"Ergenekon" soruşturması kapsamında tutuklu bulunan gazeteci Ahmet Şık’ın avukatı, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesine, müvekkilinin, hakkındaki "tahliye talebinin reddi" kararının kaldırılması ve tahliye edilmesi istemiyle bir dilekçe sundu. 
 
Şık’ın avukatı Fikret İlkiz tarafından dün mahkemeye verilen dilekçede, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin, 8 Ağustos’ta, üzerine atılı suçun niteliği, atılı suç için yasada öngörülen ceza süresi ve Odatv’de yapılan aramada ele geçen belgelerle ilgili el koyma tutanakları ile dosyadaki iletişim tespit tutanaklarının içeriklerini göz önüne alarak, kuvvetli suç şüphesinin varlığı, şüphelinin delilleri karartabileceği, yeni delil elde edilmesine engel olma tehlikesinin bulunması ve adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı gerekçeleriyle Şık’ın tahliye talebinin reddine karar verdiği hatırlatıldı. 
 
Mahkemenin bu kararının, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 5 Mart 2011 tarihli ilk tutuklama kararının tekrarı olduğu öne sürülen dilekçede, "Kısacası, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 8 Ağustos tarihli kararı, Şık’ın tutuklulukta geçirdiği süreye veya bilmediğimiz, görmediğimiz delillere, dosya içeriğine göre tedbir niteliğindeki ’tutukluluk halinin incelenmesi’ sonucunda verilmiş bir karar olmayıp, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 5 Mart 2011 tarihli tutuklama kararının tekrarından ibarettir" denildi. 
 
"ARTIK TAHLİYE TALEBİNDE BULUNMAYACAĞIZ" 
"Şık’ın tutukluluk halinin devamı" kararının, verilecek olan cezanın infazı kararına dönüştüğü ve "bu kararın mantığına göre tutuklulukta geçecek süre dolmadan tahliye kararı verilmeyeceği" öne sürülen dilekçede, şu ifadelere yer verildi: 
 
"Bu durum karşısında ve 5 Mart 2011’den itibaren bu tarihe kadar yaptığımız şüphelinin ’tutukluluk halinin incelenmesi sonucunda tutukluluk halinin kaldırılmasına ve salıverilmesine’ karar verilmesi hakkındaki taleplerimizin reddine ve Ahmet Şık’ın tutukluluk halinin devamına dair İstanbul Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından verilmiş olan kararların gerekçelerini ve şüphelinin tutuklu olarak geçirdiği süreyi dikkate aldığımızda, bundan böyle artık tutukluluk halinin incelenmesi ve tahliye talebinde bulunmayacağız. Çünkü tahliye taleplerimizin hiçbirisi dikkate alınmamaktadır. 
 
Taleplerimizin reddine dair görüşler yasaya ve hukuka aykırı olmasına rağmen yapılan itirazlarımız gerekçesiz ve aynı görüşlerle reddedilmektedir. Mahkeme kararları yasanın tekrarından ibaret olup gerekçesizdir. Mahkeme kararlarında yazılı olan görüşler birbiriyle örtüşmemekte ve çelişmektedir." 
 
Dilekçede, tutukluluk hali incelemesinin, ceza muhakemesinin gereği gibi duruşmalı yapılması konusundaki taleplerin reddedildiği ve lehe kanıt toplama görev ve yetkisinin savcılıkta olmasına rağmen dosyaya lehe kanıt girmediği savunularak, tutuklu Ahmet Şık hakkındaki tutukluluk halinin devamına gerekçe sayılan kararların verilmesinin hukuka aykırı olduğu öne sürüldü. 
 
"TEK TALEBİMİZ VAR: İDDİANAME YAZILSIN"
"Artık tek bir talebimiz vardır; Şüpheli ve tutuklu Ahmet Şık, makul bir sürede yargılanma hakkına sahip olduğundan hakkındaki suçlamalarla ilgili iddianame hemen yazılmalıdır" ifadesi kullanılan dilekçede, "Şık, soruşturma evresinde salıverilmesini isteme hakkını sağlayan etkin ve sonuç alıcı yargı yolundan mahrum bırakıldığına göre, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği" savunuldu. 
 
Şık’ın kovuşturma evresinde serbest bırakılmayı isteme hakkına sahip olduğu belirtilen dilekçede, soruşturma evresinin uzaması yüzünden Şık’ın tutukluluk halinin devamına neden olunmaması ve serbest bırakılma hakkının söz konusu uzama nedeniyle ihlal edilmemesi gerektiği aktarıldı. 
 
Henüz iddianame yazılmadığı, iddianame yazılsa bile Şık’ın tutukluluk halinin yine uzayacağı, mahkemenin iddianameyi kabul etmesi durumunda en az 3 ay sonrasına duruşma tarihi verileceği ve soruşturmada makul sürenin aşıldığı kaydedilen dilekçede, "Herkes gibi şüpheli tutuklu Ahmet Şık, kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde bitirilmesini ve hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir. Geriye makul sürede yargılanma hakkını istemekten öte bir talebimiz kalmadığı görüş ve inancındayız" denildi. 
 
Şık’ın 5 ayı aşkın süredir tutuklu olduğu hatırlatılan dilekçede, Şık’ın öncelikle hakkında masumiyet karinesinin uygulanmasını gerektiren bir konumda olduğu, kişinin suç işlediğine dair makul bir kuşku olmasının kişinin yakalanması için yeterli kabul edilebileceği, fakat bu nedenlerin kişiyi tutmaya devam etmek için yeterli olmadığı, başka nedenler olması gerektiği, tutukluluğun ancak kaçma tehlikesi gibi nedenlerin varlığında devam ettirilebileceği ve aksi durumun, giderilmesi güç zararlara neden olduğu dile getirildi. 
 
"KAÇMA ŞÜPHESİ YOK" 
"Ahmet Şık’ın kaçma şüphesi, delilleri karartma olasılığı yoktur. Şık hakkındaki tutuklama kararının kaldırılması gerekmektedir" denilen dilekçede, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 8 Ağustos 2011 tarihli "Şık’ın tahliyesinin reddine" dair kararının, hukuka, yasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olduğu savunuldu. 
 
Dilekçede, mahkeme kararına itirazın kabul edilerek, bu kararın kaldırılmasına ve şüpheli Ahmet Şık’ın serbest bırakılmasına karar verilmesi talep edildi.