Aslında bu haftaki yazımda seçimlerle ilgili yapmış olduğumuz ‘’pazar görüşmeleri’’ konusu vardı. Milletin derdinin seçim değil geçim olduğunu yazmıştım. Ama Ankara’nın göbeğinde değil, milletin yüreğinde bombalar patlatıldı, gündem bir anda teröre odaklandı. Milletin derdi seçim değil terör oldu.

Ankara’da barış için toplanan ve barış için yürüyecek olanlar, toplanma yerinde halaylar çekerken katliam emri verenlerin sesi arka arkaya duyuldu. Sonuç, kan ve gözyaşı. Cumhuriyet tarihimizin en büyük terör saldırısında iki canlı bomba kendilerini barış isteyen kalabalığın ortasında acımasızca patlatıyor. Şu ana kadar 95 ölü ve yüzlerce yaralı. Çeşitli partiler, demokratik kitle örgütleri ve halk son günlerde artan terör olayları, öldürülen asker, polis ve masum insanlar için barış gösterileri yapıyor, seslerini duyurmak istiyorlardı. Son zamanlarda gün geçmiyordu ki güzel ülkemizin bir yerlerinde meydana gelen olaylar nedeniyle evlere ateşler düşmesin. İşte bu ateşler bitsin diyen halkın içine daha büyük bir terör ateşi düştü. Sanki Irak, Suriye, Mısır, Afganistan gibi olduk.

Bu kadar hunharca bir eylemi kim yapabilir? Kim bu kadar vahşi ve acımasız olabilir? Ülkemizde konuşlanmış olan terör grupları bu kadar organize bir caniliği gerçekleştirebilir? Bu hunharca davranışın ardında uluslar arası bağlantısı olan terör grupları mı vardır? Yoksa global aktörler farklı görüşlere sahip olsalar dahi, birden fazla terör grubuna mı bu eylemi yaptırdılar? Yoksa bu örgütlerin canlı bombalarını taşeron olarak kullanıp ülkeyi kaosa sürüklemek mi istiyorlar? Birkaç gün içinde eylemi yapanların kimliği belli olsa da gerçekten eylemi bunlar mı planladılar? Gerçek suçluyu anlayabilecek miyiz? Güvenlik önlemleri yetersiz miydi? Yakalanan başka canlı bombalar olduğu söyleniyor, acaba provokasyon devam mı edecek? Suruç saldırısı ile bir bağlantısı var mı?

Bu hain saldırıyı herkes gerçekleştirmiş olabilir. Terör örgütleri de, uluslar arası istihbarat örgütleri de, uluslar arası global aktörlerde. Soruların cevabı ne olursa olsun, barış için toplanan, yolda yürüyen, aracında giden masum halkı, halkın güvenliğini sağlamaya çalışan güvenlik güçlerini öldürmenin hiçbir mantığı olamaz. Bunların suçlusu ülkemizde çıkar peşinde koşan emperyalist güçlerdir. Maalesef ülkemizde bu emperyalist güçlerin kuklası olan terör grupları var. Terör her zaman döner dolaşır kendi insanımıza zarar verir. Her ne olursa olsun, masum insanları, görevini yapan insanları öldürerek ne elde edebiliriz ki? Yaşam hakkı insanımızın en büyük ve telafisi mümkün olmayan hakkıdır.

Ankara’daki barış mitingine Aydından da iki otobüs gitmişti. Bunlardan iki kişisi maalesef geri dönemedi. Birisi ise yaralı olarak tedavi görmekte. Diğer tüm ölenlerin olduğu gibi bu gençlerimizin de yuvalarına ateş düştü. Kendilerine Allahtan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum.

İçinde bulunduğumuz ortamda demokrasimize sahip çıkmalıyız. Bu tür olaylar bizi yıldırmamalı, ve birbirimize düşürmemelidir. Terör karşısında dik durup yaşadığımız topraklara sahip çıkmalıyız. Başka Türkiye yok. Barışın en büyük değer olduğunu da unutmamalıyız. Terörün olmadığı güzel günlere.