Sinema-televizyon bölümünden mezun olduktan sonra davranış bilimleri master"ı yapan Hun, şu sıralar online danışmanlık şirketi kurma telaşında... Aynı zamanda bir film şirketinde reklam ve pazarlama direktörü olarak çalışan genç kız, projelerini ve hayallerini Quality dergisine anlattı.

Böyle başarılı ve medyatik bir babanın kızı olmak, çocukluğundan itibaren hayatında ne gibi farklılıklar yarattı?

- Bizim kendimize ait bir dünyamız var. Aile ilişkilerimiz çok kuvvetli ve birbirimize bağlıyız. Dolayısıyla çok büyük farklılıklar yaratmadı. Hayatım boyunca çevremden farklılık hissettirecek bir tepki ya da yorum almadım. Ancak şunu söyleyebilirim, filmlerde insanın babasını seyretmesi çok değişik bir duygu. Film mutsuz son ile bitiyorsa, kapatıp çıkmak en iyisi... Babamın bugüne kadar imza attığı her filmin, her aktivitenin arkasındayım. Çok özel bir insan ve onunla gurur duyuyorum.

Genç yaşına rağmen bir film yapım şirketinde üst düzey bir görevdesin. Peki gelecek için hedeflerin neler? Aynı kulvarda mı ilerleyeceksin?

- 1998 yılında üniversiteden mezun oldum, sonra özel bir bankada pazarlama yönetmeni olarak işe başladım. Kendi okuduğum branşta kariyer hedeflediğim için de beş yılın sonunda bankacılık günlerime son noktayı koydum. Daha sonra iki yıl produksiyon şirketinde, reklam filminin baştan sona tüm aşamalarında yer alarak iş hayatıma devam ettim. ıki buçuk senedir, bir film yapım şirketinde pazarlama ve reklam direktörlüğü yapıyorum. Ayrıca kendi online şirketimi kurma aşamasındayım.

Ne üzerine faaliyet gösterecek bu şirket?

- Danışmanlık hizmeti vereceğim. Bununla birlikte bazı TV projeleri de düşünüyorum.

HAYALİMDEKİ ERKEK GERÇEKTE VAR MI BİLMEM

Boş zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun?

- Benim için boş zaman demek, eğlendiğim şeyleri yapmak ya da ertelediklerimi tamamlamak demek... Sevdiklerimle beraber güzel, kaliteli, neşeli sohbetler paylaşmak, deniz kenarında yürümek, film seyretmek, yüksek sesle müzik dinlemek, bazen şarkıya eşlik etmek, seyahate çıkmak, yeni yerler keşfetmek, yeni heyecanlar yaşamak, yelkenliyle rüzgara karşı seyir etmek, yeni bir dil öğrenmek ya da en azından denemek, spora başlamak, sonra bırakmak, sonra tekrar başlamak, kedilerimle oynamak, ruhumu kitaplarla beslemek, meditasyon yapmak, dans etmek...

Senin için “mükemmel erkek” diye biri var mı? Ya da olması gerekeni bize tarif eder misin?

- Hayalimde var ama gerçekte var mı bilmiyorum. Bunun tarifini yapmak açıkçası biraz zor, duruma göre değişiyor. Kaldı ki bir insanı, bir kavramı kalıba sokmak bana yanlış geliyor. Sanırım herkesin herkese öncelikle saygı duyması gerek. Mükemmellik kavramı da herkese göre değişir.

Türkiye"deki kadınların konumu hakkında neler söylemek istersin?

- Son yıllarda ülkemizde son derece önemli gelişim ve değişimler yaşanıyor. Bunu gerek eğitim, gerekse iş ve özel hayatlarında açıkça görebiliyoruz. Kadınlar, geçmiş yıllara göre çok daha fazla ifade ve düşünce özgürlüğüne sahipler. Ekonomik anlamda kendilerini ispatladılar. Bir diğer gelişme ise kendi haklarını savunabilecek tüm güce ve donanıma sahip olduklarının farkına varmaları. Ataerkil yapı devam etmekle beraber, erkeklerin de geçmişe oranla çok daha yapıcı yaklaşımlar sergilediklerine şahit oluyorum. Sonuç olarak, tüm dünya değişiyor ve bu pek tabii ki Türkiye"de de kendini göstermeye başladı.

KADINA EN ÇOK GÜLERYÜZ YAKIŞIR

Moda senin için ne ifade ediyor?

- Modayı tabii ki takip ediyorum ama her moda olanı giymiyor, kullanmıyorum. Kendime yakışanı tercih ediyorum. Dekolte ve feminen tarzları, kadınları zarif gösteren renkleri ve stilleri seviyorum. Bu bazen jean altına giyilen şık bir ayakkabı olabilir, bazen de abiye bir kıyafetle kullanılan hoş bir aksesuvar...

Bir kadına sence en çok yakışan şey nedir?

- Samimi ve güleryüzlü olmak, hayata olumlu bakabilmek...

Kelebek