Adana'da Ş.Ç. adlı kadının, 5 ve 11 yaşındaki kızlarının velayetini boşandığı eşinden almak için açtığı davayı, yerel mahkeme 'anne boşanırken çocukların velayetini kendi rızasıyla babaya vermiş' diyerek reddetti.

Yerel mahkemenin kararını bozan Yargıtay 2'inci Hukuk Dairesi, bilirkişinin 'çocukların anneye verilmesi' yönde verdiği raporun da dikkate alınarak çocukların lehine karar verilmesini istedi.

Velayet davalarında emsal teşkil edecek olan dava konusu şöyle gelişti; Adana'nın ünlü ailelerinden Ş.Ç., eşi diş hekimi Ö.D.Ü.'den anlaşmalı olarak boşanma dava açtı. Ş.Ç., kızları A.Ü. (5) ve D.Ü.'nün (11) velayetini kendi rızasıyla boşandığı eşine bıraktı. Ancak, genç kadın bir süre sonra verdiği karardan vazgeçerek çocuklarının velayetinin kendisine verilmesini istedi. Adana 5'inci Aile Mahkemesi, çocukların dinlenmesi ve içinde bulundukları ruh sağlığının tespiti için pedagog görevlendirdi.

Bilirkişi sıfatıyla görevlendirilen pedagog, çocuklarla görüştükten sonra hazırladığı raporda, çocukların annelerine verilmesi yönünde görüş belirtti. Mahkeme hakimi ise, bilirkişi raporuna rağmen kadının, boşanırken, kendi rızasıyla 2 çocuğunun velayetini de eşine bıraktığını gerekçe göstererek, Ş.Ç.'nin isteğini reddetti. Ş.Ç., yerel mahkemenin ret kararının ardından Yargıtay'a başvurdu. Yargıtay 2'nci Hukuk Dairesi, bilirkişinin çocukların anneye verilmesi yönde verdiği karar doğrultusunda, çocukların lehine olacak şekilde karar verilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkemenin kararını bozdu.

EMSAL TEŞKİL EDER

Bozmanın ardından yerel mahkeme, önümüzdeki günlerde davayı yeniden ele alacak.

Adının açıklanmasını istemeyen anne Ş.Ç.'nin avukatı M. Ali Akgül, kararın başka davalara emsal teşkil edebileceğini belirterek, "Eşler boşanırken bir öfke ya da bir anlık bocalama sonucu verdikleri bazı kararlardan ileride pişman olabiliyorlar. Müvekkilimiz de her ne kadar boşanırken kendi rızasıyla çocuklarının velayetini eşine verse de sonradan bu kararından vazgeçmiştir. Oysa açtığımız davada, bu pişmanlığın yanı sıra bilirkişi raporunu dikkate almayan yerel mahkemenin kararını Yargıtay'ın bozması, benzer konudaki yüzlerce davaya emsal olacaktır" dedi.

ÇOCUĞUN GÖRÜŞÜ SORULMALI

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 12'inci Maddesi ile çocuk haklarının kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi'nin 3'üncü ve 6'ıncı maddesine dikkat çeken Avukat Battal Özer de konuyla ilgili şu görüşü dile getirdi:

"Yeterli idrake sahip olduğu iç hukuk tarafından kabul edilen bir çocuğa, bir adli merci önündeki, kendisini ilgilendiren davalarda, çocuğun bütün gerekli bilgiyi edindiğinden emin olunmalı, bilgilendirilmesi sağlanmalıdır. Çocuğun yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde, gerekirse kendine veya diğer şahıs ve kurumlar vasıtasıyla, çocuk için elverişli durumlarda ve onun kavrayışına uygun bir tarzda çocuğa danışmalı, çocuğun görüşünü ifade etmesine müsaade edilmelidir."

(DHA)