Çevre ve yeryüzü sağlığının biyolojik çeşitliliğe bağlı olduğuna işaret eden Mehmet Özdemir, biyolojik çeşitliliğin yaşamın devamını sağlayan ekolojik dengenin temel öğesi olduğunu söyledi. Bitkilerin besin zincirinin ilk halkasını oluşturduğunu belirten Özdemir, “Hayvanların besin kaynağıdır. Atmosferde oksijen ve CO2 dengesini sağlar, tüm canlı hayatı için bir Oksijen üreticisi olmaları açısından vazgeçilemez canlılardır. Ayrıca ekosistem içinde canlıların hepsinin kendine göre görevleri vardır. Böcekler, bitkilerin tozlaşmasını sağlayarak bitki yaşamının devamlılığı ve çeşitliliğine imkan vermekte ve ekosistemin devamlılığını sağlamaktadır. Yine böceklerin önemli bir kısmı, organik maddelerin ayrışmasını ve tekrar toprağa kazandırılmasını sağlamakta adeta doğada birer gönüllü temizlik işçisi gibi çalışmaktadır. Bu etkileşim içinde canlı türlerinden herhangi birine verilecek zarar bütün sisteme zarar vermekte ve doğadaki yaşam dengesini bozabilmektedir. Dünya üzerindeki türler, insanlığın yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanmasının ana unsurudur, bu türler yaşamlarını insan olmadan da devam ettirebilirler. İnsanlar çevreye verdiği zarar ile iklimin istikrarını bozmakta, karmaşık ekolojik güvenlik ağının iplerini çözmekte, yaşamı mümkün kılan şeyin biyolojik çeşitlilik olduğunu göz ardı edebilmektedir” diye konuştu.

Biyolojik çeşitliliğin bilimsel araştırmalar ve sağlık açısından önemine değinen Özdemir, “Bugün hiç önemsenmeyen ve hiç tanınmayan küçücük bir bitki geleceğin en amansız hastalığını yenecek ilacın hammaddesi olabilir. Mikroorganizmalar 3000’den çok antibiyotiğin kaynağıdır. Bitkisel kökenli ilaçların yalnız ABD’deki günlük değeri 20 milyar doların üzerindedir. Dünyada yaşayan bitki türlerinden en iyimser bir tahminle ancak yüzde 10 ‘unun insanların ne gibi işlerine yarayabileceği bilinmektedir. Geri kalanı hakkında bilgimiz yoktur. Henüz hakkında bilgi sahibi olmadığımız bir türün ortadan kalkması, onun genetik yapısının, bilgisinin dünya yüzünden silinmesine yol açacak ve böylece insanlık belki de önemli bir hastalığın tedavi fırsatını kaybedilecektir” şeklinde konuştu.

Biyolojik çeşitliliğin canlıların beslenmesi açısından da vazgeçilmez bir unsur olduğuna işaret eden Özdemir, şunları söyledi: “Geleceğin besinleri genetik çeşitliliğin ambarında saklıdır. Bugün sadece buğday için yapılacak ekonomik savaşların en etkili silahı, biyolojik çeşitlilik olarak kabul edilmektedir. Günümüzde 15 bitki türü, dünya nüfusunun yüzde 90’ını beslemektedir. Buğday, pirinç ve mısır dünya tahıl üretiminin 2/3’ünü oluşturmaktadır. Estetik açıdan doğadaki çeşitlilik insan kültürüne renk ve çeşni katmaktadır. Kişilerin yaratma güçleri etrafındaki canlı ve cansız varlıkların çeşitliliği ile orantılı olarak artmaktadır. Örneğin biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir yörede yaşayan bir kişinin yaratıcılığı, aynı açıdan fakir bir yerde yaşayana göre daha fazladır. Tüm canlıların yurdu, yuvası ormanlarımızı, topraklarımızı, sulak ve sazlık alanlarımızı koruyalım. Tüm canlıların yaşama, suya ulaşma haklarına saygı gösterelim”

 

aydinpost-twitter.png aydinpost-facebook.png