AA

 Bozdağ, “13. Uluslararası Sürmeli Şenlikleri”ne katılmak için geldiği Yozgat'ta, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

“3. Yargı Paketi” ile tutuklu milletvekillerinin tahliye edileceği beklentilerine ilişkin değerlendirmesi sorulan Bozdağ, şöyle konuştu:
“Bu konu mahkemenin takdirinde olan bir konu. Tutuklama kararı veya tahliye kararı vermek, tamamen mahkemelerin takdirinde olan bir konudur.

Yapılan düzenlemeler usulü düzenlemeler olup, zorunlu emir mahiyetinde bir düzenleme değildir. Bizim usulümüzde de tutuklama ve tahliye nedenleri veya kararları tamamıyla mahkemelerin takdiriyle ilgili bir konu. Yeni düzenlemeler veya eski düzenlemeler tamamen takdiri düzenlemelerdir, zorunlu emir niteliğinde bir düzenleme yok.”

Üniversite yerleşkelerine cami yapılması konusundaki bir soru üzerine Bozdağ, şunları kaydetti:
“Türkiye'nin üniversitelerinin büyük bir kısmında bildiğim kadarıyla camiler var, olmayanlara da yapılıyor. Üniversitelerimizde okuyan öğrencilerin, akademisyen kadronun veya diğer personelin ibadet ihtiyaçlarını karşılamak, zaten vazifemizdir. Bunu üniversite yönetimlerinin dikkate alması doğru olandır. Benim gördüğüm kadarıyla bazı üniversitelerimiz bu ihtiyacı karşılamış durumdalar, bazıları da karşılamak için adımlar atıyorlar. Üniversitelere cami yapılması doğru bir adımdır.”

Almanya'daki sünnet yasağı

Almanya'daki sünnet yasağı kararını da değerlendiren Bozdağ, Alman mahkemesinin bu konudaki kararının insan haklarına ve laiklik ilkesine aykırı olduğunu kaydetti.

Söz konusu kararın Almanya'nın iç mevzuatına da aykırı olduğunu ifade eden Bozdağ, şöyle konuştu:
“Almanya'da Köln Eyalet Temyiz Mahkemesi'nin verdiği karar, Müslümanların ve Yahudilerin yüzyıllardır uygulaya geldikleri dini gerekliliğe, dini hürriyete, dini inanca müdahale niteliğindedir.

Karar insan haklarına aykırıdır, laiklik ilkesine de aykırıdır. Almanya'nın kendi iç mevzuatına da aykırıdır. Bu, hukukun ve adaletin gereği bir karar değildir. Biz bunu hep ifade ettik. İthal kimi grupların düşüncelerinin veya Neonazi kimi grupların düşüncelerinin Alman Eyalet Mahkemesi'ni nasıl etkilediğini gösteren somut bir karardır.

Çünkü bu karar, Alman hukukuna da, AB hukukuna da, insan haklarına ilişkin AB Sözleşmesi'ne de aykırı bir karardır. Umarız Alman hükümeti, Alman yasama organı, hukukun dışında alınan bu tür kararların bir daha alınmaması için gerekli yasal düzenlemeleri yaparlar.”