Kreuzberg'de seçim turu yapan Claudia Roth, yöneltilen soruları yanıtladı. Claudia Roth, bu cezanın politik yönünün ağır bastığına inandığını belirtirken, “Bu doğrudan basın ve düşünce özgürlüğünün ihlalidir. Tabii ki bir suç varsa ceza verilebilir. Ama bunun demokratik çerçeveler içerisinde olması gerekiyor. Bu miktarda bir ceza ancak şirketi yok etmek için verilir. Ben ne hukukçuyum, ne de hakimim, ne de davalı. Ama bu karar basında çeşitliliğin yok edilmesi açısından çok tehlikeli gelişmedir” dedi.

Claudia Roth, basın özgürlüğünün sadece sansürle değil, medya kurumun ortadan kaldıracak mali baskılarla da kısıtlanabileceğini anlatırken şunları söyledi:

“Finansal yaptırımlarla bir şirketin varlığını ortadan kaldırmaya çalışmak da basın özgürlüğünü kısıtlanmanın başka bir yöntemidir. Siyasi rakiplerini mali baskılarla ortadan kaldırmaya çalışırsan, bunun AB raporunda da yansıyacağına inanıyorum. Bir kuruma vergi cezaları verilebilir. Ama bu milyarlık rakamlar fantezi rakamlardır, bunlar gerçekçi değildir. Türkiye'de AB çerçevesi sürecinde demokratik açılımlar oldu. Ama politik karşıtlar böyle cezalarla yola getirilmeye çalışılırsa bu illa ki demokratik sürecin geriye gidiş olacaktır.”

“ORADA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ TEHLİKEYE GİRMİŞ”

Yeşiller Partisi'nin Kreuzebrg'den direkt adayı olan Christian Ströbele ise Yeşiller Partisi olarak temelde Türkiye'nin AB üyeliğinden yana olduklarını anlatırken basın özgürlüğünün AB"nin temel prensiplerinden biri olduğunu hatırlattı. Ströbele, şunları söyledi:

“Görüldüğü gibi basın özgürlüğü orada tehlikeye girmiş durumda. Bu şekilde milyarlık cezalarla bir şirket yok edilmeye çalışılıyor. Eğer gerekirse yasalar düzeltilmeli. Ben Türkiye"deki yasaları bilmiyorum. Yürütülen soruşturmadan da haberim yok. Ancak görülüyor ki bu yöntemle basındaki çeşitlilik sona erdirilmek isteniyor.”

“KOPENHAG KRİTERLERİNE AYKIRI”

Yeşiller Berlin Eyalet Parlamentosu milletvekili ve Federal Meclis adayı Özcan Mutlu da cezanın basın özgürlüğünü kısıtlamak anlamın geldiği için Kopenhag kriterlerine aykırı olduğunu belirtti. Mutlu, şöyle konuştu:

“Ankara'daki hükümet ile Doğan Grubu arasındaki bu davayı analiz ederseniz, o zaman bunun politik bir ceza olduğu sonucuna varırsınız. Sabah ve atv'nin bir zamanlar başına gelenler şimdi Doğan Grubu'na uygulanmak isteniyor. Bu ceza, basın özgürlüğünü kısıtlamak anlamına gelir ve açık bir şekilde Kopenhag Kriterleri'ne aykırıdır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a artık bu konuda mantıklı davranmasını ve maliye müfettişlerine baskı yapmamasını ve basın özgürlüğünün devam etmesini sağlamasını tavsiye ediyoruz.”