Sinop'a kurulması planlanan nükleer santral projesinde yeni bir eşik geçildi: Güney Kore'nin kamu enerji şirketi KEPCO, iki kalın cilde sığabilen raporunu, kısa bir süre önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na ulaştırdı.
Rapor, Bakan Taner Yıldız'ın masasında.

Bakan Yıldız, raporu değerlendirdiklerini ve kararlarını 15 Eylül'e kadar Güney Kore hükümetine bildireceklerini söyleyerek net bir tarih veriyor.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, geçen haziranda 20 milyar dolarlık bu proje için Güney Kore'de bir mutabakat zaptı imzalamıştı.

Mutabakat zaptının, nihai anlaşmaya dönüşmesi, rapora verilecek yanıta bağlı.

'BEŞ MADDEDE ANLAŞAMAZSAK EVET GARANTİ DEĞİL'
Bakan Yıldız, başından bu yana beş temel konuda hassasiyetleri bulunduğunu, verilecek kararın da bu maddelerin tamamında uzlaşma sağlanmasına bağlı olduğunu vurguluyor.

'Bu uzlaşma sağlanamazsa evet garanti değil' diye de ekliyor.
Hükümetin kendisini 'konforlu' hissetmek istediği beş madde ise şunlar: finans, ortaklık yapısı, risk paylaşımı, atık yönetimi ve santralın tekrar sökümü.

5 bin 600 megavat kurulu güç ve 20 milyar dolarlık projeye Hazine garantisi sağlanmayacak Üretilen enerjini satılmaması durumunda riskin 'adil' biçimde paylaşılması gerekiyor. Radyoaktif atığın uzun dönemli depolanması için hükümetin ulusal bir politika geliştirmesi gerekiyor.
Karar olumlu çıkarsa, 11 Kasım'da Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da katılacağı Güney Kore'deki G-20 zirvesinde başbakanlar düzeyinde imzaların atılması planlanıyor.

Referandum bakanları yoruyor
Referandum tarihi yaklaştıkça, siyasetin tansiyonu yükseliyor. Tansiyon yükseldikçe gerilim artıyor. Hükümet üyelerinin doğal olarak daha yoğun yaşadığı bu stres, tahammül eşiği açısından bir teste dönüşmüş görünüyor.
Hoşgörüsü ve ılımlı kişiliğiyle tanıdığımız bazı isimlerin sergilediği tutumlar, üzerlerinde ağır bir psikolojik baskı hissettiklerini düşündürüyor.
12 yıl süren ASO Başkanlığı boyunca, vermek istediği en uç mesajları bile ayarı iyi tutturulmuş bir üslup üzerinden ve farklı çizgilerdeki siyasi muhatabına etkili biçimde ulaştırabilen, siyasi bir aktöre dönüşmesi sürecinde, bu hünerinin de payı olan Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, son günlerde -en hafif deyimle- şaşırtıyor.

Çağlayan Yenimahalle'de İVEDİK OSB Yönetim Kurulu toplantısında bazı basın kuruluşlarının, köşe yazarlarının 'Sayın bakan sanayi odasına fazla yükleniyorsunuz' eleştirisine atıfta bulunduktan sonra şöyle diyor:
'Gazeteci, senin ne aklın ne zekan yeter buna, bunu sen bilemezsin, ben tornacılıktan geldim, sen aramızdaki diyaloğu bilemezsin.'

İş dünyasına 'Sen YAŞ'a mı katıldın; oraya katılan Başbakan'ın, Genelkurmay Başkanı'nın, bakanların ifadeleri mi oldu mübarek TÜSİAD? Oraya davetli miydin; üye mi? Bu söylediğini gelip ispatlaman lazım' diye çıkışıyor.

Ve son olarak... Türkiye'nin gelir dağılımı en düşük iki ilinden biri olarak Ağrı ile yarıştığını bir zamanlar kendisinin açıkladığı memleketi Muş'ta, 'Bugüne kadar Muş için ne yaptınız' diyen hemşerisine 'Sen uzayda mı yaşıyorsun?' diye sıkı bir biçimde azarlayıp sonra parmak sallıyor.
Referandum temposu bakanları yoruyor. Bu kadar sinirle, vatandaştan 'evet' istemek de biraz ironik kaçıyor.

AKŞAM