Bakan Bozdağ, TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'nin kendisi hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmamasına ilişkin görüşmeler sırasında söz aldı.Gensoru önergesine ilişkin konuşmalarda bir algı oluşturmak yerine, Türkiye'de hukuk devletinin, adaletin ve yargının enine boyuna tartışılmış olmasını dilediğini ifade eden Bozdağ, ancak böyle bir fırsatın oluşturulamadığını belirtti.Gensoru önergesinin pek çok yanlışları bulunduğunu anlatan Bozdağ, hakimlerin ve yargının bağımsızlığı ile diğer hususların birbirine karıştırılmaması gerektiğini vurguladı.

"YARGI BAĞIMSIZLIĞI MÜDAHALE TAM DA BUDUR"

Bozdağ, "Daha hakim olmamış kişileri, hakim, savcı adaylık sınavına giren kişileri hakim olarak nitelemek ondan sonra bunların bağımsızlığını tartışmaya açmak büyük bir haksızlıktır, yanlıştır." diye konuştu.Anayasanın 138. maddesinin mahkemelerin bağımsızlığını düzenlediğine işaret eden Bozdağ, hakimlerin görevlerinde bağımsız olduğunu, anayasaya, kanuna ve hukuka uygun vicdanı kanaatlerine göre hüküm verdiklerini belirtti.Bozdağ, anayasanın hiçbir organ, makam, merci ya da kişinin yargı yetkisini kullanmada hakimlere, mahkemelere emir ve talimat veremeyeceğini de açıkça ortaya koyduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Görülmekte olan bir dava hakkında, yasama meclisinde yasama yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunamaz. Bu da Meclis'i bağlayan bir başka konu. Ama maalesef TBMM'de, görülen pek çok davayla ilgili hakimleri, savcıları haksız yere suçlayan, onlara hakaret eden pek çok konuşmalara hem bu kürsüden hem grupta hem de başka platformlarda şahit oluyoruz. Esas yargı bağımsızlığına yapılan müdahale tam da budur. Bunu en çok yapanları herkes biliyor. Kendi istediği gibi karar veren hakimleri dürüst hakim, namuslu hakim, bağımsız hakim, arzu etmediği şekilde karar verenleri kötü hakim, namuslarıyla iffetleriyle alay edecek ve onlara iftira edecek derecede suç işleyecek biçimde suçlanan bir hakim yapıyoruz. Ondan sonra da kalkıp konuşuyoruz. Ben diyorum ki önce hepimiz hakimlere, savcılara, yargı görevini yapanlara saygı duymamız lazım."

"YALAN SÖYLÜYORSUNUZ, İFTİRA ATIYORSUNUZ"

"900 hakim aldı, 800'ü AK Parti'li çıktı" şeklinde bir iddianın konu edildiğini ifade eden Bozdağ, bu iddianın sahiplerinin 800 hakimin kim olduğunu açıklaması gerektiğini bildirdi. Bozdağ, şunları söyledi:

"800 AK Parti'li hakim varsa namuslu ve dürüst olan biri, bunları dağıtır, millete gösterir. 800 hakim, savcı adayının adını istiyorum. Parlamentoda söylüyorum, siz bu isimleri verin, ben bu saatten itibaren milletvekilliğinden istifa ediyorum. Namuslu, dürüst bir insansanız siz istifa ediyor musunuz? 800'ü AK Parti'lidir diye algı operasyonu yapmak dürüst bir siyasetçiye yakışmaz. Dürüstseniz getireceksiniz. Burada iki, üç isim vermek değil, 800 ismi buraya koyacaksınız. Yalan söylüyorsunuz, iftira atıyorsunuz."

İddialara konu edilen kişilerin hakim veya savcı değil, hakim ve savcı adayı olduklarını ifade eden Bozdağ, hakim ve savcı adayı olmak için kuralların anayasa ve yasalarla belirlendiğini kaydetti.

"LİYAKATA BAKTIK"

Bakan Bozdağ, hakim ve savcı olmak için mesleki yeterlilik dışında hiçbir şart aranmadığını bildirerek, eşitlik ilkesine uyulacağı, kişilerin siyasi görüşü, inancı ya da cinsiyetine bakılamayacağının yasa ile hüküm altına alındığını anımsattı.AK Parti iktidarı olarak bunu yaptıklarını kişilerin siyasi görüşüne asla bakmadıklarını sadece mesleki yeterlilikleri, liyakatı ile ilgilendiklerini aktaran Bozdağ, bu kuruldan asla ayrılmadıklarını vurguladı.Bozdağ, ayrıca 18 yaşını dolduran herkesin bir siyasi partiye üye olabileceğini hatırlattı. Hakim ve savcı adaylarının, çeşitli kademelerden geçtikten sonra sonra hakim ve savcı olabildiğine dikkati çeken Bozdağ, kanunun bu şekilde olduğunu, kendilerinin de kanunu uyguladıklarını belirtti. Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:

"Son sınavda kazananların içerisinde her partide geçmişte siyaset yapmış insanlar var. Onları niye açıklamadınız. Parti üyelikleri var. Şu anda üye değil ama geçmişte olmuş. Ben açıklamam, çünkü insanların siyasal görüşüne bakmadık, liyakate baktık. Siyaseten kormayın bu kadar. Yargının siyasallaşmasında en çok zarar gören parti biziz. Bizim partimize siyasallaşmış yargı kapatma davası açtı. Bizim bakanlarımıza, hükümetimize siyasallaşmış yargı kumpas kurdu. En büyük bedeli biz ödedik. Onun için 'yargıya siyaset bulaşmasın' diye biz uğraşıyoruz. Yasayı değiştirdik. Siyasete giren hakim ve savcıların mesleğe dönüşünü biz kapattık. Siyasete bulaşan buraya gelmesin diye."