İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Uludere’deki kardeşlerime misafirperverlikleri, samimiyetleri ve muhabbetleri için teşekkür ediyorum. Kürt meselesi ile ilgili terör sorununa bakışımız en başından beri bellidir. 2010 yılında başlattığımız milli birlik ve kardeşlik projemiz milletten iki kez onay aldı. Biz milletimize hayal kırıklığı yaşatmaktan bugüne kadar özenle kaçındık.

Şunun çok iyi bilinmesini istiyorum. Kürt meselesi, terör meselesi denilen olgu iç içe geçmiş bir sorunlar kümesidir. Ama bu devam eden bir süreç midir? burada ben bunu paylaşmıyorum.

Mesele nedir? Mesele eli silahlı bir terör örgütüyle mücadele de değildir, bunun siyasi boyutu da vardır. Bunun sosyolojik kültürel boyutu var. Bir de bu meselenin istismar boyutu, çıkar boyutu, karmaşık bir uluslar arası ekonomik ve siyasi boyutu var.

30 yıldır devam eden terör birilerine çıkar sağladığı için desteklenmiş, korunmuştur. Burada insan kaçakçılığı mı ararsın var. Burada esrar eroin kaçakçılığı mı istersin var. Silah kaçakçılığı mı istersin var. Sadece yurtdışında değil yurtiçinde de terör bir amaç bir malzeme bir taşeron olarak kullanılmıştır.

Karşımızda sadece eli silahlı bir terör örgütü yok. Aynı zamanda Türkiye düşmanlarına taşeronluk yapan bir örgüt var. Uyuşturucu trafiğini yöneten uluslar arası kartellerin taşeronu olan bir örgüt var.

HANGİ KONUDA DESTEK VERECEKSİNİZ

MHP bu süreçte bize destek vermedi. Neden? Yahu siz şehit cenazelerden rahatsız değil misiniz? Siz şehit tabutlarının gelmesinden rahatsız değil misiniz? Bu ülkenin huzurunu bozan, kardeşliğini zedeleyen bu meselede destek vermeyeceksiniz de hangi konuda destek vereceksiniz?

Aynı şekilde CHP attığımız adımların her zaman karşısında oldu. Aynı şekilde BDP, beslendiği bataklık kurutulacağı için çözüm tam karşısında oldu. Yan yana gelmeleri tahayyül dahi edilemeyen üç parti, 12 Eylül’de de 12 Haziran’da da tüm ilkelerini çiğneyerek ortak hareket ettiler.

Hakkari’de Ak Parti mitingini tehdit yoluyla sabote eden terör örgütü ve BDP, Türk bayrağı olmaksızın CHP mitingine tam destek verdi.

RUHSUZ VE TAŞ KALPLİ

Uludere’yle ilgili basın toplantısı yapan BDP’lilerin kameralar önünde pervasızca kahkaha atmaları bunların ne denli ruhsuz taş kalpli iki yüzlü olduklarının ispatıdır.

Uludere olayının aydınlığa kavuşturulması için her türlü çabamız sürmektedir, kimsenin endişesi olmasın.

Biz bu noktada Adalet ve Kalkınma Partisi olarak vicdanı olan bir partisidir. Biz oy hırsıyla, makam çıkar arzuyla yaklaşmadık. Her çocuğun, her annenin, her babanın gözyaşı bizim yüreğimize akar. Tüm provokasyonlara engellemelere rağmen samimiyetle meselenin üzerine gidiyoruz.

ECEL GELDİĞİNDE SAAT NE İLERİ NE GERİ ALINIR

Biz kadere inanmış bir partiyiz. Biz millete hizmet yolunda elini yüreğini bedenini taşın altına koymuş bir partiyiz. Bu canın sahibi Allah’tır. Emanetini geri alacak olan da sadece Allah’tır. Biz tehditlere boyun eğmedik, eğmeyiz. Biz Allah’ın şu hükmüne yürekten inandık ve inanıyoruz: “Ecel geldiğinde ne bir saat ileri alınır, ne de bir saat geri.”

BİZE ÖMÜR BİÇENLER KÜSTAHLIK İÇİNDEDİRLER

Söylentilere kanıp bize ömür biçenler, cüretkar oldukları kadar küstahlık içindedirler. Bazı kafelerde, bazı restoranlarda biliyorsunuz müzik kutuları vardır. Anlatırlar, biz de geçmişte anlatılanları hep dinleriz. İçine bir lira atarsınız, istediğiniz şarkıyı seçersiniz. Halk müziği, sanat müziği, özgür müzik, arabesk vesaire. Neyi seçerseniz onu dinlersiniz. Şu anda tıpkı o 1 lirayla çalışan müzik kutuları gibi manşet yapan, köşe yazısı yazanlar var. Jetonu alıyorlar, manşet çıkarıyorlar. Jetonu alıyorlar, köşe yazısı yazıyorlar.

28 Şubat sürecinde attığınız manşetler, altına imzanızı attığınız provokasyonlar hafızalardan silinmedi. Siz milleti unuttu sanıyorsunuz ama milletimiz her şeyi görüyor. Millet, bizler, bunun nasıl mikser görevi yaptığını çok iyi biliyoruz. Bu tehditlere de biz pabuç bırakmayacağız. Tekrar hatırlatıyorum. Bu manşetleri atanlar şunu iyi bilsinler ki. Allah’ın takdir ettiği ömrü, hiçbiriniz ne bir an geri, ne bir an ileri götüremezsiniz. Plan ona aittir ve bu plan işleyecektir.

Kürt kökenli kardeşlerime seslenmek istiyorum. 13-14-15 yaşındaki çocuklarınızın, yerin 100 metre altında nasıl yetiştirildiğini biliyoruz. Anneler olarak çocuklarınızın bu hale gelmesinden memnun musunuz? Öyleyse el ele verip bu oyunu hep beraber bozacağız. Terör örgütü içinde neler yaşandığını bilin. Terör örgütünün nasıl teşron olarak kullandığını görün. Terör nasıl sizin çocuklarınızın kanıyla besleniyorsa, onların uzantısı siyasetçiler sizin gözyaşınızdan besleniyor.

Şunu sorun kendinize yahu. Biz bunlara oyumuzu veriyoruz, desteğimizi veriyoruz. Peki bunlar bize ne veriyor? Biz bunları belediye başkanı seçtik, biz çamurdan bataktan kurtulmadık, biz bunları buraya niye getirdik diye sorun.

SİZ BUNA LAYIK MISINIZ?

Anacığım bacım kardeşim yahu siz buna layık mısınız? Yani Yüksekova’ya bu iktidar havaalanı yapacağız dediğimiz zaman karşımıza dikilen kim bunlar.

Bu milleti seven, benim kürt kardeşimi sevenler bunlar mı? Ama siz halden memnunsanız o zaman söyleyecek bir şeyim yok. Biz görevimizi onlara rağmen yapmaya devam edeceğiz.

“TÜRKİYE’Yİ KARALAMAYA ÇALIŞIYORLAR”

Bazı sendikalar gazetecilerin keyfi olarak tutuklandığı imajını yayarak, Türkiye’yi karalamaya çalışıyor. Başta ana muhalefet partisi genel başkanı olmak üzere, bazıları da bu iddialara sarılıyor. Onlar da aynı şekilde Türkiye’ye zarar veren kampanyalarda yer alıyorlar. Kılıçdaroğlu, her fırsatta Türkiye’de 100’den fazla gazetecinin tutuklandığını iddia ediyor. İsrail’de tutuklu gazeteci yok diyordu.

“EY MEDYA BUNLARI İYİ KAYDEDİN”

Ey medya bunları iyi kaydedin. Biliyorum canlı yayındasınız.

Daha geçtiğimiz hafta Ramallah’ta iki Filistin televizyonunun kapatıldığını da kendisine bu vesileyle hatırlatmış olalım. Türkiye bugüne kadar çok siyasetçi gördü. Ama kendi ülkesini başka ülkelere şikayet eden, bu kadar acziyet içinde bir siyasetçi görmedi.

Bir sendika ve tutuklu gazetecilerle ilgili bir platform, Türkiye’de 105 gazetecinin tutuklu ve hükümlü olduğunu iddia etti. Biz bu listedeki isimleri tek tek Adalet Bakanı’ma söyledim. Dedim şunları bir çıkart, araştır.

“SADECE 6 TANESİNİN BASIN KARTI VAR”

Bu gazeteci olduğu iddia edilen 105 kişilik isim listesinde, bunlar aslında çoğu gazeteci falan da değil. İsim listesindeki 25 kişi hükümlü, 70 kişi tutuklu, 6 kişinin cezaevinde kaydı yok. Yani hayali isimler. 101. Yine bu listedeki 4 kişi de tahliye edilmiş. Bu 105 kişilik listedeki isimlerden sadece 6 tanesinin sarı basın kartı var.

Burada kimler var? Muhasebeciler, ofis elemanları, gazete çalışanları. İşte bu listede bunlar gazeteci gibi gösteriliyor. Bu listedeki 69 kişi PKK Kongragel-KCK örgütüyle ilişkilendiriliyor. 4 kişi DHKPC ile 11 kişi Devrimci Karargah Evleri ile, 4 kişi MLKP ile ilgilendiriliyor. Son dönemde darbeye hazırlık iddiasıyla tutuklu yargılanan iki gazeteci alınmamış.

PKK üyelerine bilerek ve isteyerek yardım etmek, ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın almak, taşımak ve bulundurmak, bir kişinin kaçırılıp örgüt evine götürülmesi eylemine katılmak, terör eyleminde sahte polis kimliği kullanmak, polis aracına silahlı saldırıda bulunmak, terör örgütüne üye toplamak.

KILIÇDAROĞLU’NA ELEŞTİRİ

CHP genel başkanı işte bu isimler yüzünden kendi ülkesini karalayan bir genel başkandır. Bu nasıl bir anlayış yahu? Bu nasıl bu ülkenin sayesinde iktidara talip olur?

İngiltere’de son iki hafta içinde polise rüşvet iddiasıyla 10 gazeteci tutuklandı. Bunlar demokrasinin beşiği bunlar, İngiltere. Ama ben muhalefet partilerinin gazeteciler tutuklandı diye ülkelerini şikayet ettiklerini duymadım.

“ÇIKSIN BAKALIM LİSTEYİ SAVUNSUN”

CHP Genel Başkanı tarafından yapılan bu kara propaganda ile Türkiye’ye yapılmış büyük bir haksızlıktır.

Yönetiminize şunu sorun: Bu CHP nereye gidiyor, nereye götürülmek isteniyor? Bunu bir sorun. Gazetecilerle ilgili listeyi isterse beyefendi o listeyi de kendisine göndeririz. Kim neredendir, hakkındaki durum nedir, ne değildir göndeririz. Ama onu bile hemen gününde farklı bir, yalan ambalajı içinde takdim eder.

Çıksın CHP o listeyi savunsun. Bakalım ne diyecek? Çıksın polise silahlı saldırıda bulunan o isimleri gazetecileri savunsun. Sen tutuklu gazeteci yok diyerek İsrail’in kirli çamaşırlarını yıkayacaksın, sonra da ülkeni şikayet edeceksin.