Aydın Sivil Toplum Örgütleri Platformu (ASTO) Başkanı Veli Tiryaki “5 Haziran Dünya Çevre Günü” dolayısıyla yaptığı açıklamasında Kyoto Protokolü'nün önemine değindi. Bu sözleşmenin küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mücadeleyi sağlamaya yönelik uluslararası tek çerçeve olduğunu hatırlatan Tiryaki, protokolü imzalayan ülkelerin karbondioksit ve sera etkisine neden olan gazların salınımını azaltmaya söz verdiklerini belirtti.
Küresel ısınmanın temel nedeni olarak başta karbondioksit olmak üzere sera etkisi oluşturan gazların atmosfere karışmasının gösterilmekte olduğuna işaret eden ASTO Başkanı Veli Tiryaki, 1997 yılında kabul edilen Kyoto Protokolü ise sera etkisi yaratan gazların salımının azaltılmasının hedeflendiğini söyledi. Protokolde yer alan gelişmiş ülkelerin sera gazı salınımlarını 2012'ye kadar baz yılı olarak kabul edilen 1990 yılı seviyesinin yüzde 5 altına düşürmesi gerektiğini belirten Tiryaki, “ABD, ülkesinde sera etkisi yaratan endüstrilerden vazgeçilmesi veya modernizasyon sonucu işsizliğin artacağını gerekçe göstererek bu sözleşmeyi imzalamıyor. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) 2007 yılında Türkiye'nin Kyoto Protokolü'nün müzakere edilmeden imzalaması halinde Türkiye'nin milli gelirinde yüzde 10 ile yüzde 37 arasında azalma olacağını açıklamıştı. DPT hazırladığı raporla küresel ısınmayı kontrol altına almayı hedefleyen Kyoto Protokolü'nün mevcut haliyle imzalanması durumunda gayri safi yurtiçi hasılada en fazla yüzde 37'lik azalma olabileceği uyarısında bulundu. Kyoto Protokolü'nde Türkiye'nin yükümlülük almaması için bunu müzakere etmesi gerekiyor. Müzakere edilmeden imza atılması durumunda ise oluşacak maliyet gayri safi yurt içi hasılanın en az yüzde 10'uyla en fazla 37'si arasında değişecek” dedi.
Türkiye"nin geleceğini için yenilebilir çevreci enerji kaynakları konusundaki çalışmalarını hızlandırması gerektiğinin altını çizen Tiryaki, “KYOTO sözleşmesini mutlaka imzalamalıdır. Tabi ki çekincelerini de ortaya koymalıdır. Çevreye doğaya karşı duyarlılığın ve bilincin artırılması için sunulan fırsatları değerlendirmeliyiz. Doğanın ve kaynakların korunması için her türlü tedbiri almalıyız. Unutmayalım ki başka bir yaşayacağımız dünyamız yok” diye konuştu