıştay dairelerine 1998'de gelen dosya sayısı 127 bin 7 iken, 2007'de bu sayı 206 bin 701'e ulaştı./yeni şafak