Bugün büromda kahvaltıda börek yerken tabakta yufka kırıkları kaldı. Onları bir yandan zevkle yerken, bir yandan da aklıma çocukluğum geldi. Aydın’da mahallemizde bir börekçi Münip dede vardı. Kendisi evinde hanımı Zehra nineyle birlikte yaptıkları börekleri sabahın ilk ışıklarında satardı. O zamanlar şimdiki gibi her köşe başında kahvaltı büfeleri yoktu ve Münip dedenin börekleri bir  efsaneydi.  Münip dede böreklerini bitirip saat ona doğru eve dönerken kendisini gördüğümüzde hemen boş arabasının içinde kalan börek artıklarını isterdik ve çok severek çayla birlikte bu börek artıklarını yerdik. O artıklar bana börekten de tatlı gelirdi.

 

Ama bugün büromda yediğim bu yufka artıklarında o tadı bulamadım....

 

Tat börek artığında mı yediğim zamanda mı acaba?

 

Bir de kıymalı pideyi çok severim. Çocukluğumda, elime para geçtiğinde hemen pideciye gider bir porsiyon yerdim. Ve yerken de derdim ki “ileride zengin olursam on kıymalı pideyi üst üste koyup yiyeceğim... Bugün belki yüz kıymalı pideyi üst üste koyup yiyebilecek maddi gücüm var, ama şekerim de var.

 

En fazla yarım pide yiyebiliyorum, yoksa şekerim yükseliyor....

 

Önemli olan burada para mı sağlık mı acaba?

 

O zamanki kız arkadaşımın evlerinin önünden arabayla geçip, hava atabilmek için, babamın arkadaşının Murat 124’nü on dakikalığına alabilmek için diller dökerdim ve arabayı yıkamam karşılığı alabilirdim.  Bugün bırakın kendi arabamı kendim yıkamama, yıkattırmak için bile zor zaman buluyorum.

 

Bugün, çocukluğumda hayal bile edemeyeceğim bir araba kullanırken, o külüstür Murat 124’ ün zevkini alamıyorum.

 

Burada önemli olan arabanın markası mı yoksa yine yaşımız mı?

 

İşte bu tür gençlik-yaşlılık kıyaslamalarıyla ömrümüzün bilançosunu çıkarmaya çalışıyoruz, eğer bilançonun sonunda “boş ver, hayatımı dolu dolu yaşadım, pek bir şeyi atlamadım” diyebiliyorsak ne mutlu bize...     

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA İNDİR!