Aşk konusundaki anlaşılmazlığın temelinde ne yatıyor?

Doğum günleri ve yıldönümlerinden sonra modern pazarlama tekniklerinin yaşamımıza kattığı vazgeçilmez kutlamalardan en sevimlisi “Aşıklar Günü”, diğer adıyla St. Valentine Günü'dür. Yeni Şafak'a konuşan Dr. Sabri Derman, romantik aşkın bir hastalık olmadığını; yakın çevremizle ilgili farkındalıklarımızın keskinleşmesinde, sosyal farkındalığımızın artmasında, varlığı ve yokluğu ruhumuzun balansını en derinden bozan öğe olan aşk hayatımızı yeniden irdelememizde çok yararlı bir rol oynadığını belirtiyor

Nasıl evlilik yıldönümleri beraber geçmiş ve geçmemiş zamanların yeniden değerlendirilmesine, yılbaşıları daha çok iş ve sosyal yaşamımızın gözden geçirilmesine, doğum günleri yaptıklarımızla yapacaklarımız hakkındaki perspektif ayarlamalarına vesile oluyorlarsa aşıklar günü de, sevdiklerimizi ve sevemediklerimizi düşünmemize yol açıyor. Psikolojik anlamda bu özelleştirilmiş günler, bizim kendimiz ve yakın çevremizle ilgili farkındalıklarımızın keskinleşmesinde, sosyal farkındalığımızın artmasında, çiçek, çikolata, yemek, tiyatro, mum, hafif müzik gibi rutinlere ilaveten, varlığı ve yokluğu ruhumuzun balansını en derinden bozan öğe olan aşk hayatımızı yeniden irdelememizde çok yararlı bir rol oynuyor.

BEYİN İDEAL AŞKI HATIRLIYOR

İnsanların aşık olacakları ve/veya eş seçecekleri insan hakkında beyinlerinde taşıdıkları şablonların 2 ile 8 yaşlar arasında oluştuğu düşünülüyor. Bu özellikler sadece yakınlarında olan anne, baba, kardeş, bakıcı, akraba, öğretmen, arkadaşlar tarafından değil, sinema, TV, dergi vb kaynaklarda rastladıkları ve etkilendikleri sanal kişilerle de belirleniyor. Beynin derinliklerinde birçok farklı alanda depolanan bu sevgili/eş resmine uygun bir kişiye rastlayınca, şimdi beyinde romantik aşk dediğimiz bir “kimyasal heyelan” ortaya çıkıyor. Basit bir tetiklenme değil bu! İlk etkileri saniyeler, dakikalar içinde (yıldırım aşkı), daha karmaşık etkileri günler, haftalar içinde beliriyor ve beynimizde - zorlama bir ayırım yaparsak bir çok farklı duygusal ve bedensel olayı harekete geçiriyor.

AŞK İNSANLIK HALİ

Cuma akşamından Pazartesi sabahına “aşklar” yaşanıyor, yenisi bulunana kadar seviyeli beraberliklere giriliyor, ve bunların hiçbirisi “romantik aşkı” tarif etmiyor. İlişkiyi yönlendiren duygular ve bunları yöneten fizyolojik sistemler, tıpkı gebelik, doğum, erkenlik, menopoz gibi doğal yaşamın doğal süreçlerinden biri olan AŞK'tır. Ne hastalıktır ne anormallik. Her insanda biraz farklı ortaya çıkan ve gelişen bir insanlık halidir. Montaigne'nin dediği gibi “Her insanda insanlığın her hali vardır”, bu nedenle de insan sayısı kadar çeşitli aşk vardır, her aşk eşsizdir, kendi içinde herbirisi güzel ve saygıdeğerdir. Marifet, yargıcı olmadan bu duyguyu dürüstçe ve alabildiğine yaşamak, değerini bilmektir.