Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti genel merkezinde "Yılın Sivil Toplum Farkındalık Ödülleri" törenine katıldı. 

İşte Yıldırım’ın burada yaptığı konuşmadan satır başları:

Gezi olaylarında ne oldu? Orada parktaki düzenlemede 8-10 ağacın yerinin değişmesi miydi mesele? Bağıranlar ne diye bağırdı? Dünyanın en büyük havalimanını, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yapmayın Osmangazi Köprüsü’nü yapmayın…

O günlerde Venezuela, Meksika ve Brezilya’da da benzer olaylar oluyordu. Orada da insanlar sokakta. Onlar da şöyle bağırıyordu: paraları çarçur etmeyin yol yapın, köprü yapın diye bağırıyorlardı. Hangisi doğru?

“SURİYELİLER İÇİN GEREKİRSE 25 MİLYAR DOLAR DAHA HARCARIZ”

Ülkesini terk etmek zorunda kalan her 5 Suriyeliden 3’ünü biz misafir ediyoruz.

Suriyeliler için 25 milyar dolar harcamışız… Gerekirse bir o kadar daha harcayacağız. Ama istiyoruz ki dünyanın diğer ülkeleri de buna yardım etsin.

“200 BİN SURİYELİ DOĞDU… BU TOPRAKLARIN ÇOCUĞU OLARAK YAŞAYACAKLAR”

5 yılda bu topraklar doğan 200 bin Suriyeli çocuk var. Onlar bu toprakların çocuğu olarak yaşayacak. Suriye’den buraya gelen herkese sağlık hizmeti veriyoruz. Hayata tutunmaları için ne gerekiyorsa yapıyoruz.

“SOSYAL DEMOKRATLAR BOL BOL KONUŞUYOR” 

2002’de sosyal yardımlar 3 milyar liraydı. Şu anda 45 milyar lira… Sosyal devlet solcu olunmakla olmuyor. Sosyal devlet sosyal ihtiyaçları görmekle oluyor. Sosyal demokratlar bol bol konuşuyor. Sadece konuşurlar. Ama konuşmadan yapanlar bu ülkenin ihtiyacı var. AK Parti az konuşan çok çalışan partinin adıdır.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

Çok kafa karıştırıcı şeyler söyleniyor. Biz daha topa girmedik. Herkes eteğindeki taşı döksün. Biz de çıkıp hangisinin doğru hangisi değil açıklayacağız.

Ana muhalefet partisi genel başkanı dayatmayla anayasa olmaz diyor. Bu, meclisi yok saymaktır. Bu anayasa mecliste görüşüldü.
Millet iradesinin temsili neresidir? Meclistir. Bu anayasa değişikliği dayatmadır demek siyaseti milli iradeyi inkar etmek demektir. Talihsiz bir beyanattır. Biz mecliste anayasa yapmadık. Biz yapılacak anayasa değişikliğini millete götürecek alt yapıyı hazırladık.

Sayın Kılıçdaroğlu’na şunu söyledim: Siz teklifinizi getirin. Biz de teklifimizi getirelim. Birlikte oylayalım. Millete götürelim. Millet hangisi diyorsa o olsun.

Bu değişikliğin ne olduğunu anlamak için 2007 yılına gidelim. 2007’de bir elektronik muhtıra oldu. 28 Şubat benzeri bir ayar verme girişimi oldu. Biz de çıktık dedik ki bu iadeli taahhütlü bir mektuptur geri gönderdik.

İşler düzeldi. Ama zamanlaması önemliydi. Tam cumhurbaşkanı seçilecek bunun öncesine böyle bir girişim.

“CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ HEP SORUNLU OLMUŞTUR”

Ama buna şaşmamak lazım. 1950’den itibaren tek parti dönemi siyasetçileri bu değişimi bir türlü kabul etmedi. 10 yıl sonra da demokrat partiyi indirdiler. O günden bugüne de cumhurbaşkanlığı seçimleri hep sorunlu olmuştur.

367 garabetini icat ettiler. Bu hukuk garabetini önümüze koydular. Biz de kavga edecek halimiz yok emaneti millete götürelim dedik. Referandum yaptık. O tarihten itibaren alınan anayasa değişikliği kararı referandumda kabul gördü.

“EKSİK KISMI TAMAMLIYORUZ”

Bu değişiklik de o gün yapılan işin eksik kalan kısmıdır. O günkü şartlar o kadarına imkan veriyordu. Bugün eksik kalan kısmı tamamlıyoruz.
Seçim olacak iki tane zarf. Birinde cumhurbaşkanı diğerinde milletvekilleri. Aynı anda atıyorsunuz. Birinde ülkeyi yönetecek cumhurbaşkanını diğerinde de yasaları yapacak meclisi seçiyorsunuz.

Hükümete doğrudan güvenoyu veriyorsunuz. İşi vekillere bırakmadan kendiniz hallediyorsunuz. Bunun neresi yanlış. Asil varken vekilin hükmü olur mu?

Sistemi vatandaş inşa ediyor emanet ediyor. Ne kadar 5 yıl… Efendim “diktatörlük geliyor saltanata devri geliyor.” Neler neler kıyamet kopuyor. Üçüncü dönem yok. Ne kadar iyi yaparsan yap yok. Yeni isimler gelsin…

“Cumhurbaşkanına hiç kimse bir şey diyemeyecek” diyorlar. “Ali kıran baş yaran” vatandaş tabiriyle. Öyle mi bir bakalım.
Mevcut sistemde Cumhurbaşkanını halk seçiyor. Sorumsuz. İstediğini yapar ama hiçbir sorumluluğu yok. Tek istisna vatana ihanet. Vatanda ihanet diye de bir suç yok. Diyelim ki bir suç uydurdular. O suçtan yargılanmasının yolu da Meclis’in yüzde 75’i evet diyecek.
Peki biz ne getiriyoruz? Bizim getirdiğimiz değişlikte cumhurbaşkanının sorumsuzluğu kalkıyor. Herhangi bir suçla suçlanabiliyor. Yargılanmasının yolu açılıyor. Sadece cumhurbaşkanı değil. Yardımcısı hepsi… Yeni değişiklikte daha az milletvekilinin oyu ile mümkün kılınıyor.