Aşk-ı Memnu'nun Behlül'ü Kıvanç Tatlıtuğ, çocuk yaşlarda annesine havaalanında yaşattığı şoku anlattı.

Adanalı bir ailenin çocuğu olan Kıvanç Tatlıtuğ, çocukken bir dönem alerjik astım rahatsızlığı yaşadığını ve bu nedenle sık sık İstanbul'a iğne vurdurmaya geldiklerini anlattı. Televizyongazetesi'nin haberine göre henüz küçük yaşta olan Tatlıtuğ, annesinin esmer olduğunu ve kendisinin ona hiç benzemediğini söyleyerek bir seyahatleri sırasında çocukken yaptığı bir hınzırlık yüzünden annesini nasıl zor duruma soktuğunu şöyle anlattı:

"İstanbul'a giderken anneme dedim ki 'Anne bana oyuncak alacaksın değil mi? Uçan uçak' . Annem de 'Alacağım oğlum merak etme' dedi. Söz verdi. Gittik, muayene yapıldı, dönüşte tabi annem eşine dostuna birer parça birşeyler alınca cebinde para kalmamış. Biz havaalanındayız. Hemen şurdan geçelim kısa yoldan derken annem 'Hani oyuncak alacaktık?' dedim. Annem 'Bak canım benim üstümde para kalmadı. Haftaya geldiğimizde alırım' dedi. Ben 'Hayır, oyuncak alınacak' diye ısrar ettim. 'Almayacağım' deyince ben koma derecesinde ayaklarımı yere vurarak hüngür hüngür ağlıyorum. Tepinmeler falan derken bu sırada havaalanında görevli polis bakıyor, anne esmer, ben sarışın, yumurta gibi çocuk. Sonra polis geliyor, 'Hayırdır hanımefendi bir durum mu var?' diyor. Annem de 'Yok memur bey, çocuğum, Adana'ya gidicem' diyor. 'Değil mi çocuğum ben senin annenim' derken ben 'Hayır, sen benim annem değilsin' diyorum. Bu sırada benim nüfus kağıdım çıkmamış. Daha ufacığım. 'Annem değil, ben bu kadını tanımıyorum amca' diyorum. Derken tabi uçağın kalkmasına yarım saat var. Polis 'Hanımefendi sizi şöyle alabilir miyim?' diyor ve tabi biz uçağı kaçırıyoruz. Ben sonuna kadar inkar ediyorum tanımıyorum diye. Polis de tanıdık birini gösterin inanayım çocuğun sizin olduğunu diyor. O dönem Fenerbahçe'de futbol oynayan annemin babamın çok sevdiği aile dostumuz İsa abi vardı. Onu telefonla aradı da kendisi geldi oraya ve 'Aa İsa bey, hoşgeldiniz, kusura bakmayın, çok özür dileriz, tabi hanımefendi gidebilirsiniz' dedi polis bize. Annem tabi o sırada tabi giderken böyle, 'Ben sana göstereceğim, öyle mi öyle mi?' dedi."