“...dan Sonra” şarkısı ile sert bir imaj çizen Sıla, yeni parçalara "imza" attı ve ikinci albümünü tamamladı. “ımza” adını verdiği albümde "kadınsı" yönünü ortaya çıkarmak istediğini söyleyen Sıla, yeni imajıyla Mehmet Turgut objektifine poz verdi. Genç şarkıcıyla albümünün detaylarını, cesur sözleriyle dikkat çeken “Sevişmeden Uyumayalım” şarkısını ve yeni imajını konuştuk.

“Artık imajıma da el attım” demişsiniz. Daha önce neden el atmamıştınız, bu ihtiyacı neden hissettiniz?
- İlk albümde saçlarım uzundu ve rengi daha açıktı. Sonra sarı yaptım, kestim ama bir türlü kendimi bulamadım. Normalde şık giyinirim ve alışverişe de meraklıyım. Giyinmeyi kuşanmayı çok seviyorum ama ne kadar şık olsam da rahatıma dikkat ederim. ılk albümde bu yanımı pek gösteremedim. Sanki daha çok kitabına göre giyindim. Ciddi programlarda daha ciddi giyinmeye özen gösterdim. Oysa her yere Sıla olarak gidiyorum. Böyle şeylere artık gerek duymayacağım.

Yeni albümünüz için “Bu benim imzam, bu yüzden adı ımza” diyorsunuz. Ama ilk albümde de şarkıların söz ve müzikleri size aitti...
- İlk albümü biz çok uzun yıllar içerisinde bitirebildik. Yaklaşık dört yılımızı aldı. ıkinci albüm ise böyle olmadı.

İlk albümün hazırlanması neden o kadar uzun sürdü?
- Çok fazla titizlenmek yüzünden. Ozan (Doğulu) da ben de çok titizlendik. Bir de benim 20 yaşımdayken yaptığım besteler vardı, her yeni bestelediğim şarkı daha iyiymiş gibi geliyordu. “ımza” albümüm ise daha kısa zamanda oldu, bu yüzden de daha tutarlı bir konsept var. Tam olarak şimdiki ben neysem, bu albüm de o.

Bestelerinizi yaparken Efe Bahadır ile birlikte çalışıyorsunuz. Nasıl çalışıyorsunuz?
- Efe ile yıllardan beri tanışıyor ve çalışıyoruz. Genelde gitarla yapıyoruz şarkıları. Aklımıza bir melodi geliyor, Efe gitar çalıyor, böylece çıkıyor şarkılar.

“...dan sonra” isimli şarkıyla iyi bir çıkış yaptınız ve Altın Kelebek de dahil birçok ödül aldınız. Bu yükseliş hayatınızda bir şeyleri değiştirdi mi?
- Hayır, hiç öyle bir durum olmadı. Hiçbir değişiklik hissetmedim. Ödül çok kıymetli, çünkü halk tarafından yaptığınız işin teyidini alıyorsunuz ama bir şeylere çok kapılan biri değilim ben.

Yeni albümünüzde genelde aşk acısı yaşayan, ayrılıp barışan bir kadın var. Neden böyle şarkılar yaptınız?
- Bazı şarkılarda benim hikâyem var, bazıları çevremdekilerden dinlediğim hikâyeler. Karma hikâyeler anlattım.

Çıkış şarkınız “Sevişmeden Uyumayalım”. Çok cesur bir söz...
- Günümüz kadını daha radikal ve böyle de olmalı zaten. Sadece kadınlar için geçerli değil, herkes biraz daha cesur olabilmeli. Ama ben bu şarkının sözünü yazarken “çok marjinal olsun, çok radikal olsun” diye yazmadım. Bana hiç öyle marjinal gelen bir söz değil, çok doğal bir şey. Çok barış yanlısı birisiyim zaten. Savaşma, seviş sözü vardır. Savaşalım mı yani?

Şarkının video klibinde de oldukça seksi bir imaj çizmişsiniz...
- Evet, bu feminen tarzı daha çok ben istedim. Çünkü ilk çıkışımla birlikte sert, agresif bir imaj çizdim ama kadınım ben aynı zamanda. ılk albümde bazılarının yaptığı gibi kadınlığımı öne çıkarmak istemedim, çünkü şarkılarıma güvendim. Ama şimdi “Bu tarafım da var” demek istiyorum. Bir de ben tek şarkılık albümler yapmıyorum. Hani “Korsan, mp3 çok baltaladı bizi” diyorlar ya, aslında öyle bir şey yok. ınsanlar albümlere olan itimadını kaybetti. Çünkü alıyorlar albümü, tek şarkı dinliyorlar, gerisi boş geliyor. Bunu da atlamamak lazım.

İkinci klibi hangi şarkıya düşünüyorsunuz?
- “Masumum”a çekmeyi düşünüyoruz ama “Bitse de Gitsek” isimli şarkı da olabilir. Dinleyicilerle birlikte karar veriyoruz buna.

Kenan Doğulu, “...dan Sonra” şarkısının ardından “Bitse de Gitsek”te de vokal yapmış size...
- Kenan bana her zaman çok destek oldu. Yaptığım işleri de beğeniyor. Efe ile şarkıyı yaptığımız zaman “Kenan buraya çok yakışır” dedik ama bu işler öyle diretmeyle olmuyor. Onun da istemesi lazımdı. Dinlettik, “Hemen yapıyorum” dedi. Bir hafta içinde toparlandık, şarkı sözlerini yazdık, girdi stüdyoya söyledi. Çok içimize sindi.

Anneanneniz nasıl buldu bu albümü?
- Çok beğendi. Beğeniyle takip ediyor beni. Belki reaksiyon verebileceğini düşündüğüm konularda ilk o olumlu tepki gösteriyor. Özellikle bu tüylü fotoğraflarda. Zaten beni gençliğine çok benzetiyor, gözlerimiz aynı. Herkes çok beğendi ama en güçlü reaksiyonu anneannemden aldım.

Tüylü fotoğrafları Mehmet Turgut çekti. Nasıl, beğendiniz mi bu çalışmayı?
- Mehmet şahane bir fotoğrafçı! Ben onu geçen yıl Kelebek"te çıkan röportajıyla tanıdım. Sonra internet sitesine girdim ve araştırdım, ekiple de konuşup onunla çalışmayı istediğimi söyledim. şans eseri AIDS için yapılan bir ajanda vasıtasıyla tanıştık. Sonra albüm fotoğrafları için birlikte çalıştık. Ben Mehmet"in gözünü seviyorum. Bundan sonra hep Mehmet"le çalışmak istiyorum.

Delilim doğuştan

Yaşlanmaktan korkuyor musunuz?
- Yaşlanmaktan korkmuyorum, aksine güzel tecrübeler olarak görüyorum yüzdeki çizgileri ve gözaltı morluklarını.

Bugüne kadar sizi etkileyen en büyük tecrübe ya da hayatınızın dönüm noktası neydi?
- Ben ilkokulu Denizli"de okudum. 10 yaşındayken bir Fransızca sevdasına kapılıp radikal bir kararla ızmirli olan anneannemin yanına yerleştim. Yedi sene onunla okudum.

10 yaşında bir çocuk nasıl böyle karar verebilir?
- Bilmiyorum... Sanırım delilik doğuştan gelen bir şey. Fakat hayatta her zaman inandığım şeylerin arkasında durdum ve peşinden koştum. Bunun da bana çok kâr sağladığını düşünüyorum.

İzmir deyince aklınıza ne geliyor?
- Çok özlüyorum ızmir"i. Yılmaz Özdil"in bir yazısı vardı, ızmirli arkadaşlarla oturduk okuduk onu, çok güldük. Sakinliğini, sokaklardaki yasemin kokusunu özledim.

Ünlü oldukları için politikaya atılan isimler var. Size böyle bir teklif gelse nasıl karşılarsınız?
- Vallahi açıkçası ben politikadan çok hoşlanmıyorum, çünkü ailem politikacı. ıki dedem vaktiyle milletvekilliği yapmış, babam hep siyasetin içindeydi. Hep bu sohbetler ve politik muhabbetlerle büyüdüğüm için uzak durmuşumdur. Politikanın insanı ne kadar yıprattığını, ne kadar çabuk yaşlandırdığını, fikren, zihnen ve mutluluk barajı olarak ne kadar çabuk düşürdüğünü gözlemledim. Bu yüzden sıcak bakmıyorum.

Hürriyet