ESKİ Başbakanlardan Necmettin Erbakan, AKP'ye destek veren vatandaşları fena haşladı. Erbakan ``Bu zihniyetleri nasıl oluyor da destekliyorsunuz arkadaşlar. Bu sözleri söyleyenlerin arkasından nasıl gidersiniz? Bu ne hayret edilecek bir manzara. Bu ne şuursuzluktur' dedi.


``Bu zihniyetleri nasıl oluyor da destekliyorsunuz arkadaşlar. Ben de sizinle beraberim diyorsunuz. Irak savaşında meclisten tezkere geçmeyince `dört bin sortiye müsaade ettik' diyorlar. Türkiye´deki hava üslerinden kalkacaklar gidecekler, Irak´taki Müslüman yavruları, kardeşlerimizi imha edecekler. Bununla iftihar ediyorlar. Amerikan askerine dua ediyorlar. (Ortadoğu´da, barış için en büyük fedakarlığı gösteren Amerika´dır) diyorlar. Bunları duymuyor musunuz yahu? Bu sözleri duyduğunuz halde, bu sözleri söyleyenlerin arkasından nasıl gidersiniz? Bu ne hayret edilecek bir manzara. Bu ne şuursuzluktur' dedi.

Balıkesir'in Edremit İlçesi'ne bağlı Altınoluk Beldesi'ndeki yazlığında dinlenen Necmettin Erbakan, Ayvalıburun Camii´nde kıldığı Cuma namazı sonrasında, kamelyada oturup geleneksel cuma sohbetini gerçekleştirdi. Türklerin Selçuklu ve Osmanlı imparatorluğu döneminde dünyaya adil bir nizam getirdiğini söyleyen Erbakan, tarihten örnekler vererek süslediği konuşmasında AKP'ye yüklenmeyi de ihmal etmedi. Erbakan, AKP'nin, Hıristiyan Birliği olarak tanımladığı AB'ye girme ısrarını anlamakta güçlük çektiğini belirtti. AKP hükümetinin Irak savaşı sırasında TBMM´den tezkereyi geçiremeyince, İncirlik'te konuşlanan Amerikan jetlerine dört bin sorti yapma izni verdiğini vurgulayan Erbakan, AKP´ye oy verenlere de yüklendi. Erbakan, ``Bu zihniyetleri nasıl oluyor da destekliyorsunuz arkadaşlar. Ben de sizinle beraberim diyorsunuz. Irak savaşında meclisten tezkere geçmeyince dört bin sortiye müsaade ettik diyorlar. Türkiye´deki hava üslerinden kalkacaklar gidecekler, Irak´taki Müslüman yavruları, kardeşlerimizi imha edecekler. Bununla iftihar ediyorlar. Amerikan askerine dua ediyorlar. (Ortadoğu´da, barış için en büyük fedakarlığı gösteren Amerika´dır) diyorlar. Bunları duymuyor musunuz yahu? Bu sözleri duyduğunuz halde, bu sözleri söyleyenlerin arkasından nasıl gidersiniz? Bu ne hayret edilecek bir manzara. Bu ne şuursuzluktur' dedi.

Osmanlı'dan örnekler veren Erbakan, ``Osmanlı´nın askerlerinin elbisesiyle dahi dünyaya hakim oluşundan bahsediyorum. İşte böyle bir milletin evlatlarıyız. Şimdi gelmişiz, gelmişiz gelmişiz, tarih şuuruna sahip olmayan; milletimizi, kimliğini, inancını tanımayan bir takım zihniyetlerin elinde Avrupa´nın kapısında köle gibi bekler hale dönmüşüz. (Efendim, bizi ne olursunuz içinize alın) diyorlar. (Hayır, almayız) diyor. (Belki bir gün vazgeçersiniz de bizi içinize alırsınız, biz burada beklemeye devam edeceğiz) diyorlar. Bu ne zihniyettir, Allah aşkına? Bu hangi millet, biz miyiz, değil miyiz?. Ne işimiz var bizim Avrupa Birliği'nin içerisinde? Avrupa Birliği bir Hıristiyan birliğidir. Hıristiyan birliği hiçbir zaman insanlara saadet getirmez. Çünkü hak nedir tanımaz. Saadetin unsurlarının hiç birinden haberi yoktur. Temizlik nedir bilmez. Tevhid nedir bilmez. Bunlar olmadan saadet olmaz. Bunların arkasına düşerek saadet bulmak mümkün değildir. Çünkü kendileri zaten çöküyor. Aile kalmamış, toplum kalmamış. Ekonomileri iflas etmiş. Böyle bir toplumun içerisine ille gireceğiz diye ısrar etmek ne büyük bedbahtlık. Bu zihniyetleri nasıl oluyor da destekliyorsunuz arkadaşlar. (Ben de sizinle beraberim) diyorsunuz. Kendini bilmiyor, tarihini bilmiyor. Ne yaptığını bilmiyor. İşte bunlar bizi yok etmek isteyenler istifade etmeye çalışıyorlar' diye konuştu.

Erbakan, Türkiye'nin ancak milli diriliş sayesinde, özüne dönerek sıkıntılarından kurtulabileceğini savunarak, şöyle dedi:

``Bir iktidar partisi var, bir de muhalefet partisi var bunların ikisi de IMF'ci. İkisi de faizci kapitalist nizamın temsilcileridir. İkisinin arasındaki fark ne Allah aşkına yav? Bunların iddiaları ne; (Ben siyonizmi, faizi, nizamını sömürü düzenini ben senden daha iyi kullanırım. Sen benden daha iyi kullanırsın). Bu nasıl ülke Allah aşkına? Nereden nereye gelmişiz? Uyanmanın vakti gelmiştir. Nasıl bir baskı altında, nasıl bir ezilme, nasıl bir sömürü içinde bulunduğumuzu bilmek mecburiyetindeyiz. Bunun için de şuurlanmak mecburiyetindeyiz, bunun için de vücudun sağlam hücrelerinin çalıyması lazım. Bir vücutta sağlam hücreler çalışırsa vücut sağlam olur, çürük hücreler çalışırsa vücut çürük olur, hasta olur.'

Erbakan, daha sonra dinlenmek için korumaları eşliğinde yazlığına döndü.