Ekrandaki habercilik iyice zorlaştı. Bunun en büyük nedenlerinden biri, Başbakan'ın iyi bir televizyon izleyicisi olması.

BBD’de yeni yayımlanmaya başlayan bir dizi üzerine konuşmalıyız. Gerçi olaylar Amerika’da geçiyor ancak meseleler bizim gündemimizle çok yakından ilgili. Newsroom yani haber merkezi adındaki bu dizi bir üniversitede yapılan açıkoturumdan sahnelerle başlıyor. Sahnede 3 kişi var.

Cumhuriyetçileri ve Demokratları savunan iki kişi hararetli bir tartışmaya tutuşurken ortadaki susuyor. Tıpkı bizim televizyonlarımızda sayıları azalıp tek tük kalsa da aynı fikri savunan köşeyazarlarının hararetli tartışmalarına benzeyen bir sahneden bahsediyorum.

Derken soru-cevap sırasında salonu dolduran öğrencilerden biri üniversite öğrencilerine has bir bilmişlikle konuşmacılardan ‘ABD’yi dünyanın en iyi ülkesi yapan özellikleri’ saymalarını istiyor.

Tartışan iki kişi, özgürlükler ve bireysel haklar üzerinden dem vururken sıra bütün soruları geçiştiren adamımıza geliyor. Önce lafı taca atıyor ancak sunucunun ısrarı karşısında ABD’nin dünyanın en iyi ülkesi olmadığına dair istatistikleri sıralıyor. Hem de ne sıralama... Salon sessizlikle dinlerken “Belki bir zamanlar en iyi ülkesiydik ama artık en iyi ülkesi değiliz” sözleriyle tiradını bitiriyor.

Salonda bir sessizlik ve soğuk duş etkisi...

Ardından bir haber merkezinde yaşananları izlemeye başlıyoruz. Bu tür filmleri izlerken insan kendi hayatından da pek çok kesiti buluyor. Birkaç gün önce CNN Türk’teki 13. yılımızı doldurup 5n1k programına yaz arası verdik.

Haber merkezleri insan öğüten değirmenlere benzer. Onca hırslı ve zeki insanın ayakoyunları arasında ayakta kalmak, mesleğinize tutunmak hiç kolay değildir. Türkiye’de 90’larda başlayan özel televizyoncular kuşağının öncüleri arasında yer almak, bu insan değirmeninde olsak da bana eşsiz deneyimler kattı. Savaşlar, olimpiyatlar, dünya kupaları, Nobel törenleri ve hayatın sıkıcı gerçekleri ile dolu günler, aylar, yıllar...

Türkiye bir İsviçre olmadığı için haber sıkıntısı çektiğimiz tek bir gün bile olmadı. Ancak kabul edelim ki ekrandaki habercilik son yıllarda olduğu kadar televizyon gazetecileri için zor olmamıştı. Bunun en büyük nedenlerinden biri, sanırım Başbakan Erdoğan’ın iyi bir televizyon izleyicisi olması.

Geçen gün sevdiği bir televizyon programı sunucusunu reklam arasında arayıp programı uzatmasını isteyecek kadar iyi bir televizyon izleyicisi. Gelin görün ki haber programlarında işler pek böyle gelişmiyor. Gerçeklerin sesi her zaman klarnetten çıkan nağmeler gibi keyifli gelmeyebiliyor.

İşte bu iyi televizyon izleyicisi Başbakan sayesinde bizim yaptığımız hemen her yayın daha bir göz önünde. Bir bakmışsınız, çıkardığınız bir konuk yüzünden ertesi gün Meclis kürsüsünde Başbakan Erdoğan’dan azar işitiyorsunuz; bir bakmışsınız, yaptığınız bir haber yüzünden bir açılış konuşmasında ayar yiyorsunuz. Sadece siz olsanız iyi... Başbakan Erdoğan’ın bu iyi televizyon izleyiciliğinden konuklar da payına düşeni alıyor. Kimi zaman onlara da tıpkı köşeyazarlarına olduğu gibi ağır sözler sarf edilebiliyor.

Elbette hal böyle olunca televizyonların gidişatı da değişiyor. Pek çok patron, televizyonların içini daha ‘hafif’ konularla doldurmayı tercih etti. CNN Türk her şeye ragmen hâlâ içerik olarak en iddialı kanallardan biri ve anaakım medyada habercilik yapmakta direniyor.

Bizde böyle de dünyada durum farksız mı? Şu günlerde ABD’deki haber kanallarının en önemli gündeminin CNN’in ünlü sunucusu Anderson Copper’ın eşcinselliğini açıklaması olduğunu söylesem bilmem durumun vahametinin farkına varır mısınız? İşin ilginç yanı, ABD’nin iki önemli dev habercilik markası CNN ve Fox’un gerçek hayattaki reytinglerinde de tarihi düşüşler yaşanıyor olması. HBO’da yayımlanan Newsroom dizisi ise neredeyse birkaç haber kanalının reytinginden daha fazlasını şimdiden yakalamış durumda. Öyle ki HBO iki sezon daha diziyi çekeceğini açıkladı.

Gel de çık şimdi bu dilemmanın içinden, çıkabilirsen!

Gazetecilerin yerini artistlerin, haberciliğin yerini dizilerin aldığı bir tuhaf zaman aralığından geçiyoruz. Haber izlenmiyor ama dizisi izleniyor. Gerçekler merak uyandırmasa da gerçeğimsiler ilgi uyandırıyor.

Yine de bütün bu gelişmeler benim gibi televizyon gazeteciliğine ömrünü vermiş birisi için züğürt tesellisi olabilir. Habercilik mesleğinin can çekiştiği bir anda dizi sektörüne haberci bir jön olarak giriş yapabilirim.

Neden olmasın!

Başbakan fırçası yok, otosansür yok, risk yok, üstüne bir de reyting aldın mı yeme de yanında yat!