Bugünkü yazımızda kuru incir dosyasını açıyoruz.

İncirle ilgili olarak her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. İncir gerçekten tehlikede mi? Kuru incir ihracatında neler yaşanıyor? Soru cevapla ilerleyelim.

 

“Aydın İnciri”, AB coğrafi işaret tescilli ilk Türk ürünü olmasının anlamı ne?

“Aydın İnciri” Aydın Ticaret Odası tarafından 2006 yılında tescil ettirildi. Aydın Ticaret Odası tarafından, 11 Haziran 2013'te Avrupa Birliği’ne TR/PDO/0005/01116 başvuru numarası ile (European Commision’a) AB coğrafi işaret başvurusu gerçekleştirildi.

“Aydın inciri”, coğrafi işaret yolculuğu 18 Şubat 2016'da Avrupa Birliği’nde tescili ile tamamlandı.

“Aydın İnciri” Türkiye’de AB tescilli ilk ürün ve Gaziantep baklavasından sonra ikinci marka . Bu yönüyle “Aydın İnciri” bu bölgenin simgesi olması bir yana, Aydın’ın dünyadaki yüzü. “Aydın İnciri”nin Avrupa Birliğince de tescili, incirin bilinirliğinin ve marka değerinin arttırmasının yanı sıra, Aydının ve ülkenin tanıtımına büyük katkı sağladı.

 

 

“Aydın İnciri”nin ekonomiye katkısı ne?

Türkiye'nin ihraç ettiği incirin yüzde 65'i Aydın’da üretiliyor. TÜİK verilerine göre Türkiye'de ortalama 300.282 ton yaş incir, 74 bin 505 ton kuru incir elde ediliyor. Kuru incirin sadece 13 bin 643 tonu Aydın il sınırları dışında kalan (Selçuk, Torbalı, Kiraz, Beydağ, Ödemiş, Tire) bölgede üretiliyor.

Ortalama her yıl itibariyle 55 bin ton kuru incir 91 ülkeye ihraç ediliyor.

 

“Aydın İnciri” ile ilgili sorun nasıl ortaya çıktı?

İhraç edilen, incirlerde kimyasal tespit edilerek geri geri gönderilmesi ile sorun ortaya çıktı. Peki, hangi kimyasallar bunlar?

Hidrojen Peroksit (H2O2) ve Kükürt Dioksit (SO2)

 

Hidrojen Peroksit (H2O2) incire nerden geliyor?

Hidrojen peroksit (H2O2), soluk mavi renkte; sulandırıldığında ise renksiz hale gelen bir bileşiktir.

Hidrojen peroksit oksitleyici, beyazlatıcı ve mikroorganizmalar üzerine öldürücü etki gösteren bir maddedir. Çok yaygın olarak kullanılmaktadır. %3'lük çözeltisi mikrop öldürücü olarak kullanılır ve buna halk arasında “oksijenli su” denir. %3-6'lık çözeltisi saçları sarartmakta kullanılır. %30'luk çözeltisine perhidrol denir ve kimya laboratuvarlarında, elektronik sanayinde kullanılır. % 30-50 arasındaki konsantrasyonlar tekstil sanayinde pamuklu kumaşları beyazlatmak maksadıyla kullanılır. Kumaştaki renk bozukluğunu elyafın kalitesini bozmadan gidererek etkili bir şekilde beyazlatır. Elde edilen beyazlık iyi ve kalıcıdır. Aynı çözelti, kâğıt hamurunu, ahşap yüzeylerini, yün, ipek, yağ ve bazı yiyecekleri beyazlatmak için de kullanılır. %70'lik çözeltisi geniş miktarda organik maddeleri ve anorganik iyonları oksitlemede kullanılır [1].

Hidrojen peroksit kuru incirde; meyve kabuğunun renginin beyazlatılmasında ve açık renkli görünmesinde sıkça kullanılmaktadır. Bu maddenin kullanılmasının hem ekonomik ve hem de sağlık açısından ciddi zararları vardır. Hidrojen peroksitle muamele görmüş olan kuru incirin kendine has tadı değişmekte ve insanın ağzında acımsı ekşimsi bir tat bırakmaktadır. İncirin kendine has naturel rengi ortadan kalkmakta, yüksek oranlarda kullanıldığında olabildiğince beyaz bir renkte olmaktadır. Ayrıca bu işlemden sonra da zaten hassas bir meyve olan incirin kabuğu inceldiği için, bütünlüğü korunmamakta, kokusu değişmekte ve kötü, sanki bozulmuş gibi bir görünüme dönüşmektedir. Bu sebepten peroksit kullanımı başladığından bu yana incir ihracatının tonajı da düşmeye başlamıştır. Kontrolsüz kullanıldığı için büyük zararlara yol açan hidrojen peroksitin analizle tespitine başlanmıştır.

Kuru incirde, bazı üreticilerin ve işleyicilerin Hidrojen peroksit (H2O2) kullandığı tartışmaya yer vermeyecek kadar açıktır.

 

Kükürt Dioksit (SO2) incire nerden geliyor?

Yurt dışına ihraç edilen kuru incirlerde ciddi oranda Kükürt Dioksit (SO2) tespit edilmiş ve incirler iade edilmeye başlanmıştır. Somut örnek;

Germencik’te faaliyet gösteren bir incir işletmesinin Hırvatistan’a ihraç ettiği kuru incir ve incir ezmesinde yapılan laboratuvar incelemesinde 10 Haziran 2015 tarihinde 13.97 mg/kg SO2, 19 Ocak 2016 tarihinde 187 mg/kg SO2 saptanmış ve ürünler geri gönderilmiştir. Bu kükürt dioksit miktarları Hırvatistan’ın kabul ettiği üst sınırdan 19 kat fazladır. Aynı işletmenin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı onaylı Aydın Ticaret Borsası Özel Gıda Kontrol Laboratuvarında kuru incir ürünlerinde yaptırdığı incelemede 14 Aralık 2015 tarihinde 350 mg/kg SO2, 12 Ocak 2016 tarihinde 363 mg/kg SO2 miktarı tespit edilmiştir. Kuru incirde tespit edilen bu kükürt dioksit miktarları, Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliğine göre 180 kat fazladır.

incir-muayene.jpg

Kuru incirlerde tespit edilen Hidrojen peroksitin (H2O2) inciri beyazlaştırmak için kullanıldığını ve kaynağını tespit ettik. Peki, Kükürt Dioksit (SO2) nerden incire bulaşıyor?

Bu tamamen Jeotermal Santrallerden doğaya salınan gaz ve sıvılardan geliyor. Bunu neye dayandırıyoruz, belgesi var mı?

Var!

Sunay Dağ tarafından hazırlanan, Adnan Menderes Üniversitesi Bahçe Bitkileri Anabilim Dalında, tez danışmanı Prof. Dr. Engin Ertan’ın danışmanlığında gerçekleştirilen İncirde Verim ve Kalite Üzerine Jeotermal Enerji Tesislerinin Olası Etkilerinin Belirlenmesi doktora tezi son derece ilginç.

Çalışma sonucu elde edilen veriler değerlendirildiğinde; jeotermal tesise yakın mesafede (600-650 m) bulunan incir bahçelerinde, yaprak ve kuru incir meyve örneklerinin besin elementleri ve ağır metaller açısından genel olarak diğer mesafelere göre daha yüksek içeriklere sahip olduğu ve tesisten uzaklaştıkça özellikle meyve örneklerinin ağır metal içeriklerinin azaldığı saptanmıştır. Bunun yanı sıra, kuru incir verimi ve kalitesine ilişkin elde edilen sonuçların da değerlendirilmesi sonucu; benzer şekilde tesisten uzaklaştıkça kalite ve verim ile ilgili olumsuz etkinin azaldığı belirlenmiştir.

Sunay Dağ tarafından hazırlanan İncirde Verim ve Kalite Üzerine Jeotermal Enerji Tesislerinin Olası Etkilerinin Belirlenmesi isimli bilimsel inceleme ile Jeotermal tesislerden havaya salınan gazın incir üzerindeki etkisi açıkça ortaya konmuştur.

 

 

31Mart-1 Nisan tarihleri arasında Ege İhracatçı Birliklerinin Organize Ettiği “Kuru Meyve” Çalıştayında Neler Yapıldı?

31 Mart - 1 Nisan 2017 tarihleri arasında Ege İhracatçı Birliklerinin Organize Ettiği “Kuru Meyve” Çalıştayı gerçekleştirildi. Çalıştayın 3.oturumunda, Kuru İncir Sorunları ve Çözüm Önerileri tartışıldı ve sonuç bildirgesi yayınlandı.

kuru-meyve-calistayi.jpg

Sonuç bildirgesinde;

Üretici eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarına devam edilerek, İncir Araştırma Enstitüsü’nce ara eleman eğitimi konusunda çalışmalara devam etmesinin uygun olacağı (İlgili Kurum; İncir Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü),

 

İhracatcılara tüccar, üretici ve/veya diğer aracılardan karışık hammadde gelme riski ve olası laboratuvar hataları da göz önüne alındığında, analiz için alınan numune miktarının parti tonajına göre belirlenerek arttırılması gerektiği, ayrıca kuru incirde mikrobiyal aktiviteyi ve olası kurt varlığını azaltmak icin işletmelerde son dönemde sanayi tipi mikrodalga fırınlarının kullanımının giderek yaygınlaştığı, tüm bu risklerin mevcut yöntemi yanıltabileceği ve ihracatçılarımızın mağduriyetine sebebiyet vereceğinden durumun ivedilikle düzeltilmesi gerektiği (İlgili Kurum; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı),

 

Sektörün yaşadığı sorunların çözümüne yönelik; ihracatçılara, tüccar ve/veya üreticilerden kaynaklı karışık urun gelme sorunu ve olası laboratuvar hatalarının en aza indirebilmesi amaçlı alınan numunenin tamamının ezilerek analize alınması ve sınır değerlerinin ihracatçılarımızın mağdur olmayacağı, tüm riskleri ortadan kaldırabilecek seviyelere indirilmesi, diğer taraftan özellikle yurtdışında ülkemiz imajının zarar görmemesi, tağşişin önlenmesi ve haksız rekabetin önüne geçilebilmesi için işletmelerde veya geri gelen partilerde yapılan denetimlerde kuru incirlerin dış yüzeyine gözle yapılan muayene sonucunda yüksek dozda hidrojen peroksit uygulandığından şüphe duyulan kuru incir partilerinden numune alınarak analiz alınması gerektiği, ayrıca, tüccar ve üreticilerin eğitilmesi ve denetlenmesi konusu Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca ivedilikle gündeme alınması gerektiği sonuçlarına varılmıştır (İlgili Kurum; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı).

 

Ege İhracatçı Birliklerinin Organize Ettiği “Kuru Meyve” Çalıştayı sonuç bildirgesi ile önemli konularda hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi ele alınmış, sorun dil ucuyla dile getirilmiş, görmezden gelinmiştir. Jeotermal tesislerin oluşturduğu tahribatın çalıştayda dikkate alınmaması ilginçtir.

 

“Aydın İnciri”nin yaşadığı bu olumsuzluklar nasıl giderilebilir?

 

1)Ege İhracatçı Birliği ve bu birliğe bağlı üyeler, ihraç edilen incirlere Hidrojen Peroksiti (H2O2) kimin yada kimlerin yaptığını bilmeleri gerekir. Birlik içerisinde yapılacak basit bir denetimle bile bunun tespiti mümkündür. Organize Ettiği “Kuru Meyve” Çalıştayı sonuç bildirgesi ile kuru incir ile ilgili olarak önemli sorunlara değinilmemesi ve üstünün örtülmeye çalışılması son derece ilginçtir.

2)Kuru incirde Hidrojen Peroksit (H2O2) varlığına ilişkin araştırma, numuneler üzerinde laboratuvarda yapılmaktadır. Numuneler üzerinde sadece Hidrojen Peroksitin (H2O2) araştırılması her zaman sonuç vermemektedir. Çünkü Hidrojen Peroksidi yok etmek kolay olmaktadır. Yeni yöntemde hidrojen peroksidin harcayıp kullandığı katalaz miktarı analiz edilmesi gerekir. Katalaz enziminin seviyesinin azalmış olması da yapılan hile ve tağşişi ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenlerle, incirde Katalaz Enzimi de ölçülmelidir.

3)Kuru incirde, Hidrojen Peroksit (H2O2) kullandığı tespit edilen işletmelere sadece 14.000 TL para cezası verilmektedir. Bu ceza, son derece düşük olup, caydırıcılığı yoktur. Bu nedenle, derhal yasa değiştirilerek işletme kapatma cezası getirilmelidir.

3)Tarım İl Müdürlüklerine bu incelemeler sırasında ciddi baskılar olmaktadır. Numunenin incelenmesi sürecinden, verilen cezaların ilgilisine tebliğine kadar Müdürlük baskı altındadır. Onlarca ceza alan firmalar vardır. Bu firmalarla ilgili hukuki süreçten halk bilgilendirilmeli ve bu firmalar açıklanmalıdır.

4)Aydında başta Aydın Valiliği ve ilgili Müdürlükler olmak üzere, ilgili sivil toplum kuruluşları sorunun varlığını kabul ederek, gereksiz tartışmalara girmeden, çözüm üzerinde emek harcanmalıdır.

5)Jeotermal tesislerden salınan gazlar ve sıvılar, incirde Kükürt Dioksit (SO2) birikmesine neden olmaktadır. Devletin birimleri bu durumu incelemeli ve çözüm üretmelidir.

 

Aksi takdirde “Aydın inciri”nin AB coğrafi işaretini tescil edilmesinin anlamı kalmayacaktır. Çünkü böyle giderse ne incir, nede adı kalacak…

incir.jpg

 

 

 

[1] http://gidalab.tarim.gov.tr/izmir/Belgeler/Analiz%2035/dergi11.pdf

 

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA İNDİR