2004 yılında çalışmak için gittiği Kazakistan’da aşık olduğu Natalia Simolina Romanovna’dan (26) 2007 yılında Rüstem (5) adında bir oğlu olan inşaat işçisi Erman Bayrak (31), oğlu bahane edilerek kendisinden para sızdırılmak istendiğini ve ölümle tehdit edildiğini belirterek, oğlunu alabilmek için her yolu deneyeceğini ve uluslar arası mahkemeye gideceğini söyledi. Kuşadası’nda yaşayan Emran Bayrak, Romanovna ailesi tarafından yıllardır kullanıldığını ileri sürdü.
Oğlu için Romanoavna ailesine yıllardır sürekli yüksek miktarlarda para ödemek zorunda kaldığını ve bir zamanlar sevdiği Natalia ile annesi Evgenia’nın kendisinden sürekli bahanelerle para istediğini, bugüne dek oğlu için pek çok şeye katlanmak zorunda kaldığını kaydeden Emran Bayrak’ın Kuşadası’ndan Kazakistan’a, hatta Çin’e kadar uzanan ilginç hikayesi şöyle: İmam nikahlı eşi Medine’yi geride bırakarak 2004 yılında çalışmak amacıyla Kazakistan’ın Karaganda kentine giden inşaat işçisi Emran Bayrak, patronunun sahibi olduğu barda o sırada henüz 18 yaşında olan Natalia Simolina Romanovna ile tanıştı. Natalia ile birbirlerinden hoşlanan Emran Bayrak, kalacak kiralık ev ararken bir hafta sonra Natalia’dan 300 dolarlık ev kredilerini öderse kendilerinde kalabileceği yönünde bir teklif aldı. Babası kömür ocağında çalışan Natalia’nın ailesinin çok fakir olduğunu gören Emran Bayrak, teklifi kabul ederek eve yerleştiğini ve Natalia ve ailesiyle birlikte yaşamaya başladı.
Natalia ile ilişkisinden 2007 yılında Rüstem (5) adında bir oğlu olan Erman Bayrak, 2008 yılında Natalia’ya Kuşadası’nda bir eşi olduğunu açıkladı ve Kuşadası’na dönmek zorunda olduğunu söyledi. Bunun üzerine Natalia ile annesi Evgenia’nın pasaportunu çalarak sakladıklarını belirten Emran Bayrak, olayı şöyle anlatıyor: “Pasaportumu bulamayınca, Kazakistan emniyetine giderek müracaat ettim. Aldığım kayıp belgesi ile Almaatı’daki Türk Büyükelçiliğine müracaat ederek yeni pasaport başvurusunda bulundum. Üç ay sonra gelen pasaportumu aldım ve Kuşadası’na döndüm. Dönerken oğlumu geride bıraktım. Ancak ihtiyaçlarını karşılamaları için Natalia’ya da 2 bin dolar verdim.”
Natalia evlenmeden kaçtı!
Türkiye’ye döndükten sonra sürekli olarak her ay Kazakistan’a para gönderdiğini anlatan Emran Bayrak, buna rağmen oğlunun hasta olduğunu iddia eden Romanovna ailesi tarafından sürekli yüksek miktarlarda para istendiğini ve tüm kredi kartlarını bile doldurarak, borç alarak fazladan 5 bin dolar gönderdiğini söyledi. Bu arada 2009 yılında Karaganda’ya giderek üç ay kaldığını ve oğlunu gördüğünü anlatan Emran Bayrak, Natalia’nın Türkiye’ye gelerek evlenmek istediğini ve kendisinin de bunu kabul ettiğini söyledi. 2010 yılında Natalia Simolina Romanovna’nın Kuşadası’na geldiğini belirten Bayrak, “Oğlum için her şeye katlandım. Türkiye’ye gelmeden önce de sürekli fazladan para istediler gönderdim. Ardından oğlumla birlikte Kuşadası’na geldiler. Doğum kağıtlarını tercüme ettirerek oğlumu Türk nüfusuna kaydettirerek kimliğini çıkardık. Bu arada evlenmek için müracaat ettik. Kendilerine dayalı döşeli bir ev tuttum. Ama Natalia sürekli ağladı ve benden votka istedi. Asla kabul etmedim. Bana babasının hastalandığını ve 15 bin dolar gerektiğini söyledi. 7 bin 500 dolar verebildim. Ayrıca babasına saat, kendisine ve annesine altın aldı. 2 bin dolarlık alışveriş yaptı. Bu arada annesi benim banka 200 dolar uçak parası göndermiş. Haber vermeden çekip gittiler” dedi.
Bu arada 2011 yılında imam nikahlı eşi Medine’den Musa (9 aylık) isimli ikinci oğlu doğan Emran Bayrak, babasının üzüntüden hayatını kaybettiğini belirterek, Natalia ve oğluna para göndermeye devam ettiğini söyledi.
Ölüm tehditleri başlıyor
2012 yılı başlarında Romanovna ailesinin kendisini arayacak ölümle tehdit ettiğini ve yine yüksek miktarda para istediğini anlatan Emran Bayrak, Kazakistan Büyükelçiliğini aradığını ve suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. 2 Şubat 2012 tarihinde Yalova’da açılan 2012/975 esas sayılı dava üzerine Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığına da başvuru yaptığını kaydeden Emran Bayrak, gelişmeleri şöyle anlattı: “Adalet Bakanlığına başvurdum ve oğlumu almak istediğimi belirten bir faks çektim. Öyle fakirler ki 100 dolara oğlumu satıp votka içebilirler diye korktuğumu belirttim. Ailem diye düşündüğüm bu insanların beni ölümle tehdit ettiklerini anlattım. Bana bunun ancak uluslararası mahkemeye giderek mümkün olabileceğini söylediler. Öte yandan beni Karaganda’dan Abdüsselam isimli birisi aradı. Özbek mafyası olduğunu, Kazakistan’ın kendilerinden sorulduğunu, eğer 25 bin dolar göndermezsem beni ve oğlumu öldüreceklerini söylediler. Sonra bu adamın Karaganda’daki ve olduğunu ve oğlumu dövdüğünü öğrendim. Abdülselam isimli şahsa Natalia ile konuşmak istediğimi söylediğimde, o burada değil Çin’de dedi. Annesi ile konuştum ve bana bir Çin numarası verdi. (+865276524095) Bu numarayı aradım ve karşıma Talgat isimli biri çıktı. Natalia yanındaydı. Talgat isimli kişi bana Kazakistan’a gelmem için davetiye gönderdiklerini, 25 bin dolar getirmemi, yoksa beni öldüreceklerini söyledi. Birkaç gün sonra elime davetiye ulaştı. Ancak ben gitmedim. Ardından Karaganda’yı arayacak Abdülselam ile görüştüm. O da bana parayı getirmem gerektiğini, beni de kesin öldüreceğini söyledi. Natalia’nın annesinden Abdülselam’ın sürekli oğlumu dövdüğünü öğrendim.”
Bayrak: “Adalet istiyorum, oğlumu istiyorum”
Her şeye oğlu için katlandığını vurgulayan Emran Bayrak, Kazakistan Cumhuriyetine seslenerek, “Benim sesimi birileri duysun. Oğlumu bu sorunlu ailenin elinden almak, mafyanın elinden kurtarmak istiyorum. Oğlum için ölümü bile göze alırım. Çünkü bu noktadan sonra olacakların sorumlusu ben olmam.İsterse beni idam etsinler. Ama her ne pahasına olursa olsun oğlumu alacağım. Bu olay Kazakistan Cumhuriyetine sürülen bir lekedir. Kazakistan Cumhuriyetinin bu lekeyi temizlemesini istiyorum. Oğlumu istiyorum. Adalet istiyorum” dedi.

aydinpost-facebook.20120414234532.jpg

aydinpost-twitter.jpg