“Özlem Hanım A Takımını basına tanıttı” haberini okuyan bir dostum “siz bu güne kadar her hangi bir erk sahibinin danışmanları ile böyle kameralara karşı görüntü verdiğine hiç şahit oldunuz mu”,diyerek hayreti dile getirdi.

Benim asıl hayret ettiğim ise o görüntüden ziyade danışmanların böyle bir vitrinlemeye tepkilerinin ne olduğuna… Kimseden ses çıkmadığına göre algı oluşturmak, oluşturulan algıyı canlı tutmak adına Aydın kamuoyu bu tür manzaraları daha çok seyredecek, demektir.

Bu haberle danışman kadrosu söylenti olmaktan çıktı ve resmiyet kazandı. Efe diliyle söylersek Topuklu Efe kızanlarını cümle aleme açıkladı.

İsimleri yazıldı, çizildi ama konumuzla ilgisi bakımından ben bir kez daha tekrar edeyim:

Eski İzmir Milletvekili Kemal Anadol, yine Eski Milletvekili ve Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu, İzmir Jeotermal A.Ş Eski Genel Müdürü Ali İçhedef, Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı (Egev) ve İzmir Deniz Ticaret Odası Başkanı Geza Dologh ve yine Egev Yönetim Kurulu eski Başkanı Uğur Yüce.

Hepsinin cemaziyel evveline bakıldığında kendi alanlarında birer başarılı siyasetçi, iş adamı, yönetici ama Aydın’la bağlantıları ne, biz onu anlayamadık.

Öyle ya… Söz konusu Aydın’la ilgili danışmanlık ise danışılacak kişinin Söke Çavdar’ı, Karpuzlu Tekeleri, Nazilli Aşağı Yakacık’ı, Bozdoğan Körteke’yi, Karacasu Yaykın’ı bilmesi, insanlarını tanıması gerekmez mi?

Aksi takdirde bölge halkının sorunlarının temelindeki “kök nedenleri” bilmeden “hayalet nedenler” üzerinden üretilen projelerin Güzelyalı İskelesi Balık Lokantasında üretilenden ne farkı kalır ki?

Aydın doğdukları yer değil anladık ama doydukları yer de değil. Her birinin Aydın’la ilgilisi meçhul.

Öyle olunca, yüzlercesini hemşeriler arasında bulmak mümkün iken, bölgeyi tanımayanların danışman yapılmasını doğrusu merak ettik. Yoksa Özlem Hanım gelecek seçimlerde İzmir adayı mı, sorusu bile aklımıza gelmedi değil.

İçlerinden bazılarının Egev bağlantısından hareketle “acaba Egev’in yürüttüğü Aydın’la ilgili bizim bilmediğimiz bir projesi var da onu mu tamamlamak için seçildi, dedik.

Araştırdık, soruşturduk… “Sera Kümelenmesi” adı altında Aydın ile ilgili 2010 yılında bir çalışma başlatılmış ancak proje kadük olacak ki, henüz daha somut bir sonuç alınamamış.

Vakfın öyle bir başarısı görülmediği halde acaba Sayın Başkan aksini düşünüyor da özellikle Egev kökenli danışmanlar mı aradı, dedik. Yönetimde ZOMB Bayram Er, mütevelli heyetinde Sayın ADÜ rektörü Birincioğlu, AYTO Başkanı Hakan Ülken ve ATB Başkanı Adnan Bosnalı gibi Aydınlılar varken niye başkaları seçilsin ki, sorusuna takıldık.

Geçmişteki jeotermal A.Ş Genel Müdürlüğü yapmasından hareketle acaba Ali İçhedef’in işletmeciliği dışında jeotermalle ilgili özel ihtisası mı var, dedik. Öyle bir çalışması olsaydı piyasada duyulurdu, diye düşündük.

Ama sonunda bulduk… Özlem Hanım biraz da “profesyonellerle iş tutuyoruz” görüntüsü vermek için bu kadroya Aydın hayallerini anlatmış onlar da bundan etkilenerek görev üstlenmişler.

Hâlbuki Başkan İzmir lobisi yerine Aydın’ı tarama zahmetinde bulunsaydı eski Tariş ve Ankara BŞB EGO Genel Müdürü Cihan Altınöz, Merkez Valisi Ahmet Cengiz, Uşak Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ahmet Uçmaklı, Kalkınma Bakanlığı’nda Genel Müdür A.Latif Tuna gibi danışman olabilecek yüzlerce insan bulabilirdi.

Hiç olmadı başka bir Aydın sevdalısı ADÜ Rektörü, çelebi insan, Prof.Dr. Mustafa Birincioğlu’nun kapısını çalsaydı:

- Çin’deki her biri 25 milyon nüfusu barındıracak “Hayalet Şehir” projesini, Menderes Havzası Yerleşim Projesini dinleseydi onun sadece tıp alanında değil mühendislik alanında da ne kadar donanımlı olduğunu öğrenirdi.

-ADÜ de kurumunun da içinde olduğu Jeotermal Platformu adında bir teşekkül bulunduğunu, Mühendislik Fakültesi Dekanı Yunus Çengel’in konu ile ne kadar ilgili ve bilgili olduğunu görmüş olurdu.

-ADÜ Mimarlık ve Tasarım Fakültesi çalışmalarını gördükten sonra bir jeoloji mühendisi Hüsnü Oğuz Öney yönetiminde Nazım İmar Planı çıkarmanın zor hatta imkânsız olduğunu belki bu sayede anlardı.

Sayın Başkan bunları yapmak yerine kendince politik maliyeti ucuz, getirisi yüksek  “profesyonel kadrolarla iş tutuyoruz” filmini oynatmayı yeğledi.

İlginç olansa Ege Et konusunda olduğu gibi “Aydın’da bu işleri yapacak adam mı var” kompleksine karşı ne siyasi partilerden ne de STK lardan ses çıkmaması.

Bu durumda bize de bir kıssa anlatmak düştü. Kasabadaki cambazhanede heyecan dorukta, bütün gözler telde hünerlerini sergileyen cambazın üzerindedir. Herkes adeta kendinden geçmiştir.

Bu arada fırsattan istifade biri kadınları tacizi aklına koyar. Kendince işe koyulur. Farkına varanlara da sus işareti yapar ve “aldırma, cambaza bak” der.

İyi seyirler Aydın...

 

 

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınkonuşuyor etiketiyle paylaşın, yayınlayalım! 

facebook.png twitter.png

habericiuygulamalar.jpg