Teoman'ın ardından şöhret dünyasından yeni bir haber geldi. Fransız oyuncu Audrey Tautou da yorulmuştu. Çekip gitmek arzusunda olanların sebepleri çeşit çeşit...


Teoman, Audrey Tautou

Kimisi şair Arthur Rimbaud gibi erken keşiften bırakır. Kimisi ‘medeniyet’ten daralır. Ressam Gauguin gibi Tahiti’ye, müzisyen Ergüder yoldaş gibi Büyükada’ya sığınır. Kimisi büyük yazar Melville gibi anlaşılmamaktan usanır. Kimisi efsane futbolcu Eric Cantona gibi “Gelebileceğim en iyi yerdeyim. Yeni ufuklara açılacağım” der gider.

Kimisinin ressam Marcel Duchamp gibi bir fikri kalmamıştır artık söyleyecek. Kimisi Oscar Wilde gibi yaza yaza bitirmiştir her şeyi. Kimisi “Müziği bıraktım” açıklamasıyla gündeme oturan Teoman’ın da sevdiği yazarlardan J.D. Salinger gibi öyle bir kaçar ki, izini dahi kaybettirir. Teoman gibi ara sıra mektup yazıp ses mes de vermez. Kimi gencecik yaşında kaçar. Kimi Tolstoy gibi ölüme yakın… Kimisi de Ajda Pekkan gibidir, ne yaşlanır, ne usanır…

Çekip gitmek bir zamanlar cesaret gerektirirken, zamanımızda daha çok para gerektirir gibi sanki. Yeterli parayı ve de ünü yapmış her daralmış, kolayca çekip gidebilir. Değil mi ki geride kalanlar da zaten o parayı yapmaya bakıyorlardır. Her şey tamam olur olmaz ertelenen hayallere dalma vakti de gelecektir.

Bir de tabii her şey bıraktığını ilan edip bir türlü bunu hayata geçiremeyen, bir süre sonra kürkçü dükkanına tıpış tıpış dönenler vardır.
Son haftalarda gündemi fazlasıyla meşgul eden Teoman’ın gidişine dair her kafadan bir ses çıkarken çekip gitmeler de ziyadesiyle dillenir oldu. Teoman’dan önce Ferai Tınç köşesinden gazeteciliği bırakacağının haberini veriyordu. Lakin bir pop figürü olmadığı için, çok düşülmedi peşine. Ferai Tınç köşesinde yazdığı mektupta gidişini yazar Naipaul’un 16 Nisan’da La Repubblica gazetesinde yayımlanan bir söyleşisinden alıntıyla açıklıyordu; “Aynı cümleleri yazmaktan bıktığım için omuzlarımda 50 yıldan beri yazdığım kitaplarla, yazı yazmayı bırakıyorum. Başta her şey daha iyiydi. Çünkü keşfetmenin heyecanı vardı. Ama yazı yazmanın sorunu şu, bir kere yaptığında, artık neyi nasıl yapacağını biliyorsun. Ve sonunda kendini aynı şeyleri söylerken buluyorsun. Kendini tekrarlıyorsun.” diyordu söyleşide Naipaul. Sonrasında da esas derdine geliyordu Ferai Tınç ve memlekette tutuklu gazetecilerin sayılarının artmasından şikayet ediyordu.

Son günlerin bırakıp gideni Teoman da gidişinin ardından yazdığı açıklamadan sonra gönderdiği mektupta ‘ Türkiye şartlarının’ altını çiziyor, genç müzisyenleri dikkatli olmaları konusunda uyarıyordu. Varoluşsal bunalımlardan öte, memleketin hali de zorluyor bizim sanatçılarımızı, yazıp çizerlerimizi. Elif Şafak’ın hafta sonu kaleme aldığı “ Türkiye’de yazar olmak” içerikli yazısı da bu minvalde okunabilir sanırız.

Çevrenizdeki sanatçı insanların muhabbetlerini düşünün. Muhabbetin kaçta kaçı ‘Ondan şikayet bundan şikayet’ diye bir düşünün. Eminiz yüzde yüksek olacaktır. Kitabını bastıramayanlar, resimlerini satamayanlar, müziklerini kimselere beğendiremeyenler…

Sade bu topraklarda değil tüm dünlada popüler alem baskısı fena. Ya yüz vereceksin ya bu diyardan gideceksin durumu sıkıntılı. Kısa bir süre önce usta yönetmen Godard’ın the Guardian’a verdiği söyleşideki “Film bitti. Kimsenin bu konuya gerçekten eğilmemesi çok üzücü. Ama şimdi ne yapmalı? Zaten cep telefonlarıyla falan artık herkes bir ‘auteur’” sözlerinin de altını tam burada çizmek gerekir sanırız.
Ardından bu sene artık film yapmayacağını açıklayan ‘karanlık’ yönetmen Bela Tarr’ı hatırlayalım. Naif ve ‘derin’ bir dünyayı özleyenlerin çığlığı belki de gidenler. Mesela şöhret aleminde büyük prodüksiyonlu işlerden daraldığını ve oyunculuğu yakında bırakacağını açıklayan Fransız oyuncu Audrey Tautou. Onun da serzenişi benzer.
Bu da aslında umut veriyor insana.

Teoman’dan bir mektup daha: Fazla drama yaratılmasın

(…) Mektupta edebiyatın şehvetine kapılıp metaforlar kullanmışım, ‘son bir intihar saldırısı’ dedim, kendimi öldürüyorum zannedilmiş. Hem de müzik için! O kadar da değil! (…) Saldırı simgesel bir şeydi ve büyük ihtimalle beni sinirsel ve finansal açıdan mahvedecekti. Değmeyeceğine ve asıl sorunumun orada olmadığına karar verdim. (…) 3 Eylül’de son konserimi veriyorum. Sonra kendimi emekli ediyorum. Yapmadığım, içimde kalan şeyleri yapacağım. Gençlere müziği şiddetle tavsiye ediyorum. Bir de isteğim olacak, son konserlerimle ilgili fazla drama yaratılmasın lütfen. Artık başka bir hayat peşindeyim. İçim rahat, şarkılarımı yazdım, onları kendi kendime çalacağım sadece. Not: Biraz rahat bırakılırsam çok mutlu olacağım.

Audrey Tautou da oyunculuğu bırakıyor

‘Bu güç beni korkuttu, özgürlüğümü geri istiyorum’
Önümüzdeki hafta ‘Beautiful Lies’ adlı filmi gösterime girecek olan Audrey Tautou, oyunculuğu çok yakında bırakacağını açıkladı. 32 yaşındaki Fransız oyuncu İngiliz The Daily Telegraph gazetesine neden kariyerine son vereceğini şöyle anlattı:

“Kariyerime hiç de bağlı değilim. Bir sürü B planım var; denizci olmak, çizim yapmak, yeni şeyler öğrenmek istiyorum. Ama zamanım yok ki... Benim çok sıkıyor bu durum, bu yüzden yakında oyunculuğu bırakmayı planlıyorum. Ben böylesine büyük bir güce sahip olmak istemedim ki... Özgür olmayı yeğlerim. Dev bütçeli filmlerde yer almak beni yordu. Ben büyük dalgalarda sörf yapmak istemiyorum.
Üstüme geldiklerini hissettiğimde, sörf tahtamı alıp, yüzerek sahile geri dönerim. Çünkü bana uymaz, hayatımı böyle yaşamak istemiyorum. Babam bile anlamıyor bu ruh halimi... Bir yıl çalışmayacağım dediğim zaman surat asıyor, endişeleniyor. Ama olmadığım biri gibi davranamam ki. Daha okuldan mezun olduğum gün, kendime başarılı bir oyuncu olmak için sadece bir yıllık izin vermiştim. ‘Eğer bu iş beni istemezse, ısrarcı olmam’ dedim. 10 metrekarelik odada otur, telefon bekle... Yok daha neler. Neyse ki o yıl ‘Venus Beauty’ filminin kadrosuna çağırıldım. Bugün bile bir yönetmen arayıp, rol önerdiğinde şaşırıyorum.

Anlamıyorum bende ne buluyorlar. Eski filmlerimi izlediğimde de ‘Aman tanrım! Rezalet oynamışım’ diye hayıflanırım. Önümüzdeki 10 yıl boyunca, oynadığım filmleri seyredip, ne kadar kötü olduğumu söylemeyi planlıyorum.

Bırakanlar

Sean Connery
2005’te ‘The League Of Extraordinary Gentlemen’ filminin çekimleri sırasında oyunculuktan soğuyan Sean Connery, emekli olacağını açıklamıştı. ‘Indiana Jones and the Kingdom of the Crystal Skull’daki Henry Sr. rolünü bile reddetti. Bir daha da dönmedi.

Merve İldeniz
90’ların başında en ünlü modellerden olan İldeniz, 16 yılın sonunda mankenliği bıraktığını açıkladı. Bodrum’a taşınan ve kendisini hayır işlerine veren İldeniz de kararından dönmedi.

Eric Cantona
Kariyerinde Manchester United’la dört Premier Lig, iki FA Cup şampiyonluğu bulunan Eric Cantona, futbola kendi isteğiyle veda eden nadir oyunculardan... . Taraftarlarının ‘Kral Eric’ diye çağırdığı Cantona 1996-1997 sezonunun sonunda 31 yaşında futbol kariyerine noktayı koydu.

Brigitte Bardot
Gelmiş geçmiş en ünlü sarışınlardan Bardot, 1973’te henüz 39 yaşındayken oyunculuğu bırakacağını açıklamıştı. 45 filmde yer alan Bardot, erken emekliliğini şu cümlelerle açıkladı: “Fırsatım varken, elegan bir biçimde bu işten sıyrılmak istiyorum.”

Jerome David Salinger
Geçtiğimiz yıl ocak ayında yaşamını yitiren J. D Salinger, 1965 yılında henüz 44 yaşındayken yazmayı bıraktı. Yayımlanmış son eseri The New Yorker dergisi için yazdığı ‘Hapworth 16, 1924’ adlı hikayeydi. Münzevi bir hayat tarzını seçen Salinger, 1980 yılında verdiği son röportajında en Salinger, yazmayı çok sevdiğini ancak yayımlanmasına karşı olduğunu açıklamıştı.

Bırakamayanlar

Joaquin Phoenix 2008’de müziğe ağırlık vermek için oyunculuğu bıraktığını söyleyen Phoenix, 2010’da ‘Hâlâ Buradayım’ adlı, kendiyle dalga geçen bir belgeselde yer aldı. Phoenix, ‘The Master’ adlı filmle dönüyor.

Anthony Hopkins
1998’in aralık ayında, ‘Titus’un çekimleri sırasında The Daily Mail’e konuşan Anthony Hopkins “Oyunculuk zihinsel sağlığım için çok kötü. Dayanamıyorum. Hayatımı bu saçmasapan işin peşinde ziyan ediyorum. Benden bu kadar” cümleleriyle son noktayı koyduğunu açıkladı. Üzerine 17 film daha çeken Hopkins 2006’da The New York Post’a oyunculuğu bırakacağını, senaryo yazarlığı yapacağını söylemişti. Oyuncu “Herkes aktör olur ne var bunda? Gönlümdeki Beethoen gibi dahi bir kompozitör olabilmekti” diye müziğe de göz kırptı. Bunun üzerine 12 projede daha yer alan Hopkins, ne yazarlık ne de kompozitörlük yaptı.

Diane Lane
2008’in eylül ayında ‘Nights In Rodanthe’ filminin tanıtımı sırasında “Bu her açıdan son filmim. Bir daha hiçbir filmde yer almayacağım” demişti. Bir yıl sonra oyunculuğa döndü, o günden beri üç projede yer aldı.

Nicolas Cage
2008’de ‘endüstirden bıktığını açıklayan’ Nicolas Cage “Bazı oyuncular şöhret olunca çok eğleniyor ama benim canıma yetti. Aktörlük beni tüketiyor. Devam etmeyi de düşünmüyorum.” demişti. 14 yapımda daha rol alan Cage, oyunculuğu hiç bırakmadı.

Jamie Lee Curtis
Yönetmen Michael Myers’la yaşadığı polemik yüzünden 2006’nın ekim ayında “Artık oyuncu değilim. Bir daha bu işi yapacağımı sanmıyorum” demişti. Cyurtis, 2008’e kadar hiçbir yapımda yer almadı. 2008’de ‘Beverley Hills Chihuahua’ filmiyle oyunculuğa kısmi olarak döndü. Curtis o günden bu yana sadece bir filmde yer aldı.

Freddie Prinze Jr.
90’ların sonunda yeni bebek yüzlü ilah olarak beyazperdede görünen Freddie Prinze Jr. 2003’te “İki yıl içerisinde oyunculuğu bırakarak yazarlık kariyerime eğilmek istiyorum.’ demişti. ‘Freddie’ adlı bir programı kabul eden oyuncu, 22 bölümlük bir projeye imza attı. 2008’de gerçekten oyunculuk kariyerine son verdiğini söyledi. 2010’da üç dizide kısa roller üstlendi.

Quentin Tarantino
Yönetmen 2005 yılında bir daha oyuncu olarak filmlerinde yer almayacağını söyledi. Tarantino.info, yer lana makalede “Artık kendimi oyuncu olarak görmüyorum. İlham kaynağımı kaybettim” demişti. Death Proof, Planet Terror ve Inglorious Basterds’da göründü.

Tuna Kiremitçi
2009’da Vatan’daki köşesine “Siz bu satırları okurken, ben artık emekli bir romancı olacağım. Roman yazmayacağım” diye yazdı, bu yıl ‘Selanik’te Sonbahar’ adlı yeni romanını piyasaya sürdü.

Kayahan
1993’te artık şarkı söylemeyeceğini açıklayan Kayahan, ‘Son Şarkılarım’ adlı bir albümle sevenlerine veda etmişti. O günden bu yana sekiz albümü yayımlamdı.