14 yaşında çarşaf satarak girişimciliğe adım atan ve bugün 1.8 milyar dolarlık serveti ile dünyanın 692'nci zengini olan Ahmet Zorlu, "Her şey kağıt üstünde olup bitiyor, elimden para geçmiyor. Paranın yüzünü dahi görmüyorum. Eskiden olduğu gibi hesap kitap yapmayı, parayı kullanmayı özlüyorum" diyor.
 
"Başarı asla tesadüf değildir" I) deyip işin içinden pek I ^ çıkılamaz. Sıfırdan Zirve'ye giden yolda yaşananların kilometre taşlarına çok iyi bakmak gerekir. Bugün birçok ünlü girişimcinin memleketi olan Denizli'nin el dokumalarıyla ünlü Babadağ ilçesinde 1944'de doğan Ahmet Zorlu'nun büyüyünce yapacağı iş az çok belliydi.
 
Onun ailesi de, kasabanın çoğu ailesi gibi tekstil işinden para kazanıyordu. 
 
Baba Zorlu, 19501i yılların ilk çok
 
partili demokrasiye geçişin özgürlük anlayışında ticaretle de uğraşmaya başlayınca iki oğlu Zeki ve Ahmet  Zorlu'nun da gelecek çizgileri belirginleştL İlkokuldan sonra okumak yerine hayat üniversitesinde kariyer yapmak daha anlamlı ve eğlenceli geldi. Babasının küçük dükkanında ticaret çıraklığı ve 14 yaşında "Ben kendi işimi yapabilirim" cesaretini perçinledi. 
 
Lise öğrencilerine ders 
 
Babası onun yaşını küçük bulup düşüncelerine katılmasa da amcasının Karadeniz pazarını keşfe çıkıp, bol siparişlerle geri dönmesiyle değişti. Amcasından büyük ilham aldı. Bursa, Ankara, Samsun'a birlikte gittiler. Trabzon son duraktı. Arkadaşları sokakta oynarken, o ailenin Trabzon'da açtığı dükkanın başına geçerek havlu ve çizgili çarşaf satmaya başladı.
 
İstanbul'a gelip Sultanhamam'la tanışması, büyük düşünmenin, hayallerinin peşinden gitmenin sihrini yakalamasına vesile oldu. Vestel'i almasıyla iş hayatındaki en büyük dönüşümün ilk çemberini de kırdı. Bugün 1.8 milyar dolarlık serveti ile dünyanın en zengin listesinde 692'nci sırada yer alan Türkiye'deki zenginler liginde ise 12'nci olan Ahmet Zorlunun Avcılar'daki grup ofisine gittiğimde, bu serüvenin bilinmeyen yönlerini konuşmayı düşündüm öncelikle. Karşılaştığım sürpriz, söyleşinin mecrasını da biraz değiştirdi. Zorlu, ofisinde bir grup lise öğrencisine ders veriyordu. Zorluyu dinleyen öğrencilere "Hanginiz iş insanı olmak istiyorsunuz?" diye sorduğumda, neredeyse üçte ikisi "Ben istiyorum" cevabı verdi. Onları uğurladık ve Zorlu ile aşağıdaki sohbeti gerçekleştirdik.
 
■ Çarşafla yola çıktınız. Tekstili baş taa yaptınız. Bugüne geldiğimizde sizin için en önemli sektörler hangileri oldu?
 
Tekstil, her zaman bizim için önemli. Toplam 6 sektörde çalışıyoruz. Tekstil, beyaz eşya, elektronik, enerji, GYO (GayrimenkulYatinm Ortaklığı) ve madencilik grubun ana iş kolları oldu.
 
■ 30 yıllık yolculuğunuzda nereden nereye geldiniz? 
 
İşler büyüdü ve farklılaştı. Sultanhamam'da öğrendik hayati. Vestel'i ilk aldığımızda 3 bin 500 olan çalışan sayısı, 25 bine ulaştı. Denizbank'ı sattıktan sonra 22 binlere düşmüştü, gayrimenkul işinde var olan faaliyetlerle burada çalışanların sayısı 2 bini aştı. Şu anda 24 bin civarında bir aileye sahibiz.
 
Harçlık alıyorum
 
■ Eski günlerden en çok neyi özlüyorsunuz?
 
Büyüdükçe, yoğun iş temposu ve stres de artıyor. Ben, eskiden çok rahattım. Şimdi, para yüzü bile gördüğüm yok. Elimden para geçerdi, bugün ancak harçlık alıyorum. Şirketlerin hesapları, elektronik ortamda olup bitiveriyor. İnsan anlayamıyor bile. Bir işin yapısını sadece kağıt üzerinde görüyorsunuz. Rakamlarla uğraşılıyor. Her şey değişiyor, değişmek zorunda.
 
Türk işadamı - 30 ve + 90 derecede yaşar
 
■ Türk iş insanının genel karakterini nasıl tanımlarsınız?
 
(Gülüyor) Zor görünen çok kolay bir tarif yaparsam şöyle diyebilirim. Türk iş insanı, dünyada (- 30) derecede ve (+90) derecede yaşayan tek canlı türüdür.
 
Düşünün, 2001 krizine girdiğimizde donup kaldık. Kutuplarda yaşayan Eskimolar gibiydik. Daha sonra, (+90) derecede krizden çıktık.
 
Anlayacağınız, çöl sıcağında deve ile kumun altına da gireriz, buzullar oluştu mu Eskimolar gibi yaşar, yine işimizi yaparız.
 
Bu ne anlama geliyor?
 
■ Sizin gibi girişimciler, çılgın mı, yoksa deli mi?
 
Cari açığı kapatmaya başka nasıl katkı yapılır! Özel sektör cari açığı böyle kapatmaya çalışıyor.
 
Biraz çılgın, biraz da deliyiz galiba.
 
Proje, İstanbul’un dokusunu bozmaz
 
■ Karayolları arazisi üzerine yaptığınız proje için bazı eleştiriler var. İstanbul'un ana dokusunu fazla etkilediği yönünde tepkiler geliyor. Ne düşünüyorsunuz?
 
Böyle bir şey olsaydı, bu işe girişmezdim. istanbul zengin ve farklı mekanları olan bir şehir.
 
Burası, toplamda 120-130 dönümlük bir alan. Çok yüksek katlı değil. 4 blok ve 100 metre yüksekliği var. Kültür merkezi, alışveriş merkezi, otel ve rezidanslardan müteşekkil kompleks bir proje. Neden, böyle eleştiriler yapıldığını anlayamıyorum.
 
■ Tamamlanınca nasıl bir kompleks olacağını siz de merak etmiyor musunuz?
 
Sadece istanbul'da değil, Avrupa'da bile olmayan bir Kültür Merkezi, daha doğrusu Performans Merkezi yaptık. Yeşile de çok önem verdik. Dün ünlü bir markanın CEO'su geldi, projeyi gördü ve hayran kaldı. Dünyada ilk 10'a girecek bir kompleks proje yapıyoruz. Durmadan bize ödüller veriyorlar. 5 mimarlık ödülü aldık. Böyle olmasaydı, yabancı mimarlar burada çalışmaya gelmezlerdi.
 
500 milyon dolarlık nikel yatırımı bir ‘ilk‘tir 500 milyon dolarlık nikel yatırımı bir ‘ilk‘tir
 
■ Madencilikte en önemli yatırımı ‘nikel’e yapıyorsunuz. Neden, altın değil de nikeli seçtiniz? 
 
Cüzi miktarda altına da yatırım yapıyoruz. Ama, nikele yatırım çok büyük boyutta. Türkiye’de bugüne kadar nikel yatırımı yoktu. 2013’de Manisa ve Eskişehir’de ilk yıllarda 250 milyon dolarlık yatırım yapılacak. Sonra bu ki yerdeki yatırım tutarı 2016’ya kadar 500 milyon dolara yükselecek. Dünyanın her tarafına satacağız. Yatırımda nikeli seçmemizin nedeni, madencilikte olmayan bir şey yapma arzusundan kaynaklanıyor. Biliyorsunuz, ‘ilk’lere imza atmayı seviyoruz.
 
BEN DEĞiL GÖRÜŞLERiM DEĞiŞTi
 
■ Kendinizi çok değişmiş hissediyor musunuz?
 
Ben hiç değişmedim. Görüşlerim değişiyor. Yaptığım işe göre iş hayatında her gün yeni bir şey öğreniyorum.
 
■ Ülke değişse de hala bir Güney Kore'nin, Singapur'un yüksek teknolojide ulaştığı düzeye gelemedik değil mi?
 
Yüksek teknolojide henüz o ülkelerin seviyesine gelemedik ama iktidarın 10 sene içinde yaptıkları daha önceki 20 yılda yapılanlara göre çok ileri gelişmeler oluşturdu. Son krizi, AK Parti çok iyi yönetti. Bugün ulaştığımız yüzde 8.9'luk büyüme hızına ulaşmayı hayal bile edemezdik.
 
El ve ayak tutana kadar başkanım
 
■ Ne zaman emekli olacaksınız ve yerinizi kime bırakacaksınız?
 
Elimiz, ayağımız tutuncaya kadar yönetim kurulu başkanlığını sürdüreceğim. Bir yere gelinre de işi ehline vermek lazım. Aile şirketinin devamı için eğrümtei" alıyoruz. Kardeşim Zeki ile benim toplam 6 çocuğumuz raı Dördü kız, ikisi erkek. İşin başına geçtikleri vakit herkesin kendisine göre düzeni olacak. Kim işi iyi yaparsa o başa geçer. Yani, 'At binenin kılıç kuşananın' olacak.
 
Kim koltuğu alırsa, bizler de ona sahip çıkacağız.
 
■ Çok genç görünüyorsunuz ama tomn sahibisiniz değil mi?
 
Torunların sayısı 4 oldu. Geçen yıl, iki torun geldi. Şehrinur'un iki çocuğu vardı, üçüncüsü ete oldu. Şule'nin de bir oğlu doğdu. Böylece torunları dörtledik.
 
Grubun cari fazlası var
 
■ Bu büyüme oranına yüksek ithalatla ulaşmadık mı?
 
Sadece ithalatla büyümedik, sanayi üretimi ile de büyüdük. Artık her şey üretiyoruz. Önemli olan cari fazla veren ülke konumuna gelebilmek.
 
■ Peki siz nasıl büyüyorsunuz? Sanayicilikten yavaş yavaş çıkacak mısınız?
 
Hayır, böyle bir şey yok. Biz sanayi olarak işlerimize aynen devam ediyoruz. Bundan vazgeçmeyiz. Bizim en yüksek büyümemiz sanayide oluyor. Zorlu Grubu, 2010 yılında 3 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi.
 
LCD'yi kaçırdık
 
I Grubunuzun ihracatı, ithalatınızdan ne kadar fazla?
 
Her zaman bizim ihracat, ithalattan yüksek seyreder. Yani, cari fazlamız var. Ortalama olarak 1.8 milyar dolar ithalat yaparsak 2.5-3 milyar dolar da ihracatımız olur. Beyaz eşyada ithalat girdisi yüzde 50-55, elektronikte ise oran yüzde 70'lerde.
 
■ Televizyon üretiminde LCD teknolojisini kaçırdık değil mi?
 
Zamanında LCD üretemedik. Geç kaldık bu işte. Oysa, Güney Kore, Japonya ve Çin çok yatırım yaptı bu alanda. Bugün, meyvelerini topluyorlar. Bu üç ülke dışında hiçbir yerde LCD üretimi yapılmıyor.
 
Zeytin Adası'nın tutkunu oldum
 
■ İşinizi olduğu kadar iyi yaşamayı da sevdiğinizi biliyorıınr İş dışında hayat nasıl geçiyor?
 
Neredeyse her hafta sonu Zeytin Adası'na gidiyorum. Oranın tutkunu oldum.
 
■ Bu bir sığınma mı, yoksa dünyadan kaçış mı?
 
Rahatlama duygusu, eğlence ve kafayı dinleme. Yüzmeyi çok seviyorum. Adada, doğayla baş başa oluyorum.
 
■ Çevreciler, size rahat vermiyordu. Denizin altından elektrik ve su geçiremiyordunuz. Bu konular çözüldü mü?
 
Tam 5 yıl uğraşarak sonunda çözüldtl Şimdi elektrik de su da geliyor.
 
İsrail'de santral Fransa'ya tekstil
 
■ Yurtdışında da önemli yatırımlarınız var. Hangi ülkelerde neler yapıyorsunuz?
 
Rusya'da doğalgaz santralimiz var. İsrail'deki Dorad projesi ise Ashkelon kentinde. Bu projede yüzde 25 ortaklığımız var. 800 mw'lık elektrik üretimi mevcut.
 
■ İsrail'le ilişkilerimiz gergin bir ortamda seyrediyor Bu sizi etkiliyor mu?
 
Siyaset ayrı bir şeydir, işadamlığı da ayrı bir şey. Çarşaf satıyoruz bu ülkeye. Fransa'ya da 250 milyon euroluk beyaz eşya ve ev tekstili gönderiyoruz.
 
bugün