17 Aralık soruşturmasının ele alındığı AB Komisyonu’nun 80 sayfalık 2014 İlerleme Raporu’nda tam 49 defa yolsuzluğa atıf var. 8 Ekim’de açıklanan raporda ‘yolsuzluk’ ifadesinin girmediği bölüm yok gibi. Ancak attığı her adımda hâlâ Brüksel’i referans aldığını söyleyen Ankara, AB’nin bu kadar ehemmiyet atfettiği yolsuzluk dosyalarını kapattı.

15 yıl önceki büyük banka soygunundan sonra ‘AK’lığına vurgu yaparak iktidara gelen AKP, geçtiğimiz hafta 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasını da kapattırarak ‘AK’ olma iddiasından vazgeçtiğini cümle âleme duyurmuş oldu.

Bu ‘büyük kapatma’ operasyonuyla AKP’nin ‘Avrupa Yılı’ ilan ettiği 2014, 2002’den bu yana vatandaş lehine, ceberut devlet aleyhine kazanılan özgürlük alanının yine AKP eliyle yok edildiği yıl oldu. 2014, AKP’nin sadece masumiyetini kaybettiği, kimliğini inkâr ettiği, destekleyenlerini aldattığı, demokrasi ‘sevdası’nı sadece meşruiyet sahasını genişletmek pahasına dillere pelesenk ettiğinin ortaya çıktığı bir sene değil, ayrıca AB’nin de yok sayıldığı bir yıl oldu.

Dönemin başbakanı, şimdiki başbakan ve Avrupa Birliği Bakanı’nı dinleyecek olursak 2014 hâlâ AB yılı ve atılan her adımda, yapılan her icraatta Brüksel hâlâ referans. Başbakan dünkü grup toplantısında çıkacak kanunların AB Uyum Komisyonu’nda görüşüleceğini altını çizerek duyurdu.

Hal böyleyken, AB’nin 17 Aralık ile ilgili söylediklerine kısaca bakmakta fayda var. 17 Aralık’ın ardından yayınlanan ilk AB belgesi Avrupa Parlamentosu’nun (AP) nisanda kabul edilen Türkiye raporuydu. Raporun ‘Kopenhag Kriterleri’ne uyum’ bölümünün bir ve ikinci paragrafları 17 Aralık ve yolsuzluk iddialarına ilişkindi. Yüksek düzeyli yolsuzluk iddialarına ilişkin ‘derin endişelerini’ ifade eden rapor, hükümeti yolsuzluk soruşturmalarına müdahale etmemesi konusunda uyarıyordu. Peki, ‘paralel’ diye yaftalanıp görevinden uzaklaştırılan polis ve savcılar için ne deniyordu? “Güvenilir soruşturmaları derinden etkilediği ve bağımsız yargı ilkesine karşı olduğu için yolsuzluk davalarını soruşturan polis ve savcıların görevden alınmasına teessüf eder.” Erdoğan ve hükümetinin ‘paralellerin yargı darbesi’ için AP ne diyordu? Hiçbir şey! Rapor müzakere edilirken ilginç bir hadise de yaşanmış, bir grup Liberal milletvekili Hizmet Hareketi’ne şeffaf ve kendisiyle ilgili yapılacak tarafsız soruşturmalara razı olma çağrısı yapan bir teklif vermişti. Hizmet Hareketi, söz konusu teklifi desteklediğini ve AP raporuna girmesini istediğini yazılı bir açıklama ile hem Parlamento’ya hem de Türkiye kamuoyuna duyurdu. Ancak neticede teklif diğer gruplarca reddedildi.

İLERLEME RAPORU, 49 KERE ‘YOLSUZLUK’ DEDİ  

8 Ekim’de açıklanan ve asıl referans olan AB Komisyonu İlerleme Raporu’nun da yolsuzluk iddialarına nasıl yaklaşacağı merak konusuydu. Erdoğan’ın 21 Ocak’ta bizzat Brüksel’e gelerek yaptığı ‘paralel tahşidatı’ AP’de işe yaramamış, gözler Komisyon’un açıklayacağı rapora çevrilmişti.

Mukayeseli bir tahlil olması açısından 2012, 2013 ve 2014 ilerleme raporlarını karşılaştırdım. 94 sayfalık 2012 raporunda yolsuzluk ifadesi 22 defa, 80 sayfalık 2013 raporunda 27 defa zikrediliyor. 17 Aralık’ın ele alındığı 80 sayfalık 2014 raporunda ise tam 49 defa yolsuzluğa atıf var. Yıllar içinde atıfların adedi artarken, muhtevası da sertleşmiş. 8 Ekim’deki raporda ‘yolsuzluk’ ifadesinin girmediği bölüm yok gibi. Sadece iki afta dikkat çekmek yeterli: “Hükümetin Aralık 2013’teki yolsuzluk iddialarına cevabı yargının bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı konusunda ciddi endişelere yol açmıştır. … Yolsuzluk iddialarıyla ilgili soruşturmaların tam bir şeffaflık içinde ve yargı ile polisin operasyonel kabiliyetleri garanti altına alınarak sürdürülmesi hayatidir.” Konuyla ilgili hüküm cümlesinde AB, hükümetin yolsuzluğa tepkisinin yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı ve etkinliğine müdahalesine dönüştüğünü ve ‘ciddi endişelere’ yol açtığını vurguluyor.

AP Türkiye raporunun yedi sekiz katı büyüklüğündeki Komisyon raporunda hükümetin yargı darbesi ciddiye alınmış mı? Hayır! 80 sayfalık raporda iki defa ‘paralel yapı’ ifadesi var ve ikisinde de bu kavramların, hükümetin yolsuzluk iddialarına karşılık verirken ortaya çıktığı vurgulanıyor.

AB BAKANI’NIN İMKÂNSIZ GÖREVİ

Brüksel’in bu kadar ehemmiyet atfettiği yolsuzluk dosyaları geçen haftaki kararla şimdilik tamamen kapatılmış oldu. İşin kötüsü, davaların kapatıldığı haberi AB Bakanı Volkan Bozkır daha Brüksel’i terk etmemişken internete düştü. Sadece büyük kapatma değil, tartışmalı yeni yargı paketi de Bozkır Brüksel’deyken Meclis’e sevk edildi. Düşünün, eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’ın ifadesi ile ‘rafine bir diplomatınızı’ AB Bakanı yapıyorsunuz. Bu Bakan, hemen Avrupa’yı ziyarete başlıyor ve temas ettiği herkeste, hükümetin berbat algısına rağmen olumlu intibalar bırakıyor. Sonra bu Bakan’ınızı AB’nin en mühim iki başkenti, Berlin ve Brüksel’e gönderiyorsunuz. O bu ziyaretleri yaparken siz art arda AB’yi hiç ciddiye almadığınızı bağırırcasına adımlar atıyorsunuz. Kaldı ki yeni Bakan bir önceki ziyaretinde bundan böyle Kopenhag Kriterleri kapsamına giren bütün kanun tasarılarının AB ile istişare edileceği sözü vermiş. İktidar ülkeyi AB’den uzaklaştırmak için elinden geleni yaparken, Bozkır kendi gayretleriyle Brüksel’i hâlâ referans olarak muhafaza etmeye çalışıyor. Ama daha Brüksel’den ayrılmadan kendi hükümetince mahcup ediliyor. Bir manada AB Uyum Bakanı da olan Bozkır, böyle giderse hak etmediği halde AB’yi Uyutma Bakanı olarak anılmaya başlayacak. (ZAMAN)