Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard, Futbol Federasyonu"nun resmi yayın organı Tam Saha Dergisi"ne verdiği röportajda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Futbolculuk kariyerinde oynadığı en iyi takımın Milan olduğunu söyleyen Hollandalı hoca, “Sacchi"nin Milan"ı oynadığım en iyi takımdı. Bütün maçı rakip sahada geçirirdik neredeyse. Hatta bazı maçlarda mükemmel futbolu yakaladığımızı düşünüyorum. Tabii ki müthiş oyuncularımız vardı. Biz gole doymazdık orada. Kaç atabiliyorsak atardık. Bitmek bilmez bir pres yapardık. O takım benim ufkumu genişletti. Ben de elbette çalıştırdığım takımda aynı oyunu görmek isterim” ifadesini kullandı. Galatasaray"a gelişiyle ilgili de ipuçları veren Hollandalı hocanın öne çıkan sözleri şöyle:

"Türkler her telden çalıyor!"
“Galatasaray bana ulaştığında hiçbir takımla görüşmemiştim ve tekliflere açık olduğumu yeni yeni hissetmeye başlamıştım. Aslında her tarzdan biraz var Türk futbolunda. Ama hiçbir şey tam değil. Bu işi hem zorlaştırıyor hem de komplike hale getiriyor. Daha çok tepkisel bir oyununuz var...”



"Arda müthiş oyuncu"
“Bir oyuncu iyiyse iyidir. Bu gerçeği değiştiremezsiniz. Ama iyi oyuncu olmak aslında güçlü olmak da demektir. Size yönelik ilgiyle, üzerinizdeki baskıyla baş edebilmek demektir. Ne kadar yetenekli olursanız olun, şöhretle baş edemiyorsanız gerisi gelmez. İnsanların Arda"dan bahsetmesinden daha doğal bir şey olamaz. Çünkü o gerçekten müthiş bir oyuncu. Ama daha çok genç ve bence çok daha iyi olabilir. Bunun başarmak için ne kadar övgü alırsa alsın alçak gönüllü olmaya devam etmeli ve çok daha fazla çalışmalı. Bu hayatı normalleştirmenin en iyi yolu budur. Arkadaşlarıyla uyumlu olmaya devam etmek, sahada iyi pozisyon almak ve takımın bir parçası olmak...”

Rijkaard"dan inciler...
* Başarılı bir teknik adam olmanın formülü yok. Bazen oyuncular, bazen halkla ilişkiler, bazen kulüp içi ilişkiler, bazen taktik, bazen de basın sizi öne çıkarır. Hepsini iyi götürmek zorundasınız ki, kolay iş değil.

* Aslında futbol oynarken teknik adam olmayı aklımdan geçirmiyordum. Futbolculuk dönemi bir teknik adamın her zaman peşinden gelir. Milan"da beş sene oynadım ve o dönem, o takım, benim için önemliydi.

* Jübilemi yaptıktan sonra Fransa"ya yerleştim. Sonrasında Hollanda Milli Takımı, Ajax ve Milan"dan maçlara davetiye almaya başladım. Derken kendimi televizyon karşısında sürekli futbol izlerken buldum. Her maç sonrasında kafamda bir sürü fikir birikiyordu. Nasıl daha iyi oynanır, futbol nasıl gelişir, bunun üzerine kafa yoruyordum.

* Teknik adamlar arasında iki ekol vardır. Bazıları yalnız çalışmayı severler, farklı fikirlere pek açık değildirler ve kendi bilgileriyle yetinip dışa kapalı kalmayı tercih ederler. Ben öbür ekoldenim. Takım çalışmasına inanırım.

* Fikir ayrılıkları beni ürkütmez, tersine besler. Öyle ki, bazen bir adım geriye çekilip takıma uzaktan bakmaya çalışırım. Eğer iyi bir ekiple çalışmıyorsanız, takımı emanet edeceğiniz güvenli isimler olmazsa bunu yapma lüksünüz yoktur. Arkadaşlarım o kadar iyi ki, benim böyle bir lüksüm var. Onlardan çok yararlanıyorum. Karşıt fikirlerini bile söylemekten çekinmiyorlar ve bu da beni zenginleştiriyor.