15-16 Temmuz tarihlerinde Türkiye’de bir darbe girişimi yaşandı. Demokrasi tarihimizde 27 Mayıs ve 12 Eylül süreçlerinden sonra, ülkemizde Türk Silahlı Kuvvetlerinden bir grup tarafından yönetime el koyulmaya çalışıldı. Gerçekleştirilen eylemler sırasında tam 161 kişi hayatını kaybetti, 1500’den fazla vatandaşımız yaralandı.

15-16 Temmuz tarihlerinde Türkiye’de yaşanan darbe girişimi sonucunda şüpheliler hakkında hazırlık soruşturmaları bitirilerek ve yargılama sürecine geçilmeye başlandı.

Demokratik, hukuk devletine yapılacak her türlü silahlı girişim ve saldırı yanlıştır. Asıl olan suçluların (şüphelilerin), Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uyarınca adil bir yargılama ile savunma hakkı kullandırılarak bağımsız mahkemeler tarafından yargılanmalarıdır. Suçu, Ceza Muhakemesi Kanununda belirlenen ispat hukuku içerisinde sabit görülenler cezalandırılmalıdır. Ama suçsuz, isnad edilen eylemleri gerçekleştirmediği ortaya çıkan şüpheliler hakkında da beraat kararı verilmelidir.

Gelinen süreçte, sağlıklı bir hazırlık soruşturma süreci yaşandığını söylemek olanaklı değildir. Yargılama sürecinin başladığı bu dönemde hak ihlallerine neden olmadan, savunma hakkı verilerek, adil bir yargılanma sağlanması son derece önemlidir.

İddianamelerin kabul edilmesi ve dosyalardaki gizlilik kararının kaldırılması ile Bank Asya’da hesap açan ve Aktif Eğitim-Sen Sendikasına üye olan binlerce kişi hakkında TCK 314/2 maddesi uyarınca terör örgütüne üye olma suçu nedeniyle dava açılmıştır.

Peki, sadece Bank Asya’da hesap açılması veya Aktif Eğitim-Sen Sendikasına üye olunması cezalandırılmak için yeterli midir?

Bank Asya, 17-25 Aralık 2013 tarihinden iktidar partisi tarafından FETÖ/PDY finans ayağı olarak belirlenmiş, 30 Ekim 2014 de yapılan MGK da legal görünümlü illegal yapılanma olarak tanımlanmış, 04 Şubat 2015 de TMSF %60 hissesine, 30 Mayıs 2015 de ise tamamına el koymuştur. FETÖ/PDY yapılanmasının finansman ayağı olarak görülen Bank Asya’nın 15.07.2016 tarihindeki kalkışma sonrası Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun 22.07.2016 tarihli Kararı gereğince faaliyet izni tamamen kaldırılmıştır.

Aktif Eğitim-Sen Sendikası ise diğer memur sendikaları gibi yasal izinlerini alarak kurulmuş, devletin denetiminde olan bir sendikadır. Vatandaşların, Aktif Eğitim-Sen Sendikasına üye olduğu süreçte okul müdürlükleri ilgilinin maaşından kesinti yaparak, sendikaya göndermiştir. Yani devletin birimleri, Aktif Eğitim-Sen Sendikasına ait ödentileri üyenin maaşından keserek kendi eliyle sendikaya ulaştırmışlardır.

Sadece şekli anlamda bir kişinin Bank Asya’da hesabının olması veya Aktif Eğitim-Sen Sendikası’na üye olması suç isnadı için yeterli değildir.         Bu süreci değerlendirirken kişilerin mali durumlarını, statülerini, yatırım zamanı ve niteliğini iyi tespit edip yine dosyada bulunan diğer mevcut deliller ile birlikte irdelemek gerekmektedir.

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 28.02.2017 tarihli Kovuşturma Yer Olmadığına İlişkin kararı ile Aktif Eğitim-Sen üyeliğini, Bank Asya hesabını tek tek ya da ikisi bir arada değerlendirdiğinde FETÖ üyeliği olarak görmemiştir.  Karar ile “… şüphelinin terör örgütüne üyelik için süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik faaliyetine girdiğine dair delil teşkil etmeyeceği..” gerekçesi ile şüpheliler hakkında takipsizlik kararı vermiştir.

Bu nedenlerle;

a-Bank Asya, Asya Katılım Bankası Anonim Şirketi ve Aktif Eğitim-Sen Sendikası’nın faaliyette olduğu süre içinde, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu ve Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere devletin tüm denetim organları tarafından faaliyetleri incelenmiş ve aktif faaliyetine izin verilmiştir.

Devlet her türlü istihbarat, denetim ve inceleme yetkisine sahipken, Bank Asya, Asya Katılım Bankası Anonim Şirketi’nin ve Aktif Eğitim-Sen Sendikası’nın terör örgütü ile ilişkisini tespit ederek, kapatmadığı ve çalışmasına izin verdiği koşullarda, buraya sadece üye olan sıradan vatandaşı cezalandırması hukuki değildir. Başka bir anlatımla, devletin birimleri, elindeki tüm olanaklarla Bank Asya ve Aktif Eğitim-Sen Sendikası’nın terör örgütü ile ilgisini ispat edemediği bir ortamda, vatandaştan bunu tespit etmesini beklemek doğru değildir.

 

b-Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY soruşturma dosyası kapsamında verdiği Kovuşturmaya Yer Olmadığına ilişkin verdiği bir kararda da açıklandığı üzere, Bank Asya da hesabı bulunan veya sendikaya üye olan şüphelinin durumunun her yönüyle incelenmesi, terör örgütüne üyelik için süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik faaliyetine girip girmediğinin incelenmesi gerekir. Bunun anlamı, şüphelinin eylemi herhangi bir bankaya tasarruflarını yatıran sıradan bir müşteri veya sendikaya üye olan herhangi bir üyenin faaliyetleri ile sınırlıysa, terör örgütüne veya suç sayılacak bir yapılanmaya para transferi gerçekleşmemişse, sadece Bank Asya’da hesabı olması veya sendikaya üye olması nedeniyle ceza verilemeyecektir.

 

c-Yargılama aşamasında, bu suçlamalar incelenirken, aşağıda ayrıntıları ile açıklanan hususların araştırılması gerekir;

    1-Bank Asya, Asya Katılım Bankası Anonim Şirketi ve Aktif Eğitim-Sen Sendikası’nın ne zaman kurulduğu, devlet tarafından hangi tarihe kadar aktif olarak çalışmasına izin verilmiştir?

   2)Bank Asya, Asya Katılım Bankası Anonim Şirketi ve Aktif Eğitim-Sen Sendikası’nın faaliyetleri hangi tarihlerde ve ne şekilde denetlenmiştir?

   3)Bank Asya, Asya Katılım Bankası Anonim Şirketi ve Aktif Eğitim-Sen Sendikası’nın denetimi sonucunda nasıl bir rapor hazırlanmıştır? Kuruluşundan itibaren, bu kuruluşların herhangi bir terör örgütü ile bağlantısı ve yasa dışı herhangi bir faaliyeti olduğu hukuken tespit edildi mi?

   4)Bank Asya, Asya Katılım Bankası Anonim Şirketi ve Aktif Eğitim-Sen Sendikası’nın herhangi bir yasadışı faaliyeti veya terör örgütleri ile bağlantısı halka bildirildi mi?

   5)Bank Asya, Asya Katılım Bankası Anonim Şirketi faaliyette bulunduğu süre içinde, hangi kamu kurum ve kuruluşları bu banka ile çalıştı? Hangi milletvekillerinin Bank Asya’da hesabı var?

 

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA