AYDINPOST HABER SERVİSİ (ÖZEL) / Filiz ÖZDEMİR-2010 yılında merkez ilçede 3, ilçelerde 17 kişi olmak üzere toplam 20 kişi intihar ederken, 2011 yılının ilk altı ayında Aydın merkez  ve ilçelerde  intihar edenlerin sayısı 21kişi.  Üstelik bu rakamlara intihar teşebbüsleri dahil değil.

 
 Artan intihar olaylarını “İntihar” adlı kitabı bulunan  ADÜ Tıp Fakültesi  Psikiyatri bölümünden  Profesör Doktor Mehmet Eskin ile konuştuk.
 
-İntihar olaylarındaki artışı  nasıl değerlendiriyorsunuz?
 Türkiye’de intihar olaylarındaki artış hızı 1992 yılında  İsveç’in beş katıydı. Şimdi  bu oran daha da artmış durumda.  Resmi veriler buz dağının görünen kısmı. Saklananlar da var. Çünkü İslam’da intihar bir tabu.  90’lı yıllarda Tüik rakamlarına göre intihar olaylarının saklanan kısmı yüzde 3,5 civarındaydı. 2001’de bu oran yüzde 70 lere çıktı. 
 
-Bu durumu nasıl açıklayabiliriz?
Toplum hızlı bir dönüşüm içinde ve bu da  toplumsal çözülmeyi artırıyor.  Aile bağlarının zayıflaması, toplumsal değerlerdeki değişim bireyciliği öne çıkarıyor. İnsanlar medyanın da yönlendirmesiyle git gide  ailelerine daha az, kendilerine daha fazla değer veriyorlar.  “Ne yiyorsan o’sun” gibi reklamlar var ve bu reklamlar toplumda etkili oluyor. Ama ne sadece bireycilik, ne ekonomik sebepler ne de sağlık sorunları tek başlarına bir insanı intihara sürükleyen neden olarak gösterilebilir. İntiharın pek çok sebebi olabilir.
 
-Bireysel olarak nerde hata yapıyoruz?
İnsanı diğer canlılardan ayıran özellik kendisi hakkında düşünebilmesi ve sonluluğunun bilincinde olmasıdır. İnsan varoluşunu anlamlandırdığında kendini hem topluma hem de doğaya karşı sorumlu hisseder. İnsanı hayata bağlayan unsurlardan biri de aidiyet duygusu, içinde yaşadığı topluma ve doğaya karşı duyduğu sorumluluktur. İşin bir de psikolojik boyutu var. Toplumsal gidiş gelişler arasında dayanma kapasitemiz de azaldı ve bazıları bir sorunla karşılaştığında çareyi intihar etmekte buluyor. Tembellik yüzünden de ilişkilerimize emek vermiyoruz. Oysaki ilişkilerin doğası gereği taviz verirsiniz; sorumluluk alırsınız. Medyanın da yönlendirmesiyle en küçük problemler bile hastalık gibi görülmeye başlandı. 
 
- Hayata karşı daha dayanıklı olmak için bireysel olarak ne yapılabilir?
 İnsanın iki temel psikolojik ihtiyacı vardır. İnsanlarla ilişki içinde olmak ve bunu kendi benliğini koruyarak yapmak. Bizler etrafımızdaki insanlarla ya çok içiçeyiz yada tamamen ayrılmışız. Ben buna ifrat ve tefrit diyorum. Yani iki uç nokta. Oysa ki  kendi benliğimizi de koruyarak, toplumda varoluşumuzu anlamlandıracak unsurların bilincinde olarak, başka insanlarla sağlıklı ilişkiler kurmak gerek.
 
-İntiharın önlenmesinde devletin rolü ne olabilir?
İntiharın önlenmesi için toplumsal, ekonomik, eğitim ve sağlık hizmetlerinin sunumunda yapılacak işler var. Eğitimde danışmanlık hizmetleri nitelikli hale getirilebilir. Eğitim alanından çocukları hayata karşı dayanıklı kılacak beceriler kazandırılıp, sosyal becerileri geliştirilerek başkalarını nasıl anlayacakları ve kendilerini nasıl anlatacakları öğretilebilir. Sorumluluklarını bilen, içinde yaşadığı toplum ve doğayla sağlıklı ilişki kurabilen bireyler olmaları sağlanabilir.  Ruh sağlığı hizmetleri yaygınlaştırılarak,  psikolog, psikiyatrist, sosyal hizmet uzmanı, psikolojik danışman sayısı artırılabilir.