Sabah saatlerinde Atatürk Anıtı’na çelenk koyan Aydın Eczacı Odası, bu yıl 14 Mayıs’ın teması olan ‘Bitkisel ürünler ve gıda takviyeleri’ konusuna dikkat çekti. Konuyla ilgili açıklama yapan Aydın Eczacı Odası Başkanı Salih Kozalı, “Hiçbir standardizasyonu olmayan bitkisel ürünlerin ve gıda takviyelerinin bireye özgü değerlendirmeler yapılmaksızın, bilimsel yetkinliğe sahip olmayan kişilerce, herhangi bir denetime tabi olmayan mekânlardan ya da radyo, televizyon ve internet gibi iletişim kanalları ile tanıtılmakta, reklâmı yapılmakta ve satışa sunulmaktadır. Söz konusu ürünler içerikleri tam kontrol edilmediği ve denetlenmediği için halk sağlığını ciddi boyutlarda tehdit etmektedir” dedi.
Türk Eczacıları Birliği, Eczacı Odaları, Eczacı kooperatifleri, geleceğin eczacılarını yetiştiren Eczacılık Fakülteleri ve tüm eczacılarla birlikte bilimsel eczacılığın 173. yılını kutlamanın sevincini yaşadıklarını belirten Aydın Eczacı Odası Başkanı Salih Kozalı, “ Bu uzun zaman diliminde ilaç ve eczacılık alanında hem niteliksel hem de niceliksel anlamda yaşanan tüm değişimlere rağmen “halk sağlığının korunması” meslektaşlarımızın temel şiarı olmuştur. Bizler tarihsel mirası, toplumsal misyonu ve gelecek vizyonu ile insan yaşamını temeline koyan böylesine kutsal bir mesleğin mensubu olmaktan büyük bir gurur duyuyoruz” dedi.
“BİTKİSEL ÜRÜNLERİ ALIRKEN ECZACINIZA DANIŞIN, SAĞLIĞINIZDAN OLMAYIN”
2009 yılından itibaren belirli temalar etrafında Eczacılık Haftası olarak kutlamaya başladıkları 14 Mayıs’ın odağına bu yıl “Bitkisel Ürünler”i yerleştirdiklerini kaydeden Aydın Eczacı Odası Başkanı Salih Kozalı, “14-20 Mayıs 2012 tarihleri arasında kutlayacağımız Eczacılık Haftası’nda ülkemizde ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelmiş bulunan “Bitkisel Ürünlerin ve Gıda Takviyelerinin Kullanımı” konusunda gerek eczanelerimiz gerekse tüm iletişim kanalları aracılığı ile halkımızı bilgilendirmeyi hedefliyoruz. Bu noktada sağlık otoritelerini, sağlık çalışanlarını ve sağlık hizmetinden yararlananları yani sağlık alanının tüm bileşenlerini meslekî ve toplumsal sorumluluklarının farkına varmaya davet ediyoruz. Dünya ölçeğinde değişen “sağlıklı olma” anlayışı çerçevesinde “alternatif tedavi” ya da “destekleyici tedavi” gibi farklı tedavi yöntemlerine ve bitkisel ürünlere yönelik günden güne artan bir ilgi yaşanmakta buna paralel olarak söz konusu ürünlerin kullanımına bağlı ilaç etkileşimleri ve rahatsızlıklarda artış gözlenmektedir. Bu durum, bitkisel ürünler konusunda hesap verilebilirliğe ilişkin kamusal talebi yükseltmekte; söz konusu ürünlerle ilgili yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi ve halkın bilinçlendirilmesi adına sağlık hizmet sunucularına daha fazla sorumluluk yüklemektedir. Bitkisel ürünler konusunda ülkemizdeki mevcut uygulamalara bakıldığında, gerek alanın tanımlanması gerekse yasal düzenlemeler ve denetim aşamasında ciddi sıkıntılar olduğu görülmektedir. Söz konusu alanda ülkemizde en önemli sorunlardan biri, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan “gıda destek maddesi” adı altında ruhsat alıp bitkisel tedavi edici şekliyle piyasaya sürülen ürünlerdir. Hiçbir standardizasyonu olmayan bitkisel ürünlerin ve gıda takviyelerinin bireye özgü değerlendirmeler yapılmaksızın, bilimsel yetkinliğe sahip olmayan kişilerce, herhangi bir denetime tabi olmayan mekânlardan ya da radyo, televizyon ve internet gibi iletişim kanalları ile tanıtılmakta, reklâmı yapılmakta ve satışa sunulmaktadır. Söz konusu ürünler içerikleri tam kontrol edilmediği ve denetlenmediği için halk sağlığını ciddi boyutlarda tehdit etmektedir” diye konuştu.
Bugün Avrupa Farmakopesi’nde 247 bitkisel ürün bulunduğunu, bu ürünlerden hazırlanan ekstreler ve diğer maddeler; bitkisel ilaç olarak tanımlandığını ifade eden Kozalı, “2010 yılında yürürlüğe konulan Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürünler Yönetmeliği ile Türkiye’de de bitkisel ilaçların sunumunda eczanelerin yetkili ve sorumlu olduğu yasal bir çerçeveye kavuşturulmuştur. Ancak bitkisel ilaç tanımı ve sınıflandırması açısından mevzuatta boşluklar bulunmakta, dolayısıyla söz konusu ürünlerin eczaneler dışında halka sunulması olgusu varlığını sürdürmektedir. Söz konusu ürünler yürürlükte bulunan gıda mevzuatına aykırı bir biçimde, sağlık literatüründe “hastalık” olarak kabul edilen, hekim kontrolünde etkinliği ve güvenirliği kanıtlanmış ilaçlarla tedavi edilmesi gereken rahatsızlıkları önlediği, tedavi ettiği veya tedaviye yardımcı olduğu şeklindeki halkı yanlış yönlendirecek iddialarla ve ilaç olarak algılanabilecek biçimde ambalajlanarak piyasaya sunulmaktadır. Sağlığa ilişkin tüm ürünlerde olduğu gibi bu ürünlerin kullanımı noktasında akıldan çıkarılmaması gereken husus; gereğinden fazla dozda kullanılması ya da hastalığın doğru belirlenememesi durumunda bitkisel ürünlerin yarardan çok zarar getireceğidir. Bitkisel ürünler özellikle çocuklarda, hamilelerde ve emziren kadınlarda, yaşlılarda, ergenlik çağındaki gençlerde, bağırsaktaki emilimi etkileyen patolojik durumlarda, cerrahi müdahaleden geçmiş hastalarda beklenenden çok daha farklı etki gösterebilmektedirler. Bitkisel ürünler ve gıda takviyeleri diğer ilaçlarla birlikte kullanılırken son derece dikkatli olunması gerekmektedir. Birey bu konuda en doğru bilgiye hekim ve eczacı vasıtasıyla ulaşabilir. Eczacı, temel uzmanlık alanı ilaç olan, bu bağlamda sağlık alanındaki görev ve yetkileri devredilemeyecek ve vazgeçilemeyecek bir sağlık elemanıdır. Diğer yandan bitkisel ilaçların bir sağlık profesyoneli olan eczacının danışmanlığı olmaması sebebiyle yanlış kullanımının artması sonucu halk sağlığında yaşanan olumsuzluklar sağlık ekonomisini de etkilemektedir. Halk sağlığı açısından yarın daha büyük sorunlarla karşılaşılmak istenilmiyorsa gıda takviyesi adı altında sağlık beyanları kullanılarak piyasaya sürülen, yazılı ve görsel medyada tanıtımı ve pazarlaması yapılan ürünlerin satışı acilen durdurulmalıdır” diyerek tüm meslektaşlarının gününü kutladı.

aydinpost-facebook.20120414234532.jpg

aydinpost-twitter.jpg