Serseri bir yanı olduğunu belirten oyuncu "Parasız kalsam da dert değil. Beni nereye koysanız yaşarım" dedi
Sezon finalini yapan 'Bir Bulut Olsam' dizisinde idealist doktor Serdar'ı canlandıran Engin Altan Düzyatan, Türk Sineması'nın yeni jönlerinden biri olmaya aday. Henüz lisedeyken oyunculuğa gönül veren Düzyatan, bu mesleği kaidesine uygun yapmaya kararlı. Ne istediğini iyi bilen ve koyduğu hedefe sağlam adımlarla ilerleyen oyuncu ALL dergisine konuştu.

Nasıl gidiyor hayatınız?
Hayatımda çok büyük bir değişim veya size verebileceğim heyecanlı bir haberim yok! Çekimler için Mardin'deydim. Özel hayat diye bir şey yok tabii ki. Çekimler bitti İstanbul'a geldim.

Mardin'de günleriniz nasıl geçti?
Zorlu ama güzel... Zor; çünkü doğa koşulları alışkın olduğumuz türden değildi. Kış soğuk geçti, yaz inanılmaz sıcak.

MARDİN BAŞKA BİR YÜZYIL
İstanbul'dan uzak kalmak, gözünüzü hiç korkutmadı mı?
Korkuttu tabii ki, sonuçta kendi hayatınızdan uzaklaşıyorsunuz. Ama bir yandan da İstanbul'dan uzaklaşmak istiyordum. O yüzden çok da olumsuz değildi.

Neden İstanbul'dan uzaklaşmak istiyordunuz?
Burada çok kaptırıyoruz kendimizi hayata. İnsan kendisiyle ilgilenmeyi unutuyor... Hep yapmak istediğim şeyleri yapabiliyordum Mardin'de...

Neler yapıyordunuz sıkılınca?
Gezdim, okudum, film seyrettim. Yazmak istediğim hikayelerim vardı kafamda, onları düzenledim. Fotoğraf çekmeye başladım.

Mardin'deki hayatı yadırgadınız mı hiç peki?
Çok alıştığımızın dışında bir sistem yürüyor orada. Karakterimin de bir lafı vardı dizide; 'Burası başka bir yüzyıl' diye... Gerçekten de öyle. Kıyafetlerim, elektronik eşyalarım, telefonum olmasa 16-17. yüzyılda yaşadığıma inanabilirdim.

ONURUM HAYATIMDIR
Dünyadaki olup biteni internetten takip ettiniz herhalde...
Evet tabii. O da zor oldu başta. Biz geldiğimizde otelin interneti daha yeni bağlanmıştı. Geceleri 'çok yakmasın diye' fişten çekiyorlarmış. Düzelttirdik sonra.

Bu zamana kadar en severek oynadığınız karakter hangisi?
'Cennet' adlı sinema filminde zeka özürlü bir çocuğu oynadım. Mütevazı olamayacağım, iyi bir iş çıkardım o rolle. Senaryo bana ilk geldiğinde gerçekten çok tedirgindim ama sonra çok olumlu eleştiriler aldım.

Karnınızda 'Est sularus oth mithas / Onurum hayatımdır' yazan bir dövme var.
Paladin şövalyelerine ait bir söz.

Sizin için anlamı nedir? Neden bu dövmeyi yaptırdınız?
Paladin şövalyeleri, fikirlerini kendime yakın bulduğum, mitolojik kahramanlar... Sevgi olmadan dünyanın anlamsız bir yer olacağını savunuyorlar ve sadece onurları için yaşıyorlar. Ben de bu önemli kuralları unutmamak için böyle bir yöntem seçtim.

Hayattaki asıl çabanız nedir?
Kendimi bulmak.

Bir erkek olarak nasıl tanımlıyorsunuz kendinizi? Maço musunuz?
Daha Avrupalı büyüdüm ben. 17 yaşındayken kız arkadaşım Hollandalı'ydı. Dört yıl onunla beraberdim, o zamandan beri her yaz yurtdışına çıkıyorum. Genelde rahatımdır ama rahatlıkla maçoluk arasında ince bir çizgim var. "Neredesin, ne yaptın?" diye sorarım kız arkadaşıma, kimlerle görüştüğü önemlidir mesela.

Nasıl yani?
"Arkadaşlarını ben seçerim" gibi saçma bir şey söylemiyorum. Şöyle açıklayayım; benim çevremde kız arkadaşıma, benimle beraber olduğunu bile bile ve beni tanıdığı halde kur yapacak birçok insan tanıyorum. Kadınlar daha iyimser olduklarından "Ama çok tatlı biri" diye savunurlar böyle tipleri. Cevabım "O tatlı biri değil, bir daha görüşme lütfen" oluyor.

ALICE HARİKALAR DİYARINDA
Oyuncu Özge Özpirinççi ile berabersiniz; nasıl gidiyor ilişkiniz, aradaki mesafe sorun olmadı mı hiç?
Gayet iyi gidiyor. Oldu biraz ama duygusal anlamda değil tabii. Zorlanıyor insan. Ama sallanmadı ilişkimiz. Bu yaz ben tatile çıktım o çalışıyor. Denk gelmeyecek yine ama ne yapalım.

Son günlerde sizi çok heyecanlandıran bir gelişme var mı hayatınızda?
Çocukluk hayalimi gerçekleştiriyorum. Hep bir 68 Mustang'im olsun istemiştim. Geçen yıl eski bir araba aldım, tüm parçaları yenilendi. 15 gün sonra bitecek. Çok heyecanlıyım. Alice olacak ismi; harikalar diyarındaki Alice...