Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Arınç, partisinin Bursa İl Başkanlığınca il ve ilçe teşkilatlarına yönelik Yıldırım Spor Kompleksi'nde verilen akşam yemeğinin ardından yaptığı konuşmada, geçen hafta yapılan Bakanlar Kurulu'nda gündemin seçim değerlendirmesi olduğunu anımsatarak, burada bütün illerin değerlendirildiğini söyledi. 
 
Başbakan Erdoğan'ın bu toplantıda çok önemli bir şey söylediğini, bunun henüz dışarıya yansımadığını ifade eden Arınç, “Bu, AK Parti'nin, Başbakanımızın, onlardan, yani başkalarından farkımızı da gösteriyor. O da şudur; Başbakanımız dedi ki; 'Biz büyük bir başarı kazandık, ama ne olur dışarıda bu başarıyı çok abartmayın. İkincisi muhalefet başarısız oldu, ama ne olur dışarıda muhalefeti rencide edecek söz ve davranışlarda bulunmayın'. Arkadaşlar, bu bir asalettir” diye konuştu. 
 
Arınç, bunun çok güzel bir şey olduğunu, bunu herkesin söyleyemeyeceğini ifade ederek, şöyle devam etti: 
 
“Empati yaparak soruyorum; 'Eğer MHP yüzde 20'nin üzerinde oy alsaydı, pazartesiden sonra Türkiye'nin hali ne olurdu? CHP yüzde 30'u aşmış olsaydı, CHP Türkiye'yi ne hale getirirdi? Acaba, Başbakanımızın söylediği bu sözleri onlar da tekrarlar mıydı, yoksa başka bir davranışın için de mi olurlardı? Bir daha söylüyorum; Başbakanımız bu büyük zaferin, yani yüzde 50 oy almış, ta 1950'den bu yana 61 yılın en büyük seçim başarısını, en büyük gücünü ortaya koymuş, üç dönemdir tek başına iktidara gelen ve her dönemde oyunu artırarak, bunu tekrarlayan bir partinin lideri olarak bize diyor ki; 'Seçim başarısını dışarıda çok abartmayın. Muhalefet yaralıdır, muhalefeti de rencide edecek hiçbir söz ve davranışta bulunmayın'. Bunu söylemek önemli. 
 
“(AĞZIMDAN ÇOK ŞEY KAÇAR) DİYE KENDİMDEN KORKTUM PROGRAMA GİTMEDİM” 
Şüphesiz bazı değerlendirmeler yaptıklarını, ancak her şeye hakları olduğu halde, bir haftadır muhalefeti üzecek, sıkacak, hiçbir kelime sarf etmediklerini dile getiren Arınç, şunları kaydetti: 
 
“Geçer hafta ben, sayın Birand'ın programına davet ettiler. Sırf bu sözü duyduğum için Başbakanımdan, gider de orada nefsime mağlup olurum, 'şunlara bir ders vereyim' diye düşünürüm, 'ağzımdan çok şey kaçar' diye kendimden korktum programa gitmedim. Biz bu başarıyı hak ettik. Allah'a hamd olsun. Şükür noktasındayız. Bütün dünya, sadece Türkiye değil, koskocaman bir coğrafya AK Parti'nin bu başarısını alkışlıyor. Muhalefeti rencide edecek hiçbir söz ve davranışta da bulunmadık. Neden? Çünkü Başbakanımız o gece balkon konuşmasında 'Hesaplaşma zamanı değil, helalleşme zamanı' dedi. Bu ne kadar güzel bir büyüklüktür, asalettir. Bunu söyleyen insana teşekkür edilmez mi? Hatta sembolik olarak da açtığı pek çok davadan feragat etti. En ağır hakaretlere rağmen, 'Tamam ben nefsimden vazgeçiyorum, bunların hepsinden feragat ediyorum' dedi, dilekçesini gönderdi.” 
 
“HALA ÇATLIYORLAR” 
Şimdi de “Bu millet zaten böyledir, ne kadar dayak yerse o kadar AK Parti'ye koşar” denildiğini ifade eden Arınç, “Bu millete hakaret değil midir?” diye sordu. 
 
Arınç, onların penceresinden böyle göründüğünü dile getirerek, şöyle konuştu: 
 
“Tansel Çölaşan böyle düşünüyor; 'bu millet zaten buna müstahak' diyor. Bunu söyleyen bayan 27 Mayıs'ı da büyük bir devrim olarak alkışlıyordu ve Menderes'in idamına da milletin sevindiğini ifade ediyordu. Milletten kopmuş, milletin değerlerine yabancı, milletle bir gün el sıkışmamış, kucaklaşmamış insanlar, yüzde 50'nin AK Parti'ye oy vermesi karşısında hala çatlıyorlar. Milleti anlamak ve tanımak yerine onu kötülemeyi, küçültmeyi, aşağılamayı daha kolay bir iş olarak görüyorlar. En sonunda bugün anladı ki sayın Kılıçdaroğlu da yine milletin AK Parti'ye oy vermesini 'Stockholm Sendromu' diye bir sendromla izah ediyor. Allah Allah o da neymiş acaba? 'Canım siz de gidin cuma namazını kaza edin' diyen adamdan mı bu dersi aldı bilmiyorum. 'Stockholm Sendromu' İçinizde tabipler varsa bunu bir kenara yazın, 'bakalım bu da neymiş?' diye kafa yorun. İşin kolayı varken zoruna gidiyorlar. Ya şu millet neden bu partiye oy veriyor kardeşim? Bak analiz ediyorlar, birincisi diyorlar ki; 'Güçlü bir liderlik var AK parti'de. Sözüne güvenilen, her söylediğini yapma gücüne sahip, milletin önüne düşmüş, millet kadar daha fazlasıyla çalışan, milletin aile değerlerine sahip, inancına, ahlakına sahip, milletin tarih ve kültürüne bağlı bir genel başkan var başında. Bunu sosyologlar söylüyor. AK Parti'nin başarısındaki hikmetin birinci sebebi güçlü bir liderliktir. İkincisi 'hizmete dayalı siyaset anlayışını yerleştirdiler' diyor...” (aa)